Paylaş
Bir tanesi İsmet Paşa Kız Enstitüsü adıyla kurulan okul(Bugün; Zübeyde Hanım Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ismini almış).
Diğeri; Ankara Olgunlaşma Enstitüsü. Bir yöneticisinin tanımıyla “Geleneğimizi geleceğe taşıyan kurumlardan” bir tanesidir. Ziyaretçileri arasında dünyaca ünlü yabancı artistler, kraliçeler ve yerli-yabancı cumhurbaşkanı eşleri bulunuyor.
Olgunlaşma’nın bir müzesi var. Herkesin farklı, ilginç bir eser bulabileceği müzede, bine yakın etnografik eser var. Biz bir tanesini seçtik; yanakdöven. Bir başlıkla takılıyor. Hareket ettikçe pullar yanaklara çarpıyor. Bu da yanaklara hem masaj yapıyor hem de pembelik veriyor!
Son ve geniş ele alacağımız okul en eskisi; Ankara Kız Lisesi(bugün Ankara Lisesi).
* * *
Okulun marşının bestesi İstiklâl Marşımızın bestecisi Zeki Üngör’e, güftesi Faruk Nafiz Çamlıbel’e aittir. Dostlarımız Güner Sipahi ve Münevver Köymen’in de aralarında bulunduğu mezunlarından bazılarını sayalım: İlk kadın büyükelçi Filiz Dinçmen, İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün kızı Özden Toker, olimpiyatlara katılan ilk kadın atlet Üner Teoman, Türkiye’nin ilk uluslararası okçuluk hakemi Macide Erdener, Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Tansel Çölaşan, efsane Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in kızı Canan Yücel Eronat, A.Ü. Eğitim Bilimleri Fakültesi Kurucu Dekanı Prof.Dr. Hamide Topçuoğlu, Türk Tabipler Birliği Başkanı Dr. Füsun Sayek, Sosyoloji Derneği Başkanı Prof.Dr. Birsen Gökçe. Yazar, sunucu veya sanatçılar: Sevgi Soysal, Adalet Ağaoğlu, Gülten Akın, Nezihe Araz, Canan Tan, İlknur Güntürkün Kalıpçı, Ülkü Giray, Jülide Gülizar, Beyhan Hürol Saran, Buket Uzuner, Tomris Çetinel.
* * *
Biri de Astrofizikçi Prof. Dr. Dilhan Eryurt...
Kız Lisesi’nde okuduğu sıralarda ablasını matematik çalıştırdı. Üniversiteyi kazandığında “Ay’da arsa alacağım!” dedi. Astronomiye ilgisi nedeniyle Ankara Üniversitesi’nde Prof. Dr. Tevfik Okyar Kabakçıoğlu’nun yanında kadrosuz ve maaşsız iki sene çalıştı.
Bu arada iki günde bir rasathaneye gidip, oradaki saati kurdu. Hocası laborant kadrosuna alarak, en azından yol parasının çıkmasını sağladı. İlerleyen yıllarda, erken yaşta profesörlük kadrosu verdiler. Geri çevirdi. Astro fizik araştırmalarını sürdürebilmek için bilgisayar gerekiyordu. O yıllarda Türkiye’de bilgisayarın ne olduğunu bile bilen yok. Kanada Atomik Enerji Labaratuarı’nda bilgisayar vardı. Oraya iki yıllık bursla gitti. 7 yıl burs aldı. Yıldız modellerinde çalışan ilk kişilerden oldu. Birlikte çalıştığı Prof. Alastair G. W. Cameron, seçtiği konu için “en zor konu” dedi. Bu konuda problemi çözmek için program yoktu. Programlama dilini öğrendi. Kendi yaptı. Program, hesap makinasıyla bir haftada yapılabilen problemi bir saniyede çözüyordu.
Güneşin tarihini yazdı. Güneş’in yavaş yavaş parladığı düşünülürken, tersini, soğuduğunu ispat etti. İnsanlığı rahatlattı. Ay’a ayak basılmasına önemli katkı sağladı. Aynı yıl NASA Apollo Başarı Ödülü’ne layık görüldü. Eryurt, ABD’de kalma teklifini kabul etmedi, yurda döndü.
Türkiye’de de başarılı işlere imza atar, Ahlatlıbel’deki rasathaneyi yapar, ödüller alır. Hep güzel giyindiğini, iş ve özel eşyaları için işe iki çantayla gidip-geldiğini notlarımıza ekleyelim. İngilizce ve Türkçe anılarını, belgeselini bugün internette bulabilirsiniz. Elimden geldiğince hepsini okumaya, izlemeye çalıştım. Hepsinde başarılarının yanında ortak bir nokta daha vardı; yaprak dolması!
* * *
Bir gün Prof. Cameron kapısını çalmış. Annesini getirdiğini ve soruları olduğunu söylemiş. Eryurt çok şaşırmış.
“Onları evimde bir gün yemeğe davet etmiştim ve yaprak dolması yapmıştım. Çok beğenmişler, ben de tarifini vermiştim ama annesinin tarifte anlayamadığı iki yer varmış. Annesi, yaprağın parlak tarafının dışa gelecek biçimde sarılmasıyla, tencerenin ateşe konduğunda, dolmaların üzerine ayrıca bir küçük kapak konulmasını anlamamış.” Hepsini anlatmış, sorun çözülmüş.
Ankara’da yaprak sarmasının ünlü olduğu yer Beypazarı. Gittik. İşletmesini Uluslararası İlişkiler mezunu gencecik bir kızımızın, Bilge Şahin’in üstlendiği konakta sarmanın tadına baktık. Sarmanın lezzetinden sanırım, sarma veya pişirme biçimini sorgulamak aklımıza gelmedi!
Bankacı, öğretmen, diplomat, dekan, atlet, hakem, hukukçu, hekim, yazar, sunucu, sanatçı, işte çalışan veya evde çalışan hanımlarımız, analarımız, eşlerimiz, kızlarımız, bacılarımız, akrabalarımız, sevdiklerimiz, dostlarımız veya iş arkadaşlarımız olan kadınlarımız. Yanakdöverli, allıklı veya allıksız, çift veya tek çantalı, Ay’da veya Beypazarı’nda, mutlaka başarıya imza atıyorlar ama tenceredeki yemeği de unutmuyorlar. Onlar için ne söylense az. Minnettarız.
Bugünden Dünya Kadınlar Gününüz kutlu olsun.
Paylaş