Paylaş
Son günlerde, televizyonu veya interneti açınca karşınıza en çok hangi haberler çıkıyor? Savaşlar, zorunlu göçler, ekonomik sıkıntılar, bireysel şiddet, çevre felaketleri... Tüm bunları görüp de insanın içinin sıkılmaması mümkün mü? Tabii ki değil.
BOŞ MU DOLU MU
Bazen moralimizin bozulmasını doğal karşılamalıyız; sonuçta hepimiz insanız. Hz. Peygamber’in bile içinin sıkıldığı zamanlar olmuştur. Uzunca bir süre vahiy gelmemesi nedeniyle müşrikler tarafından alaya alınan Hz. Peygamber, bu duruma hayli üzülür. Ancak nice sonra “Kuşluk vaktine ve dinginleştiğinde geceye yemin ederim ki Rabb’in seni ne bıraktı ne de sana darıldı (Duha, 1-3)” hitabına mazhar olur. Bir başka ayette Kuran, Resulullah’a şöyle seslenir: “Muhakkak her zorluğun yanında bir kolaylık vardır (İnşirah, 5)”. Günümüzde kullanılan meşhur benzetmeyle, bardağın bir yarısı boşsa, diğer yarısı da doludur.
AYDINLIK VE KARANLIK
Kuran’da “moral bozmamak” gerektiğine dair ayetlerde geçen “kuşluk vakti” ve “gecenin dinginliği” sembolik bir anlam içerir. Kuşluk vakti, güneşin tamamen doğup etrafın aydınlandığı zamandır. Herkesin evlerine çekildiği vakitler de gecenin en karanlık bölümü... Bir başka ayetteyse şöyle der: “İbret almayı veya şükretmeyi dileyenler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren de O’dur (Furkan, 62)”. En aydınlık vakit bile bir noktada karanlığa gömülür; en karanlık gecenin ardından sabah olur.
*
Gündüz-gece akışını kuşkusuz hepimiz biliyoruz. Ne var ki karanlığı kabullenmek hiç kolay değil. Dilimiz bile bunu doğrudan yansıtır: Kendimizi çaresiz hissedince “karamsar” oluruz. Kötümserlik dilimize vurur, söylenmeden duramayız. Anadolu deyişi ne güzel ifade etmiş: “Hüseyin beyhude ah etme naçar / Bir kapı örterse birini açar / Buna dünya derler hepisi geçer.” Biz “uzun ince bir yolda” “gündüz-gece” yürürken, muhakkak ki her günün bir akşamı, her gecenin de bir sabahı vardır.
SIKILMASAK OLMAZ MI
Sorunlar karşısında içimizin sıkılmasına “iyi” diyemeyiz elbette. Öte yandan “iyi ki” içimiz sıkılıyor! Çünkü sıkılıp üzülmemiz, vicdan sahibi olduğumuzu gösterir. Ayrıca dertlenmeyen, çare aramaz. İnsanlığın en büyük felaketi, felaketlerin umursanmaz hale gelmesi olmaz mı? Vicdanlı insanların dertlenip yanlışları düzeltmek için çabalaması, en zor zamanda bile iyimserlik ışığıdır. İyimserliğin meyvesi de, derhal harekete geçmektir. Abdülkadir-i Geylani’nin dediği gibi: “Dün geçmiştir. Yarının ne getireceğini de bilemezsin. Onun için bu gününle uğraş.”
RAMAZANIN IŞIĞI
Bugün günlerden ramazan. Ramazan öyle bir zamandır ki akşam olduğunda hüzünlenmek şöyle dursun, oruçlular adeta bayram eder. Elektrik icat edilmeden önce ramazan geceleri, yılın en aydınlık geceleri olurdu. Hadi o kadar geriye gitmeyelim... Pandemi öncesindeki yıllarda bile, iftardan sonra meydanlar nasıl cıvıl cıvıldı. Ayrıca ihtiyaç sahipleri için ramazan bir parça ferahlama zamanıdır. Hal böyleyken, gelin bu ramazanda karamsarlık illetinden ruhumuzu arındırmaya gayret edelim. Tabii “gerçekçi” iyimserliği senenin tamamına yayarak.
BİR ESER
AHŞABIN ZARAFETİ
ANADOLU’nun ahşap camileri, Türklerin Orta Asya’dan taşıdıkları mimari geleneklerin yansıması kabul edilir. Bu camilerin bazılarında ahşap hem iç hem dış yapıda kullanılmıştır. Anadolu’daki ahşap direkli en büyük cami ise Konya Beyşehir’deki Eşrefoğlu Camisi’dir.
*
1296 – 1300 yılları arasına tarihlenen bu zarif camiyi, Eşrefoğulları Beyliği’nin kurucusu Seyfeddin Süleyman Bey yaptırmıştır. 48 adet ahşap direğin üzeri, düz bir tavanla örtülüdür. Ahşap direklerin her biri 7.5 metre yüksekliğindedir. Anadolu’nun “Beylikler Dönemi” eserlerinden olan cami, gerek kapısındaki ustalık eseri taş işlemelerle gerekse iç taraftaki zevkli çinilerle, Selçuklu sanatının bir devamıdır. Duvarlardaki ayetler de hat sanatının nitelikli örnekleridir.
BİR AYET
ALLAH’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir. (Zümer, 53)
BİR HADİS
ALLAH’ım! Gam ve kederden, tembellik ve cimrilikten, korkaklıktan, borca batmaktan ve halkın taşkınlığından sana sığınırım. (Nesâî, İstiâze, 25)
Paylaş