Kadınlara küfür yetmedi mi

*

Haberin Devamı

SENE, 1980... Aylardan, nisan... Hayatımda ilk kez bir futbol maçını stadyumda izleyeceğim. Çok heyecanlıyım... İçeride bizi, binlerce kişinin tezahüratları karşılıyor. Bu dev koroyu dinleyip de etkilenmemek ne mümkün! Ne var ki tribünlerden anlayamadığım bir slogan atılıyor. Az sonra çözüyorum: Dönemin federasyon başkanına, daha doğrusu federasyon başkanının annesine küfrediliyor! Neredeyse tüm stat, hep bir ağızdan, avazı çıktığı kadar... Bıkmadan, usanmadan; tekrar, tekrar.

*

Yıl, 2023... Aylardan, temmuz... Yeni sezonun ilk resmi karşılaşması. Yeğenim de hayatında ilk defa stadyumda maç izleyecek. Üç kuşak birlikte geldiğimiz için heyecanlıyım... İsmimize ait elektronik biletlerimizle içeri giriyor, numaralı koltuklarımıza oturuyoruz. Ancak aradan 45 yıl geçmiş olsa da o tezahürat yine başlıyor: Futbol federasyonu başkanına, daha doğrusu federasyon başkanının annesine küfrediliyor. Sanki yıllar öncesini yaşar gibi... 1970’lerde, 80’lerde, 90’larda, 2000’lerde, 2010’larda olduğu gibi...

Haberin Devamı

Kadınlara küfür yetmedi mi

KİMİN GARANTİSİ VAR

Toplumsal konulardaki yüksek duyarlılığıyla bilinen Beşiktaş.... BM’nin “HeForShe” isimli cinsiyet eşitliği hareketine destek veren Fenerbahçe... Türkiye’de ilerlemenin öncüsü olmakla övünen Galatasaray... Anadolu’nun yıldızlısı Trabzonspor, Adana Demirspor ve tüm diğer kulüpler... Hangisi bir futbol maçında hakemin anasına, rakip takımın “sülalesine” küfredilmeyeceğinin garantisini verebilir ki?

ASLA DEĞİŞMİYOR

Hiç şüphesiz, bu sorun yeni değil ve defalarca dile getirildi. Örneğin eski bir futbolcu ve hakem olan Sulhi Garan, 1952’de gazetesinde şu başlığı atıyordu: “Statları Islah Etme Zamanı Çoktan Gelmiş ve Geçmiştir Bile.” 1957 yılındaysa hakemler artan küfre karşı maçları boykot kararı aldılar. Ne var ki çabalar yeterli olmadı. Yıllar geçtikçe durum daha da kötüye gitti. 1950’lerden bu yana Türkiye’de ve dünyada çok şey değişti... Ama gelin görün ki kadın bedenini küfür malzemesi yapma alışkanlığımız asla değişmedi.

*

Haberin Devamı

Elbette bu sorun ne çağımıza özgü, ne de ülkemize. Küfürlü konuşma ve hakaret, kökleri çok derinde olan bir mesele. Örneğin küfür nedeniyle davalık olanlar, Osmanlı mahkeme kayıtlarında bolca bulunur: “... Bizim yanımızda onun zevcesine cima (cinsel birleşme) ve deyyusluk lafızlarıyla küfretti.

*

Küfür, özü itibarıyla “kutsal olana sözlü saldırı” demek. Kadın-anne, tarih boyunca erkeğin koruması gereken “kutsal bir varlık” olarak görüldüğü için “anaya, bacıya küfür” kızgınlığı en fazla körükleyen sözlü saldırı oluyor. 2006 Dünya Kupası finalinde, Fransa milli takımı kaptanı Zidane’ın ailesine küfreden Materazzi’ye kafa attığını; ayrıca bu kırmızı kartlık hareketin sonradan heykelinin dikildiğini hatırlayalım.

Haberin Devamı

Kadınlara küfür yetmedi mi

SIRADAN BİR HAL

Küfür, günümüzde Türkiye’de sosyal ve kültürel sınırları en kolay aşan şey olsa gerek. Zengin-fakir fark etmiyor... Sadece statlarda değil, trafikte, çarşıda-pazarda, sosyal medyada, hatta siyasette tepesi atan basıyor küfrü. Daha doğrusu, basıyoruz küfrü.

*

Küfürlü konuşmak o kadar normalleşti ki, bu ülkede yakın geçmişte “Açık–Mert–Korkusuz Spor Gazetesi: AMK” adıyla bir gazete bile yayınlandı! Bunun “esprili” bir yaklaşım olduğu savunuldu. Kadınlar bile zamanla kadın bedeni üzerinden küfretmeye alıştılar. Küfürlü-argo konuşmak, genç kadınlar için adeta bir “özgüven” veya “özgürlük” belirtisi sayıldı. “Erkekler küfreder de biz edemez miyiz?” dercesine... Öyle ki, tribünleri sadece kadın seyirciler doldurduğunda bile küfürlü tezahürat son bulmuyor!

ARTIK YETER

Haberin Devamı

Durum böyle olduğuna göre soru çok basit: Yetmedi mi? Analar, kadınlar ve kadın bedeni üzerinden ettiğimiz küfürler yetmedi mi? Stadyumlardaki toplu küfür törenlerine son vermenin zamanı gelmedi mi?

*

Elbette bu sorunla mücadele, sadece TFF’nin veya kulüplerin meselesi değil. Sorumluluk herkesten önce siyasilerde. 2011 tarihli “Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun” küfürlü tezahüratı yasaklıyor. Ama buna rağmen durum ortada. Öyleyse seçim meydanlarında annelerin, kadınların değerinden söz eden istisnasız tüm siyasi partilerin bu gidişe daha güçlü şekilde “Dur” demesi gerek. Belki de Meclis çatısı altında küfredenler çok daha ciddi yaptırımlarla karşılaşıp topluma örnek olabilirler!

*

Haberin Devamı

Siyasetin ve idarenin yanı sıra kadın derneklerinin ve STK’ların da bu duruma kararlılıkla itiraz etmesi gerekmez mi? Aynı şekilde, kadın haklarına duyarlı sosyal medya ahalisinin... Ayrıca bu doğrultuda sinema-dizi ve müzik sektörüne; eğitimcilere ve toplumsal sorunlara duyarlı markalara da iş düşüyor. Basın da sürecin yakın takipçisi olmak durumunda. Kısacası, her kesimin meseleye ısrarla eğilmesi gerekiyor.

*

Bunca yıldır ilerleme sağlanamadı, bu iş çözülmez” diyerek pes edemeyiz. Stadyumlar küfürden, özellikle de kadınlara küfürden arınmadıkça galip gelmiş, “3 puanı kazanmış” sayılmayacağız. O yüzden mutlaka “önümüzdeki maçlara bakacağız”. Elbette, maçlar sadece başlangıç. Asıl hedef, kadınlara yönelik her türlü küfrü dilimizden silmek olmalı. Tüm bu koşullar altında ne mutlu küfürsüz konuşabilenlere, helal olsun küfretmeden maç izleyebilenlere... Acaba kaçımız gönül rahatlığıyla bunu başardığımızı iddia edebiliriz ki? En iyisi, işe kendimizden başlamak.

Yazarın Tüm Yazıları