Paylaş
Pek çok e-alışveriş sitesi, genellikle 11 Kasım’da başlayan büyük indirim kampanyaları başlattı. İyi de bayram değil, yılbaşı değil, sezon sonu değil... Eskilerin tabiriyle “Bu tenzilat da nereden çıktı kuzum? Nedir bunun esbab-ı mucibesi?”
*
Efendim, bu 11.11 tarihi, 1990’lı yıllardan itibaren Çin’de “bekârlar günü” olarak kabul edilmeye başlanmış. Neden 11.11 diye soracak olursanız... İşin aslı, 1 sayısının “sap gibi” bir başına, yalnız olmaya benzetilmesi. 11.11 tarihi, takvimde “1”lerin, yani tüm yalnızların buluştuğu gün olduğu için “bekârlar günü” olsun denmiş. Bu sembolik günde “1”leri yan yana getirme, yani bekârları tanıştırma organizasyonları düzenlenirken, gençler bekârlıktan kurtulmak için yine bu tarihte topluca evlenmeye başlamışlar. Öyle ki yıllar içinde bu bekârlar günü ve toplu evlilikler benimsendikçe, alışveriş siteleri de bu tarihe özel indirimler yapmaya başlamış. Gel zaman git zaman, bu özel tarih başka ülkelere de yayılmış ve küresel köyümüzde bir e-alışveriş indirim festivaline dönüşmüş. Nereden nereye değil mi?
*
Bekârlar günü 11.11, “online” dünyamızda bizi her türlü ürünü almaya çağırırken, inanç tarihinde bekârlık ve yalnızlık taban tabana zıt bir anlam taşıyordu: Dünya malından elini, eteğini çekmek; malı-mülkü akıldan çıkarmak.
YALNIZLIK ÖMÜR BOYU (MU?)
Hıristiyanlık ve Budizm başta olmak üzere pek çok inanç sisteminde kişinin dünya malından ve evlilikten uzak durması makbul bir davranış olarak görülmüştür. Evlenmeyi seçenlerin dünya hayatına dalıp, ilahi hakikati unutacağı varsayılmıştır. Eskilerin ifadesiyle: “Bir adamın evlenmesi, gemiye binmesi manasına gelir; çocuğu oldu mu battı demektir.”
*
Bekârlığı seçip kendini hayat boyu ibadete adayan keşişlerin yaşadıkları yere “manastır” diyoruz. Manastır kelimesi, Yunancadaki “monos”, yani yalnız kelimesinden geliyor. “Mono” olmayı seçenler manastırlarda topluca yaşarken, bir kısmı da hakikati tek başlarına çölde, ormanda, mağarada inzivaya çekilerek aramışlar. Hatta kimileri sadece bir sütun üzerinde yaşamışlar. Bunlar içinde en bilinen isimler, Adana Kozan’da dünyaya gelen ve Hatay-Halep arasında 37 yıl boyunca bir sütunun üzerinde yaşayan Aziz Simon (ö.459) ve adaşı genç Aziz Simon (ö.592) olsa gerek.
*
Elbette inanç dünyasında yalnızlık, sadece münzevi keşişlikten ibaret değil. Kuran yalnız kalıp kendini ibadete vermenin (itikaf) Hz. İbrahim zamanında da olduğuna işaret eder. Hz. Musa’nın Tur Dağı’nda, Hz. Peygamber’in Hira/Nur Dağı’ndaki ve ramazanın son 10 günündeki inzivası (uzlet) çok büyük önemdedir. Ne var ki itikaf/uzlet, kendini tümüyle tecrit edip, sürekli yalnız yaşamak anlamına gelmez. Asıl marifet “halk içinde, her an Hak ile olmak”tır. Yani bedensel yalnızlıktan kaçınıp rızık peşinde koşarken bile dünya malına aldanmadan ruhu yalnızca Allah’a yöneltmektir. İslam ömür boyu bekârlığı doğru bulmamış, birlikte yaşamı ve sosyal ilişkiyi esas almıştır. “Yalnızlık Allah’a mahsustur” ifadesi bu ilkenin en özlü ifadesidir.
*
Manevi yalnızlığın bir türü de kişinin -özellikle azınlıkta kaldığı durumlarda- inandığı, istediği biçimde yaşayamaması. Kuran, peygamberlerin inançları nedeniyle nasıl dışlandıklarını, nasıl yalnız kaldıklarını anlatan pek çok örnek içerir. İlk Müslümanlar da hicret öncesinde Mekke’de yalnız bırakılmış, izolasyon altında yaşamak zorunda kalmışlardır.
YALNIZLIĞA ANCAK SEN DAYANIRSIN
Bekârlık ve yalnızlık, gönüllü olarak seçilmediği sürece insan hayatındaki en zor hallerden biri. Hele de yaşlılıkta. Medya araçları, özellikle yaşlılar için fiziki yalnızlığı bir ölçüde gideriyor. Ayrıca istatistikler tüm dünyada evlenen çiftler arasında sosyal medyada tanışanların jet hızıyla arttığını gösteriyor. Ancak dijital dünyanın gençler üzerinde tersine bir etkisi de var. Bir paylaşıma gelen beğeni sayısının düşük olması bile onları duygusal yalnızlığa sürüklemeye yetiyor. Elbette kendi varlığını başka insanların onayına bağlamak, insan ruhu için çok ağır bir yük. Dolayısıyla yalnız hissetmemek için genellikle bizi saran kalabalıklarla aynı çizgide davranmaya çalışıyoruz. Sanal bile olsa birlikte eğlenmek, birlikte üzülmek ve tabii hep birlikte alışveriş yapmak, işte bu yalnızlık duygusundan kurtulma gayesini taşıyor. Ezcümle... Yalnızlık zor zanaat. Eski bir şarkıda dendiği gibi “Tanrım, tek başına koyma kulların, yalnızlığa ancak sen dayanırsın.”
Paylaş