Çalışanın hakkıdır

Bugün 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü. Çalışan haklarının, emeğe gösterilmesi gereken saygının hatırlandığı gün.

Haberin Devamı

“ÇALIŞANA ücretini, teri kurumadan verin.”, “İnsan için elinin emeğinden daha hayırlı bir kazanç yoktur”... Bu sözler, 70’li yılların solcu isimlerinden birine değil, Hz. Peygamber’e ait. Keza “Çalışanlarınız kardeşlerinizdir”; “Çalışanlarına iyi davranan, Allah’ın koruması altındadır ve cennetliktir” diyen de oydu... İslam kültüründe çalışanın hakkını eksiksiz vermek, dinlenmesine imkân tanımak, gücüne uygun iş istemek, temel sorumluluklardan görülmüştür. Bu doğrultuda kuşaktan kuşağa aktarılan çok sayıda menkıbe vardır.

Çalışanın hakkıdır

ÇALIŞANIN HAKKI

Evvel zaman içinde, üç adam yolculuk ederken fırtınada bir mağaraya sığınmışlar. Ancak düşen bir kaya, bu mağaranın ağzını kapatmış. Çalışıp didinmişler ama kayayı yerinden oynatamamışlar. Çaresizlik içinde, yaptıkları hayırlı işleri yâd ederek duaya başlamışlar. İlk iki adamın dualarıyla kaya biraz hareket etmiş. Sıra üçüncüye geldiğinde adam başından geçen şu olayı anlatmış:

*

Haberin Devamı

“Bir vakit, tarlamda üç işçi çalıştırmıştım. İşleri biter bitmez onlara ücretlerini ödedim. Ancak içlerinden birisi, verdiğimin emeğine karşılık olmadığını söyleyerek sinirlendi ve hakkını almadan gitti. Ben de onun adına ayırdığım darıyı boş bir toprağa ektim. Bunu her yıl tekrarlayıp mahsulü çoğalttım. O mahsulden gelen parayla bir sığır sürüsü aldım. Adam yıllar sonra çıkageldi ve alacağını hatırlatıp benden hakkını istedi. Ben de ona sürüyü gösterip ‘Başında çobanıyla gördüğün şu sürünün hepsi senindir’ dedim. Adam önce onunla alay ettiğimi sandı. Ama ısrar edince, büyük şaşkınlık ve mutluluk içinde sürüyü alıp gitti.”

*

Mağaradaki üçüncü kişi bu anlattığı olayın ardından şöyle dua etmiş: “Ya Rabbi, lütfen amellerimizden razı ol ve bizi bu mağaradan çıkar.” Duasıyla birlikte kaya yerinden oynamış ve tekrar özgürlüklerine kavuşmuşlar.

HELAL RIZIK

Çalışanın hakkı yanında, çalışanın da işinin hakkını eksiksiz vermesi gerektiğine dair menkıbeler vardır... Zamanında, amelelik yapan saf bir genç yaşarmış. Bir gün hocanın vaazda söylediği söz dikkatini çekmiş: “Helal para batmaz.” Genç adam aklında bu sözle tüm hafta çalışmış. Kazancını alınca hemen sahile gidip demir parasını denize atmış. Tabii ki para suya batıp kaybolmuş. Bu duruma bozulan genç hemen hocaya gitmiş: “Hocam, hani helal para batmazdı? Bak böyleyken böyle oldu, benim param suya battı.” Hoca temiz kalpli gence gülümsemiş. “Evlat” demiş, “sen camiye gelirken sana iş veren kişiye haber veriyor musun?”, “Hayır” demiş genç. “Öyleyse” demiş hoca, “sen burada geçirdiğin vakit için ondan helallik almıyorsun. Yani parana helal olmayan kazanç karışıyor.”

*

Haberin Devamı

Menkıbenin devamında genç, “helal rızık” hassasiyetine daha çok dikkat ederek çalışır. Kazandığı “batmayacak” olan helal parayı bir kaptana verir. Kaptan sırf bu saf genci kırmamak için onun “üç kuruş” parasıyla gemiye bir kedi alır. Bereket bu ya... Uzak denizlerde farelerle başı dertte olan bir adanın sultanı, kedi için büyük para öder. Bu parayla yapılan ticaretse o ameleye servet olarak döner.

KORUNACAK DEĞERLER

Elbette İslam’ın ahlaki ideallerinin, tarih boyunca uygulamaya en ideal şekliyle yansımadığı muhakkaktır. Örneğin Osmanlı mahkeme kayıtları, çalışıp da hakkını alamayanların veya parasını verdiği işi yaptıramayanların açtığı davalarla doludur. Yani suistimaller nedeniyle kapsamlı bir iş hukuku da vardı. Günümüzdeyse çalışan haklarını, yüzyıllık çabayla elde edilen uluslararası çalışma hukuku koruyor. Ama “alın terinin hakkını vermek”, “temiz lokma”, “helal rızık”, “insaf-vicdan”, “sözünü tutmak” gibi kavramların günümüzde de geçmişte olduğu gibi hukukun ötesinde bir değeri var. Bu değerleri kaybetmemek gerek.

Haberin Devamı

RAMAZAN MESAİSİ

ESKİ devirlerde, dini bir gereklilik olmasa bile, mesai saatlerinde “mübarek Ramazan günleri için makul ölçüde” ayarlamaya gidildiği bilinir. Madencilik gibi meşakkatli işlerin ramazanda azaltıldığı olurdu. Öte yandan pide ustalarından mahyacılara kadar ramazanda çalışma temposu artan işkolları da vardı.
Ama en önemlisi ramazan ve bayram, çalışanların ikramiye dönemiydi. Elbise almanın günümüze göre çok daha zor olduğu
devirlerde memurlar ve askerler bu ayda yeni elbiselere kavuşurlardı.

ESMA-İ HÜSNA
Er-Rezzak
Bedenlerin ve ruhların gıdasını, kazancını veren.

BİR AYET
Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur.
(Necm, 39)

Haberin Devamı

BİR HADİS
[Çalışanlara] güçlerini aşan işler yüklemeyin. Eğer ağır işler yüklerseniz onlara yardım edin.
(Buhârî, Îmân, 22)

Yazarın Tüm Yazıları