Paylaş
Geçen haftadan devam ediyorum Emirgan-Sabancı müzesinde gezdiğim "Zero. Geleceğe geri sayım" sergisinin izlenimlerini paylaşmaya… Doğrusu bu konu üzerine kafa yormaya başladığımdan beri her yerde sıfır ve birler görür oldum. Dikkat nereye giderse orada bir canlanma olduğunu bir defa daha ortaya seriyor benim için bu süreç. 'Dervişin fikri neyse zikri de o' olurmuş derler ya, fakirin zikrim de adeta bir bilgisayar programcısı kıvamında "sıfır ve bir" bu ara; bir anlamda "La ilahe ilallah" demenin sayıcası sanki, "Yoktur ilah (0), Allah'tan başka (1)"… Serginin küratörleri de böylesi bir sarmala kapılmış olacaklar ki sergi binasının girişinde, yerde, sıfır biçiminde koca bir yazı karşılıyor ziyaretçileri, paylaşalım:
"Zero sessizliktir. Zero başlangıçtır. Zero yuvarlaktır. Zero ekseni etrafında döner. Zero aydır. Güneş zerodur. Zero beyazdır. Çöl zero. Zero üzeri gökyüzü. Gece zero akar. Güz zero. Göbek. Ağız. Öpücük. Süt yuvarlaktır. Çiçek kuş zero. Sessizce. Süzülürcesine. Zero yerim, zero içerim. Zero uyurum, zero uyanırım. Zero severim. Zero güzeldir. dinamo dinamo dinamo. Baharda ağaçlar, kar, ateş, su, deniz. Kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, çivit mavisi, mor zero. Zero gökkuşağı. 4 3 2 1 Zero. Altın ve gümüş, ses ve duman. Gezgin sirk zero. Zero sessizliktir. Zero başlangıçtır. Zero yuvarlaktır. Zero zerodur."
Fakir, zeroyu birsiz düşünemiyorum ancak. Yokluğun varlığı, varlık değil midir? Ya Settar… Bu gibi paradokslar ikilik bağımlısı cüzi aklın dumura uğradığı yerler. "Varolan herşeyin bir mekanı varsa, mekanın da bir mekanı olması lazım ve bu böyle sonsuza değin gider" (Ariso'nun mekan paradoksu) gibi.. Neyse ki sanat aklın yanına gönlü de koymayı gerektiriyor ve böylece aşılabiliniyor aşılası engeller, birer birer; Sır sıfırla açılır, sıfırla kapanır, yol birdir, sıfır biri gizler, yokluk nefsi, varlık hakikati işaret eder. Zıttıyla anlaşılır imgeler. Anlamanın ötesindedir biliş. Onun da ötesi oluş; kendiliğinden, öylesine… Zikir meydanında halka olmuş dervişlerin Yaradan'ı zikretmeleri gibi, kalp atışı gibi… Yaradılış gibi… Sanatçı Yaradan'ın yaratma eylemini taklit edebilir yalnızca, sıfırdan yaratma Allah'a(cc) mahsustur, ama sanatçının bu taklidi çabası dahi büyük haz verir ona. Keza cüzi de olsa Tanrı'nın "Halik" esmasının tadı çalınmıştır damağına; bunun ne büyük lütuf olduğu kadirşinas kullarınca aşikardır. Takdir, minnet ve aşkın artışı gönüllerin şükranıdır. Ki onun da ayrı şükrü yapılmalıdır. Ve böyle sonsuzluğa değin gider… Ya Şekur!
Heryer sanat platformu "Zero akımı" sanatçıları için, bizim dar kalıplarımızı kırıp Hakk'ı heryerde görebilme çabamıza benziyor.. Bıçaklı ressam 'Lucio Fontana'nın tuallere bıçakla, tabancayla müdahale etmesi, "0" noktasında tecelli eden 'Celal' esması ve 'Büyük Patlama' ile açığa çıkan ışığın gölge oyunlarının taklidi gibi geliyor fakire. Ya Kaviyy…
"Çizgi sonsuza dek uzayıp gider, renk ise şimdide vardır" (Yves Klein). Klein'in saf pigment, tek renk 'monochrome' işleri kendi ifadesiyle mealen "figür yok; büyük özgürlük" diye açıklanıyor ve fakir de 'putlarımızın olmamasının, şeklin, nefsin ötesine aşkınlığın büyük özgürlüğü' olarak okuyorum bunu. Ya Ahad… Allah var, şerik(ortak) yok!
Kavramsal sanatın öncülerinden Piero Manzoni'nin achrome(renksiz), tual üzerine beyaz alçı ve kaolin ile yaptığı işler sanatçıya göre "sonsuz düşünce alanı"nı ifade ediyor. Beyaz üzeri beyaz… Işık… Ki içinde tüm renkleri barındırıyor! Nur ala nur; Ya Nur…
Günther Uecker çivilerle manipüle ediyor yüzeyleri, algının şiirinin peşinde.. Otto Peine ritmik ışık değeri şablonları oluşturarak 'saf enerji'yi anlattırıyor resimlerine.. Hepsi ayrı esma üzere… 100 eser; 100 tane bir, sıfırı anlatıyor! Ya Hayy…
Sergi gezmemizin sonuna doğru, projeksiyonlarla oluşturulan algı izdüşümlerinin orta yerinde, yanımda zarif bir kadın, tüm diğer yansımaların yanında, gölgemiz de yansıyor beyaz duvara. Hangi sanat eseri boy ölçüşebilir bununla? Heinz Mack'ın altın varaklı "Dokuz sütun üzerinde gökyüzü" devasa yerleştirmesinin maliyeti kim bilir kaç para? Bahçedeki bu yerleştirmenin hemen yanıbaşında mütevazı bir yemiş ağacı üzerinde meyvesiyle leziz, biz faniler tarafından yaratılması imkansız, lakin bedava! Yaradan'ın yüceliği ortada…
"Zero. Geleceğe geri sayım" sergisinin bitiminde, 1950'lerde başlayan bu geri sayımın artık neredeyse sıfırına varmak üzere olduğumuz düşüncesi ile veda ediyorum gölgelerin sanatına. Bu akımın sanatçılarının dediği gibi "Sanat sıfırdan başlamalı" ise sahiden, insanlık da nefsini sıfırlama niyetiyle devam etmeli medeniyetini kurgulamaya. Geç kalmadan uyanmamız dileğiyle "Gölgenin Hakikati"ne; Ya Rafi, lütfen yükselt bizi de güzellikleri baki cennetine! Hu
Paylaş