Sınav süresi değişirken...

“Temel Yeterlilik Testinin 135 dakika olan sınav süresi, 30 dakika artırılarak 165 dakika olarak uygulanacaktır.” Yüksek Öğrenim Kurumu, 11 Ocak tarihli açıklamasında, TYT sınav süresinin uzatıldığını işte bu sözlerle duyurdu. Buna göre soru sayısı ve içerik aynı kalırken sınavın süresi artırılacakmış.

Haberin Devamı

DAHA UZUN SÜRE

“Artan sınav süresi” haberini okuyunca aklıma son yüzyılda durmadan artan yaşam süreleri geldi. 19. yüzyılın başlarında dahi ortalama yaşam beklentisi ancak 29 yıldı. Bilimsel ve teknolojik gelişmelerle bu süre giderek uzadı. Günümüzde Türkiye’de yaşam beklentisi 78.6 yıl. Bazı ülkelerde 80’in hayli üzerinde. Yani atalarımızdan 50 yıl kadar daha uzun yaşıyoruz! Ama yaşam süremiz ne kadar uzarsa uzasın, insanlığın yüzyıllar önce geçmek zorunda olduğu manevi sınavlar bugün de aynen geçerli.

Sınav süresi değişirken...

CEVAP ANAHTARI

İnsanlığın en eski devirlerinden beri varlığını sürdüren ortak bir “yanlışlar–doğrular” listesi var: Öldürme–yaşat; eziyet etme–merhamet et; nefret etme–affet; başkasının olana el uzatma; yalan söyleme... Hemen her kültürde yanlışlar, doğruları götürüyor.

*

Haberin Devamı

Dünya hayatı denen uzun sınavda en çok çıkan sorulardan biri de varlığımızın sebebi: Doğmadan önce neredeydik; öldükten sonra nereye gidiyoruz? Kâinat rastlantı sonucu kendi kendine mi oluştu, yoksa Yaradan’ın eseri mi? İşte bu sorular için seçeceğiniz cevaplar, aynı zamanda doğru-yanlış anahtarınızın da belirleyicisi oluyor.

ÇOKTAN SEÇMELİ

Manevi sınavların temelinde, genellikle “inanıp inanmamak” sorunsalı bulunur. Tek tanrılı dinlerin son merhalesi olan İslam, insanları Allah’ın varlığına ve birliğine inanmaya çağırır. Kuran’daki ifadesiyle hayat ve ölüm, kimin, “daha güzel davranacağını sınamak için (Mülk, 2)” yaratılmıştır. Elbette “sınav” kavramıyla “tercih” ayrılmaz bir ikili. Nitekim pek çok ayette, “imanı inançsızlığa tercih etmek, başkasının iyiliğini kendi çıkarına tercih etmek” gibi seçimlerden söz edilir. Keza iyilik yapmak, kötülükten uzak durmak hep bir tercih meselesidir.

ARTAN FIRSATLAR

Ne mutlu ki yaşam süremiz uzadıkça, eskiden yaptığımız yanlış tercihleri düzeltme ihtimalimiz de artıyor. Her yeni gün, bize doğrularımızın sayısını çoğaltma fırsatı sunuyor. Aynı sınav süresi artırıldığında öğrencilerin daha doğru cevaplar verebilmeleri gibi...

*

Haberin Devamı

Süre ne kadar uzarsa uzasın, hayat sınavından daha fazla “net” çıkarabilmemiz için aklımıza ve muhakeme yeteneğine ihtiyacımız var. Ama aynı zamanda kalbimizin rehberliğine... Çünkü testlerin aksine hayatta, sözlü sınavların ve “davranış notlarının” ağırlığı daha fazla. Üstelik iyiliğe ve doğruya giden pek çok yol var. Atalarımıza göre manevi olgunlaşma için çok daha uzun bir süreye sahibiz. Yeter ki “bize tanınan süreyi” en iyi şekilde değerlendirelim...

Sınav süresi değişirken...Taberi tefsirinin ilk sayfası Fatiha Suresi.

TARİHİN KILAVUZU: TABERÎ

GÜNÜMÜZDEN tam 1099 yıl önce, yani 18 Şubat 923’te, Bağdat’ta bir cenaze toprağa veriliyordu. Vefat ettikten bir gün sonra evinin bahçesine sessiz sedasız defnedilen bu kişi, neredeyse tüm hayatını öğrenmeye, okuyup yazmaya ve öğretmeye adamış biriydi. Adı, Muhammed b. Cerîr et-Taberî idi... Yani İslam medeniyetinin yetiştirdiği en önemli tarihçilerden ve müfessirlerden biri olan, Taberî.

*

Haberin Devamı

Taberî’nin eskilerce “şeyhü’l-müverrihîn (tarihçilerin şeyhi)”, çağdaş tarihçilerce “İslam tarihinin Herodot’u” gibi sıfatlarla anılmasının başlıca sebebi, “Tarihu’l-ümem ve’l-mülûk (Peygamberler ve Krallar Tarihi)” adlı eseridir. Taberî elbette İslam medeniyetinin ilk tarihçisi değildi. Ama o, İslam ve Müslümanlık tarihini evrensel bir tarih anlatımının içine oturtuyordu. Ona göre İslam, tarihte ayrı bir safha değildir; kâinatın yaradılışından başlayıp diğer kültürleri de içine alarak günümüze kadar devam eden bir bütündür.

*

Taberî, tarihçiliği yanında tefsir (Kuran ayetlerini yorumlama ilmi) geleneğinde de çok önemli bir halkaydı. Ayetleri iniş sebepleri ve tarihsel olaylar ışığında yorumlamıştır. Taberî, dinin doğru anlaşılması için naklin yanında aklın da önemini vurgular. Bazı mezhepleri eleştirip bazılarına mesafeli tavır alması, üstüne kişisel bakışını ortaya koyması nedeniyle yaşadığı dönemde baskı görmüştür. Ne var ki eserleri değerini daima korumuş, sayısız dile çevrilmiş, İslam’ın ve Müslümanlığın öğrenilmesinde temel başvuru kaynakları olmuştur.

Haberin Devamı

Sınav süresi değişirken...

Taberi tarihinde, şeytanın Hz. Adem’e secde etmeyi reddedişi.

Yazarın Tüm Yazıları