Güncelleme Tarihi:
Benim hayatımda tattığım ilk içki Metaxa konyağı, ikincisi de muz likörüdür. Metaxa konyağını ara sıra Melek Hanım'a minnet ve saygı ziyaretinde bulunmak için Yunanistan'dan gelen yaşlı Papa Anton ve kızları getirirlerdi. Babaannem Melek Hanım'ın anlattığına göre, onlar Manisa'da bizim eski komşularımızdılar ve Kurtuluş Savaşı sonrası Yunanistan'a gitmişlerdi. Sanıyorum büyükbabam ve Melek Hanım, Manisa'nın kurtuluşu sonrasında Papa Anton ve ailesini kimvurduya gitmekten kurtarmışlardı. O sıralarda bir gözünün yerinde sadece bir parça pamuk bulunan yaşlı Papa Anton bu olayı asla unutamıyor, karısını kaybettiği için kızları ve torunları ile Yunanistan'dan kalkıp geliyordu.
Elinde daima bir şişe Metaxa konyağı oluyordu.
Torunu Eleni çok tatlı bir kızdı. Onu dayanamayıp öpmüştüm. Ona, ‘‘Gliko Eleni’’ demiştim. O benim ilk öptüğüm kızdı.
Melek Hanım, Metaxa konyağını kiler olarak kullandığı iç odadaki dolaba koyar ve bir daha elini sürmezdi. Onu görebilecek muhtemel önemli konuklar için sakladığını düşünürdüm. Eğer bir konuk gelir, konyak açılır ve bir kadeh ikram edilirse sıra bana gelirdi. Annemin onu tekrar dolaba koymasını bekler, sonra el ayak çekilince, gidip bir kadeh doldururdum. Bir salkım üzüm alır, onu yavaş yavaş üzüm eşliğinde yudumlardım. O zamanlar 14-15 yaşlarında olduğumdan kadeh bitince uykum da gelirdi.
Gliko Eleni ile dolu rüyalar görürdüm.
* * *
Bayram önceleri Melek Hanım mutlaka bir şişe muz likörü alırdı. Muz likörünün şişesi o kadar zarifti ki, unutulacak gibi değildi. Gümüş ve kristal likör kadehleri hazırlanır, enfes reçeller konuklara sunulmak üzere özel kaplarına konurdu. Bayram ziyaretine gelen konuklar, misafir odasına alınır, onlara başta turunç reçeli olmak üzere reçeller ve muz likörü ikram edilirdi. Melek Hanım ağzına bir damla likör sürmez, konukların karşısında dimdik oturarak, küçük fincanından iyice kaynatılmış köpüksüz sade kahvesini içerdi. Ben de bütün olanları dikkatle izler, her konuğu iyi tanıdığım için hangi reçelden yiyeceğini ve ne içeceğini önceden bilirdim. Yeni ve tertemiz bayramlıklarımla konukları karşılar, ellerini öperdim. Evde büyük bir sevgi ve saygı havası eserdi.
Sonra yine el ayak çekilince muz likörünü Metaxa konyağının yanından alır ve bir kadeh de ben içerdim. Sonra kadehi itina ile yıkar, yerine koyardım.
Bana öyle gelirdi ki, Melek Hanım benim ara sıra konyak ve muz likörü içtiğimi bilir ama ses çıkarmazdı. Ondan hiçbir şeyimi gizleyememiş olmak beni hem düşündürmüş, hem de mutlu etmiştir.
* * *
Bu bayram öncesi Tekel Genel Müdürü eski dostum Mehmet Akbay, her bayram olduğu gibi küçük bir armağan paketi yolladı. Bu kez paketin içinden her zamanki gibi ahududu değil, muz likörü çıktı.
Ona uzun uzun baktım ve Melek Hanım'ın yüzünü görür gibi oldum. Şişeyi okşadım, usulca öptüm ve evde içkilerle kadehler ve gümüş kristal gibi ıvır zıvırın bulunduğu camlı dolaba özenle yerleştirdim. Bir daha da hiç dokunmadım.
Onu Manisalı sevgili çocukların kesinleşmiş beraat hükümleri çıktığı gün açıp, bir kadeh içmeyi düşünüyorum.
Nice özgür bayramlara kadeh kaldırmayı düşünüyorum.