Aynı gemideyiz

Şefkate, korunmaya ihtiyacı olan sadece insanlar mı? Peki ya bu gezegeni paylaştığımız diğer canlılar?

Haberin Devamı

Oruç zamanı bolluk içinde geçen bir dönemdir. Bu yüzden de halk ramazanı büyük bir hevesle bekler. Bu ayda... Kedi ve köpeklere de sadaka verilir. Türkler her gün ikindi zamanı Şehzade Mehmet Camii’nin önüne gelerek kedilerle köpeklere et ve küçük şişlere geçirilmiş kızarmış ciğer parçaları verirler. Bu, çok önemli bir sadaka yerine geçer... Bazı kişiler kafesteki bir kuşu satın alıp onu serbest bırakarak sevap kazanmayı umut ederler.” Alman seyyah Schweigger, 16. yüzyılda bir ramazan günü İstanbul’da gördüğü manzarayı, bu sözlerle anlatır. Türklerin hayvan sevgisini hayretle yazmış tek gezgin de o değildir. Örnekleri çoktur...

Aynı gemideyiz

MERHAMET TİMSALİ

Haberin Devamı

Zamanı bile “12 hayvanlı takvim”le izleyen Türkler için at, kurt, keçi, kartal, şahin, turna özel değer taşımış; koyunlar ve köpekler başta olmak üzere hayvanlar adeta ailenin ayrılmaz parçası sayılmışlardır. Bu sayede İslamiyet’in hayvana verdiği değeri benimsemeleri hiç de zor olmayacaktır.

*

Hayvanlara karşı çok şefkatli olan Hz. Peygamber, “emanet” sayılan tüm canlılara merhamet gösterilmesini isterdi. “Müvezza” isimli kedisi başta olmak üzere kedileri severdi. 630 yılında Mekke yolunda, yeni doğum yapmış bir köpeği ve emzirdiği yavrularını görünce, onların başına nöbetçiler koydurmuş; böylece hayvanlar 10.000 kişilik ordunun geçişinden zarar görmemişti. Hz. Peygamber ayrıca binek hayvanlarına yumuşak davranır, fazla yük taşımamalarına özen gösterirdi. Hasta bir deve gördüğünde onunla ilgilenir, başını okşardı. “Dilsiz” hayvanları besleyip su verenlerden takdirle bahsederdi.

SERÇEYİ BİLE

Resulullah, diğer yandan “hayvan sevgisizliği” konusunda da çok hassastı. Hayvanların fazla çalıştırılmasına, aç-susuz bırakılmasına, hapsedilmesine, dövüştürülmesine, eziyet görmesine, “zevk-eğlence” için avlanmasına, yok yere öldürülmesine açıkça karşı çıkmıştır: “Hiçbir kişi yoktur ki bir serçeyi yahut ondan daha büyük bir canlıyı haksız yere öldürsün de yüce Allah ona bunun hesabını sormasın!”

Haberin Devamı

OSMANLI’NIN ÇABASI

Elbette tüm bunlar, tarih boyunca herkesin aynı hassasiyeti gösterdiği anlamına gelmiyor. Zaten böyle olsaydı hayvanlara eziyet edenlere ceza verilmesini şart koşan kanunlar olmazdı. Örneğin Osmanlılar bu konuda fermanlar çıkarmışlar, 1587’de ise kapsamlı bir düzenleme getirilmiştir. Tek gayesi hayvanları koruyup beslemek olan çok sayıda vakıf kurulmuştur. Bina duvarlarını süsleyen “kuş evleri” ve küçük hayvanların su içmeleri için yapılan oyuklar da Osmanlı’daki hayvan sevgisinin günümüze ulaşan örnekleridir. Ayrıca Şam’da hasta, yaralı kedi-köpekleri, Bursa’daysa leylek, karga gibi yaralı kuşları tedavi eden “Guraba-i Laklakan” hastaneleri, iyi bilinen “hayvan dostu” kurumlardandı.

Haberin Devamı

TÜM CANLILAR, CANDIR

İslam medeniyetinde hayvanlar başlığı altında anlatılacak öyle çok şey var ki, sayfalar dolusu yazmak ister... Ancak kısaca şunu söylemek mümkün: Eski çağlarda hayvanlar sadece “sevimli dostlar” değildi. Haberleşmeden ulaşıma, üretimden şehir hijyenine varıncaya kadar her alanda muhtaç olduğumuz “hayat arkadaşları” idi. Hayvan kelimesinin kökeni, boş yere “hayat, canlı” olmasa gerek. Hal böyleyken “hayvan” kelimesini hakaret amacıyla kullanmak ne kadar garip, değil mi?

BAKTIĞIMIZ HER YERDE

İslam medeniyeti, Hz. Nuh’un gemisi gibidir: Tüm hayvanlara yer verir. İnek, sığır, arı, karınca, örümcek, fil... Bunlar Kuran’daki bazı ayet adları. Kuran ayrıca kuşlardan, balıklara, balıyla şifa veren arıya kadar pek çok hayvandan söz eder. Ashab-ı Kehf’in (Yedi Uyurlar) köpeği Kıtmir’in dostluğu ve sadakati, arı ve ateş böceği, tasavvufta önemli sembollere dönüşmüştür. Attar’ın “Mantıku’t-Tayr” yani “Kuşların Dili” adlı eseri çok meşhurdur. Yunus Emre “Seherlerde kuşlar ile çağırayım Mevla’m seni” derken Mesnevî çok sayıda hayvan hikâyesiyle doludur. Hayvanlar, bilim ve felsefenin yanı sıra her alanda karşımıza çıkar: Edebiyat, masallar, minyatür, hat, mimari, kilimler-halılar, giysiler, mutfak eşyası, oyuncaklar, damgalar...

BİR AYET

Haberin Devamı

Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (gökyüzünde) iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa hepsi ancak sizin gibi topluluklardır. (En’am, 38)

BİR HADİS

Her canlıya yapılan iyilikte bir sevap vardır. (Buhârî, Müsâkât, 9)

ESMA-İ HÜSNA
Er-Rauf

Çok çok şefkatli ve merhametli.

 

Yazarın Tüm Yazıları