Paylaş
"BUGÜN bayram, erken kalkın çocuklar/ Giyelim en güzel giysileri...” Barış Manço’nun herkesçe sevilip benimsenen bayram şarkısı böyle der. Geleneksel Anadolu-Balkan kültüründe bayramlara özgü davullu-zurnalı pek çok neşeli türkü olsa da bunlar, giderek şehirleşen ülke insanı için “Bugün Bayram” kadar cazip değildi. Çünkü 1980’li yıllarda Türkiye hızla değişiyordu...
*
“Bugün Bayram” yayınlanalı tam 37 sene olmuş. 21. yüzyılın ilk çeyreğinde, bu şarkı bile artık bir nostalji nesnesi. Son yıllarda yaşam alışkanlıkları ve kültür öylesine değişti ki... Düşünsenize, günümüz çocuklarına “mendil hediye etmek” ne anlama gelir? Ayrıca küçüklerin “bayram hediyelerini” görmek için büyük bir heyecanla erkenden kalkması, neşeyle “bayramlıklarını” giyip bu özel güne hazırlanması, artık sık görülen bir durum değil.
DÖNÜŞEREK YAŞATILANLAR
Bayramda aile büyüklerini ziyaret edip ailece bayramlaşmak ise en fazla yaşatılan gelenek (Ki o da aynı şehirde olmak kaydıyla). Dedeler-nineler, torunlarına “bayram harçlığı” verme alışkanlığını devam ettiriyor. Zaten bayramlaşma, pek çok ailede “el öpme”nin görüldüğü sayılı durumlardan. Pandemide sekteye uğrayan yüz yüze bayramlaşmada ağırlık, çekirdek ailede elbette. Geniş aileyi tebrik etmenin yoluysa genellikle telefon, mesaj veya görüntülü konuşmadan geçiyor. Bunda büyük şehirlerde eziyete dönüşen “bayram trafiği”nin etkisi olduğu aşikâr.
EVDE Mİ TATİLDE Mİ
Köylerdeki bayram namazı sonrası toplu bayramlaşma, kentlerde nicedir görülmüyor. “Mahalle” kültürünün anılarda kaldığı şehirlerde komşu ziyareti de pek cazip sayılmaz. Zira, komşuluk asansörde verilen bir selamdan ibaret çoğunlukla. Kaldı ki kapısını çaldığınız birinin tatilde olması yüksek bir olasılık. Ne de olsa bayram, pek çoğumuz için evvela bir tatil vesilesi... Çünkü yıl boyu çalışan kesimler için bu günler altın değerinde.
KORUMAK MÜMKÜN MÜ
Son yıllarda “Türkiye’nin muhafazakârlaştığı” gibi çıkarımlar yapılsa da kültürel veriler böyle söylemiyor. “Muhafaza” kelimesinin anlamı, “olduğu gibi korumak”. Oysa Türkiye’de geleneksel bayram kültürü, giderek geleneksel biçimini yitiriyor. Yani bayramların “olduğu gibi kalması” söz konusu değil. Bu kimilerimiz için hayli hüzünlü bir durum. Ne var ki hemen her şeyin hızla değiştiği bir dünyada geleneklerin değişmeden kalmasını beklemek pek gerçekçi olmasa gerek. Kaldı ki bu gelenekler de zaman içinde değişerek günümüze geldiler.
YEME-İÇME ZAMANI
“Bu günler yeme-içme günleridir” demiş Hz. Peygamber, bayramlar için. Bayramlarda insanların şarkılar söyleyip dans etmelerini memnuniyetle karşılamış. Bu tür sevinç gösterilerinden tedirginlik duyanlara, “Her toplumun bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır” diyerek bayram eğlencelerinde bir yanlışlık olmadığını dile getirmiş. Kısacası, neşelenmek, birlikte kutlama yapmak, İslam’ın “müsamaha” gösterdiği şeyler değil. Aksine bunlar, dini bayramların tamamlayıcı parçaları. Eğlencesi, neşesi olmayan bayram, -adı üstünde- “bayram” sayılır mı? Elbette her konuda olduğu gibi kutlamada da aşırıya gitmemek, zamanı, parayı ve sağlığı israf etmemek koşuluyla.
İÇİMİZ BAYRAM ETSİN
Gelin biz bayramı sadece geleneksel bir kutlamadan ibaret görmeyelim. Bu üç günde, işi-gücü, derdi-tasayı kenara koyalım. “Dertlere mola” verdiğimiz bir neşelenme vesilesi olarak yaşayalım bayramı. Yıl boyu daralan yüreklerimizin, rahat bir nefes almaya ihtiyacı yok mu? Selamlaşmanın, iyi dileklerin ağır bastığı keyifli bir mola olsun bu. Sevgi gibi neşe de paylaştıkça büyüyor. Bizden ilgi bekleyenleri sevindirmenin, onlara “bayram sevinci” yaşatmanın tam zamanı. Buna kendi gönüllerimiz de dahil tabii ki! Hepimizin Ramazan Bayramı neşeli, kutlu-mübarek olsun...
BİR ESER
BAYRAM SALTANATI
BAYRAMLAR, Topkapı Sarayı’nda yılın en hareketli, en renkli günleri olurdu. Padişahın bayramlaşma törenleri arife gününden başlardı ki bu gün için bile özel bir taht bulunurdu. Bayramlar içinse çok daha göz alıcı bir “bayram tahtı” vardı. Padişah, bayramın ilk gününde hazineden özel bir dikkatle çıkarılan altın kaplı bu tahtta oturur, devlet erkanı ve maiyetiyle bayramlaşırdı.
BİR AYET
O gün birtakım yüzler vardır ki nimet içinde mutludurlar. (Gâşiye, 8)
BİR HADİS
HER toplumun bir bayramı vardır. Bu da bizim bayramımızdır. (Buhârî, Îdeyn, 3)
Paylaş