Paylaş
Trenlerin icadına kadar, dakik olmak, insanlık için o kadar da kritik değilmiş gibi görünür. Oysa Müslümanlar için durum böyle değildi. Elbette ezan, şimdiki gibi saniyesi saniyesine okunmuyordu... Ama “vakti kaçırmak” kavramı İslamiyet’in ilk günlerinden itibaren vardı. Dolayısıyla Müslümanlar vakitlerin doğru hesaplanabilmesi için gökbilim alanında önemli ilerlemeler kaydetmiş, ayrıntılı hesaplamalar yapmışlardır.
*
Tüm vakitler içinde sabah vaktinin girmesi özel bir önem taşıyordu. Hele de ramazanda... Çünkü sabah ezanı namaza davetin yanında, oruç tutanlar için yeme-içme yasağının başladığının habercisiydi. Ramazan davulcusu, işte bu noktada önemli bir görev üstleniyor, sabah ezanına makul bir süre kala insanları uyandırarak sahura kalkmalarına yardımcı oluyordu.
ZAMANIN PEŞİNDE
Bir Müslüman için sahuru kaçırmamak kadar, oruç açmayı geciktirmemek de önemlidir. Gün boyu oruç tutanların kulağı, iftar saati yaklaştığında ezandadır. Müezzin akşam ezanını okuyup “top patladığında”, bir anda evleri çatal bıçak sesleri doldurur. Osmanlı edebiyatı, sabırsızlıkla “vaktin çıkmasını” bekleyen oruçluları farklı biçimlerde hicvetmiş, özellikle tütün tiryakilerinin hallerini tiye alan pek çok fıkra ve mâni üretilmiştir.
*
Elbette vakit, sadece ramazan özelinde takip edilmezdi. Özellikle sabah ve akşam namazları kolayca “kaçabilir”. Hele de kış mevsimi gelip vakitler arasındaki süre iyiden iyiye kısalınca. Hz. Peygamber, en güzel ibadetin düzenli ve vaktinde eda edilen ibadet olduğunu ifade etmiştir. Öte yandan İslam, “kaçan” ibadetler için “kaza” imkânı da verir.
BOŞ İŞLER
Vaktin “kaçıp kaçmadığı” yanında değerinin iyi bilinmesi ve boşa harcanmaması da esastır. Burada karşımıza “malayani” denen kavram çıkar. Arapça kökenli “mâ lâ-ya’nî” kelimesi, “yarar, değer taşımayıp kişiyi doğrudan ilgilendirmeyen” anlamına gelir. Gündelik dilde “faydasız, boş işler, boş sözler” anlamında kullanılmaya başlamıştır.
Hz. Peygamber “kişinin malayaniyi terk etmesi Müslümanlığının güzelliğindendir” diyerek, zamanın faydasız işlerle boşa harcanmaması tavsiyesinde bulunmuştur.
HİÇ VAKTİM YOK
Günümüz şehir yaşantısı pek çoğumuz için öyle yüksek bir tempoda ki, zaman adeta hiçbir şeye yetmiyor, bazı işler için bir türlü vakit bulamıyoruz. Oysa sanayileşme öncesi dünyada durum böyle değildi. Özellikle tarımla ilgilenenler için boş vaktin nasıl değerlendirileceği mühimdi. Müslüman âlimler, kişinin kendisi ve çevresi için faydalı işlere yönelmesini öğütleyen eserler kaleme almışlardır: İnsan ya dünya ve ahiret için faydalı bilgiler öğrenmeli, bildiklerini öğretmeli ya da bir şeyler üretmelidir. “Boş duranı Allah sevmez” deyişinin kaynağı, işte bu tavsiyelerdir.
*
Çalışanın, yorulanın dinlenmesi elbette haktır. Ama bunun ötesinde boş geçen her dakika, kaçırılmış fırsattır. Mazeret nedeniyle vaktinde eda edilmeyen ibadetin bile kazası var. Ama kaçıp giden zamanın telafisi yok. Çünkü hepimiz günün birinde “bize verilen sürenin sonuna” geleceğiz. O süre dolmadan önce onu en iyi, en güzel şekilde değerlendirmek gerek. Gelin, her anımızın hakkını vererek, “dolu dolu” yaşamaya gayret edelim... Hem ruhumuz hem de çevremiz için.
BİR ESER
HER YIL YENİLENEN CAMİ
İSLAM coğrafyası denildiğinde Kuzey Afrika, yani “Mağrip” ülkeleri akla gelir de Orta ve Batı Afrika nedense aynı şekilde hatırlanmaz. Oysa bu bölge çok erken devirlerden itibaren İslam ile tanışmış, nüfusun çoğunluğunu oluşturan Müslümanlar buralarda devletler kurmuşlardır. Mali Sultanlığı ve “Afrika’nın Osmanlısı” diyebileceğimiz Songay İmparatorluğu bunların başında gelir.
*
Afrika Müslümanlığının ortaya koyduğu eserler içinde Mali’deki “Cenne Ulucamisi” özel bir yere sahiptir. 1250 yılında şehrin hâkimi, sarayını bağışlayarak onu bir camiye çevirtmiştir. Cami, bu tarihten itibaren defalarca onarılarak günümüze ulaşmıştır. En ilginç özelliği, yapının ana malzemesinin bölgeye özgü bir çamur olmasıdır. Şehrin gençleri, her yıl bahar ayında bu özel çamuru kullanarak, caminin yıl boyu yağmur ve rüzgârla yıpranan dış yüzeyini, eğlenceli bir ortak çabayla yenilerler.
BİR AYET
BOŞ kaldın mı hemen [başka] işe koyul ve yalnız Rabb’ine yönel. (İnşirah, 8)
BİR HADİS
İKİ nimet vardır ki insanların çoğu [onları değerlendirme hususunda] aldanmıştır: Sağlık ve boş zaman. (Buhârî, Rikâk, 1)
Paylaş