Gönüllerdeki bayram

Bayram, “sevinç, eğlence günü” demek. Bu bayram hepimiz ayrı evlerde olsak bile gönüllerimiz bir olacak; acıda da sevinçte de...

Haberin Devamı

"Haziran gibi toparlarız... Eylülde kendimize geliriz... Yıl sonunda rahatlarız... Aşı olmadan bitmez bu iş...” 2020 yılının ramazanı sona ererken işte bunları konuşuyorduk. İşin garibi, bir yıl sonra da konumuz hâlâ aynı. Çünkü evdeki hesap salgına uymadı. Aldığımız tedbirler yetmedi, yeni varyantlar durumu zorlaştırdı. Bir avuç virüs, tüm dünyayı allak bullak etmeye yetti. Herkeste bir “iç” sıkıntısı...

Gönüllerdeki bayram

BÜYÜK BAŞARI, UZUN YOL

Öte yandan bu karamsar tabloya rağmen, insanlık, yıkıcı bir salgınla ilk defa böylesine etkili bir mücadele verdi, veriyor. Veba, çiçek, tifüs, kolera salgınlarını hatırlayınca; 1,5 yılda, 50 milyon kişinin ölümüne yol açan İspanyol gribini düşününce... Bir yılda verilen mücadele, “başarı” tablosu olarak görünüyor. Yine de “gurur” tablosundan henüz çok uzaktayız. Fakir ülkeler başta olmak üzere aşı temininde ve aşılamada daha gidilecek uzun bir yol var. Ayrıca aşı-ilaç konusunda, ticaretin temel kurallarıyla insanlık değerleri ortak bir noktada buluşabilmiş değil.

Haberin Devamı

BİR MUSİBET...

Son bir yılda yaşadıklarımız, bize “normal”de çok fazla konuşmadığımız konuları hatırlattı: Kudret-acizlik, tedbir-ihmal, fedakârlık-bencillik ve tabii hayat-ölüm gibi... Kimilerimiz sevdiklerine veda etmek durumunda kaldı. Bazı ifadelerin gündelik hayatımızdaki ağırlığı çok değişti: Hay Allah, geçmiş olsun; sağlığınıza duacıyız, hadi inşallah, hamdolsun toparladım, şükür iyiyiz... Ayrıca yardımlaşma kavramı, yeni bir boyut kazandı. “Atla da gel, özledik” sözünün yerini “kalpler bir olsun da” sözü aldı.

SADECE İKİ RAMAZANDA

İşte tüm bunlar bir yılda, sadece iki ramazan arasında yaşandı. Geride iki-üç değil, tam 1440 ramazan bıraktığımızı düşününce, insan sormadan edemiyor... Biz bu kadar dertleniyoruz halimize de, kim bilir geçen onca zamanda ne felaketler yaşandı? Fazla uzağa gitmeye gerek yok. Büyük dedelerimiz ve ninelerimiz, 1912-1922 arasında tam 10 yıl boyunca dört bir cephede var olma savaşı verirken bir yandan da salgınlarla boğuştular. Yüz binlerce insan hayatını bu yıkıcı salgınlarda kaybetti. Dile kolay, 10 yıl... Üstelik göçlerle oradan oraya savrulurken.

Haberin Devamı

YÜZYILLARIN İYİLİĞİ

Ne var ki, aynı resmi, “dedelerimiz-ninelerimiz neleri aşmış” diye de okumak gerekiyor. Üstelik vicdanını, izanını kaybedenlere rağmen onlar insanlıklarını kaybetmediler... Adaletten ayrılmadan medeni kalmaya; hem alçakgönüllü, hem de yüce gönüllü olmaya gayret ettiler. Sadece sözleriyle değil, halleriyle de örnek oldular. Yüzyılların manevi mirasını sonraki kuşaklara aktarmayı başardılar. Her mum, ışığını kendinden sonra gelene devretti.

*

İşte bizler de tüm bu yazılı ve sözlü birikim sayesinde, zor zamanlarda bile hâlâ iyilikten, güzellikten söz edebiliyoruz. Olumlu bakmanın hayalperestlik, tevekkülün tembellik, sabrın atalet, şükrün kendini kandırmak olmadığına inanıyoruz. “Buna dünya derler, hepsi geçer / Hangi günü gördün akşam olmamış” türküsünü mırıldanarak; dışarıda gece olsa da içeride gönlümüzü karartmadan yolculuğumuza devam ediyoruz.

Haberin Devamı

HAYIRLISIYLA SENEYE...

İki yıldır ramazanı, “eski ramazanlar” gibi yaşayamasak bile elbette umudumuz, duamız bir sonraki ramazanın daha güzel olması. Ne demiş şair Nedim: “Gece gündüz geçe asayiş ile evkâtın (vakitlerin) / Her şebin (gecen) kadr senin, her günün olsun bayram”. Her gecemizin aydınlık, her günümüzün bayram neşesiyle geçmesi dileğiyle... Aynı sofralarda buluşup kucaklaştığımız nice sağlıklı ramazanlara... Barış ve huzur dolu, nice güzel bayramlara...

ELVEDA YA ŞEHR-İ RAMAZAN

Osmanlı ramazanlarında ayın on beşinden itibaren camilerde “elveda” temalı ilahiler okunmaya başlansa da, ayların sultanına asıl veda Kadir Gecesi’yle birlikte olurdu. Arifeye doğruysa etrafı bayram koşturması ve heyecanı kaplardı. Ramazana veda sırası, şimdi de bizlerde. Ramazan davulcularının okuduğu bir maniyle bitirelim: “Bir ayı tekmil eyledik / Her gecesin bir bir dedik / Bahs olunsun lütfu kerem / Sözü tamamen söyledik.” Elveda sana kadim dost, her ne sürç-i lisan ettikse af ola...

BİR AYET

Haberin Devamı

Evet, doğrusu her güçlüğün yanında bir kolaylık vardır. (İnşirah, 6)

BİR HADİS

Mümin taze ekin gibidir. Olgunlaşıncaya kadar rüzgâr onu eğip büker; bazen yere yatırır, bazen de doğrultur (ama o kırılmaz). (Müslim, Sıfâtü’l-münâfikîn, 59)

ESMA-İ HÜSNA
El-Ahir

Varlığının sonu olmayan, ebedi.

Yazarın Tüm Yazıları