‘Cennet gibi’ bir tatil

Pek çoğumuz yaz bitmeden kendi ölçeğinde bir tatil peşinde.

Haberin Devamı

Malum, “cennet gibi bir tatil” hemen herkesin hayalidir. Nitekim turizmciler tesisleri “adeta cennetten bir köşe” diyerek tanıtır. Tatil beldeleri, cennet imgesinin dünyadaki yansıması gibidir. Cennet, nasıl güzel ve makbul davranışlarla kazanılan “ecir” ile elde edilecekse, yeryüzü cennetlerine yapılan tatiller de çalışarak kazanılan “ücret” ile elde edilir. (Ecir ve ücret aynı kelime kökeninden gelir. İlki daha ziyade manevi, ikincisi ise maddi kazanımlarla ilgili kullanılmıştır.)

‘Cennet gibi’ bir tatil

*

Elbette bugün anladığımız şekliyle “tatil” yeni sayılabilecek bir kavram. Her ne kadar cumartesi günü Yahudilik, pazar ise Hıristiyanlık’ta tatil günü olsa da bunlar özünde ibadet ve şükran günleriydi. Müslümanlık’ta ise belirli bir tatil günü veya günlük çalışma yasağı yoktur. Öte yandan dinlenmek bir ihtiyaç ve hak olarak nitelenir. Örneğin geceler, Kuran’da dinlenme zamanı olarak tanımlanmıştır. Yani günümüzdeki fonksiyonuyla hafta tatilleri ve yıllık izinler, dini inançlara değil endüstri devrimine dayanır. 

*

Haberin Devamı

Geçmişte bugünkü şekliyle tatil olmasa da elbette dinlenip keyifli zaman geçirmeye yönelik mekânlar vardı. Kuran’da cenneti tasvir eden ayetler, bu mekânların tasarımına ilham kaynağı olmuştur: “Orada devamlı akan bir pınar; orada yükseltilmiş tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra dizilmiş yastıklar, serilmiş halılar vardır”. Kasırlar, bahçeler ve hamamlar, Roma-Pers-Hint kültürlerinden İslam medeniyetine geçmiş, önemli aşamalar kaydetmiştir. Bu bahçelere zarif suyolları, çeşmeler ve havuzlar yapılsa da “açık havuzda yüzmek” pek âdetten değildi. Sularının temizlenmesi sorun olmayan bazı kaplıca ve hamam havuzları ise bunun istisnasıdır.

CENNETTE NE YOK?

PEK çok dini inançta yer alan cennet, gündelik kültürde maddi güzellikleriyle bilinir. Ne var ki Kuran, cennetin tanımında dikkat çeken başka kavramlara da yer verir: [Cennete girenlerin] kalplerinden kin namına ne varsa çıkarıp atarız... Artık [onlara] ne korku vardır, ne de üzüntü”.

SEYAHAT YA RESULULLAH

Haberin Devamı

ATALARIMIZIN zamanında “modern tatil” yoktu belki ama seyahat kültürü farklı şekillerde mevcuttu. Örneğin İslam medeniyetinde, “İlim Çin’de bile olsa talep edin” hadisinden hareketle farklı şehirlere yapılan eğitim amaçlı seyahatler gelenek halini almıştır. “Geçmiş kavimlerin izlerini, yeryüzündeki eserlerini görme”nin yanı sıra insanlara dini ve ilmi tebliğ edip yaymak da yolculuk sebebiydi. Bir diğer önemli gezi nedeni -özellikle erken dönemlerde-, hadis rivayetlerini toplama çabasıydı. Bu gezilere “rihle” adı verilmiştir. İmam Şâfiî (Ö. 820) seyahatin önemini şu dizelerle dile getirmiştir: “Akıl ve edep sahipleri bir yerde oturup kalınca rahat edemezler. / O halde vatanı bırak gurbete çık, seyahat et”.

‘Cennet gibi’ bir tatil

*

Haberin Devamı

Ticaret ya da diğer bir ifadeyle “helal rızık aramak” maksadıyla çıkılan yolculuklar da İslam medeniyetinde önemli bir yer tutar. Kuran’daki ifadeyle “kış ve yaz seyahatleri kendilerine kolaylaştırılan” tüccarlar, pek çok milletin İslam’ı kabullenip benimsemesinde rol oynamıştır.

*

Atlantik kıyılarından Hint Okyanusu’na kadar uzanan geniş İslam coğrafyasında, “Yeryüzünde gezin dolaşın” ayetine kulak veren önemli seyyahlar çıkmıştır: İbn Fadlan, İbn Cübeyr, İbn Battuta bunlardan birkaçıdır. İbn Hurdazbih, Yakubî, İstahrî gibi isimlerce kaleme alınan “seyahat rehberleri”, coğrafya kitapları ve haritalar, medeniyetin gelişimine hatırı sayılır katkılar sağladı. Seyyahlar içinde 17. yüzyılda yaşayan Evliya Çelebi ise müstesna bir yere sahiptir. Anlattığına göre bir gece rüyasında Hz. Peygamber’den “şefaat” talep edecekken heyecanlanıp “Seyahat ya Resulullah!” demesi, bize yadigâr kalan Seyahatname’nin manevi vesilesidir.

Haberin Devamı

HAC TAVAF TUR TURİZM

TARİH
boyunca gezi nedenleri arasında din, temel bir öneme sahiptir. Örneğin hac ibadeti, “din turizminin” ana kaynağıdır. Hac, geçmişte olduğu gibi çağımızda da en büyük “gezi organizasyonları”nın başında gelir. Bu yıl salgın koşullarında gerçekleşen hac ise muhtemelen İslam tarihinin en küçük ölçekli ve en düzenli tavafına sahne oldu.

‘Cennet gibi’ bir tatil

*

“Hac” kelimesi de “tavaf” da, bize Batı dillerinden geçen “tur” kelimesi ile ortak bir kök anlama sahiptir: “Etrafında dönmek”. Turizmin yanı sıra gündelik dildeki “tur atmak, turlamak” ifadeleri de yine buradan türemiştir.

Yazarın Tüm Yazıları