Paylaş
Hindistan’daki ilk durağımız güney eyaletlerinden Goa. Eski bir Portekiz sömürgesi olan Goa, bakir plajları ve mistik zenginliğiyle 1960’lardan itibaren batılı ‘çiçek çocuklar’ın ‘hac’ yerlerinden olmaya başlamış. Buradaki serbestlik ortamında sanrılandırıcı uyuşturucularla mistik Hint kültürünün atmosferini içiçe yaşamayı tarz edinen alternatif batılı bir akım zamanla Goa’nın başlıca turistik cazibesini oluşturmuş. Goa’nın iklimi tropikal ve muson yağmurlarıyla geçen birkaç ay dışında güzel, sıcaklıklar 20-35 derece aralığında seyrediyor. En ideal ziyaret zamanı çok sıcak olmayan kasım - mart arası. Çeşitli plajların hepsi ayrı karaktere bürünmüş; kiminde hiç susmayan müzik ve parti atmosferi hakimken, kimi ‘chill out’ kafelerle dolu, kimi yoga, sağlık aktivitelerine ayrılmış, kimi de sessiz, romantik plajlar. Denize yakın konaklama genelde en basitinden lüksüne baraka tarzı yapılarda sağlanıyor. ‘New Age’ kültürünün buluşma yerlerinden Goa yerel ve uluslarası festivalleriyle de ünlü. Elektronik dans müziği aleminde ‘Goa trans’ dj müziğinin ayrı bir yeri var.
‘Ashvem’ plajında organize edilen ‘Zambhala’ Hindistan’daki ilk büyük çaplı, uluslararası, yoga, müzik ve ‘yaşam ruhu’ festivali. Zambhala’da iki gün süresinde konularında uzman 117 uygulamacı tarafından 180 atölye çalışması sunuluyor. Organizasyonda 80 kişi çalışıyor. Festival ilk senesinde sponsorsuz gerçekleşiyor. Toplam maliyet 400 bin doları bulmuş. Sahil kenarında geniş bir alana yayılmış festival bünyesinde 11 aktivite çadırı, dört yoga sahnesi, yemek alanları, sahneler, bit pazarı, sanata, bire bir terapilere ayrılmış özel alanlar mevcut. Türkiye dahil 10 ülkeden uygulamacılar ve 40-50 ülkeden katılımcılarla çok kültürlü bir atmosfer sağlanmış. Festival bu sayıyı yakalayamasa da 4-5 bin kişiyi ağırlamak üzere tasarlanmış.
HER ŞEY KAYNAĞINA GERİ DÖNÜYOR
‘Zambhala’ budist inancında manevi zenginlik ve manevi yolculuk için azık anlamına geliyor. Festival manevi arayışta olanlara alternatif yollar sunabilmek amacıyla düzenleniyor. Buraya ‘Tasavvuf’u (sufizm) temsil etmek ve tanıtmak üzere Türkiye’den davet edilmiş ‘Sufi Ustası’na eşlik etmek ve bu seyahati sizlere aktarmak için bulunuyorum. Usta sağlık sorunları sebebiyle seyahate icabet edemeyince tasavvuf ile ilgili sunumu yapmak da bizlere düşüyor. Türkiye’den dört kardeşim ve fakire, Hindistan Çişti sufilerinden Seyid Selman Çişti’nin katılımıyla ‘tasavvuf’ ekolünü layıkıyla temsil edebilmenin sorumluluğu ve heyecanını kalplerinde taşıyan yedi kişiyiz. Hepimizin ayrı tarzı, uslubu ve meşrebi ustamıza ve inancımıza duyduğumuz saygı ve sevgi sayesinde ahenkli bir birlikteliğe dönüşüyor. Allah’ın yarattıkları da evrende böylesi uyumlu bir çeşitlilikte O’nu tesbih ediyor aslında. Sufizmi felsefi boyutuyla değil de hal boyutuyla ifade edebilmemizin yegane yolu da bu renkliliği birlik içinde sergileyebilmeyi başarmak, görünür kılmak. Hepimiz farklı esmaları, ustamızın farklı niteliklerini canlandırıyoruz. Birimiz tasavvufun islami boyutunu, birimiz evrensel insani boyutunu, birimiz geleneksel eğitim metodlarını, diğerimiz şifa boyutunu, fakir de bireysel hikayemi ifade etmeye çalışıyoruz. 10 yıl önce Goa sahilinden aldığım ve daha sonra ustama hediye ettiğim bir taşın(meğer fakiri temsil ediyormuş) tasavvuf terbiyesi sayesinde zamanla nasıl seven bir kalbe dönüşmeye başladığını anlatıyorum. Buraya borcumu ödemeye geldim. Her şey kaynağına geri dönüyor. Katılımcılardan ağlayanlar oluyor. Demek gönüllere hitap edebilmişiz. Bu hikayeyi bir gün sizlerle de paylaşmayı isterim…
Vakit buldukça diğer atölyelere katılmaya çalışıyor, çok çeşitli insanla sohbet etme imkanı buluyorum. Arayıştaki canlardan, konularında usta kişilere kadar. Dalay Lama’nın kütüphanecisi ve eski tercümanı ‘Budist Monk’ Geshe Lhakdor La, Şaolin’den ‘Chen stili Tai Çi ustası’ Sensei Sandeep Desai, ‘Şaman usta’ ve ‘Ayahuasquero’ Herbert Quinteros, ‘NLP ustası’ Irma Battig, ‘Melekler Okulu’ndan ‘Terapist ve manevi şifa ustası’ Dr. Coomi Vevaina, adını unuttuğum geçmiş yaşamlar uzmanı bu kişilerden başlıcaları. Yogi Adnan da burada ‘kundalini yoga’ üzerine atölye çalışması yapıyor. Fakir, kendimi kökü ve silsilesi belli olan akımlara daha yakın hissediyorum… Kendisi de bir sufi olan Hintli fotoğrafçım Amar festival hakkında en isabetli saptamayı yapıyor: “Burası spiritüel bir süpermarket!” Gerçekten de manevi arayışın arttığı ve artacağı bu günlerde muhtemelen tüm manevi akımlar artan ilgiden nasibini alacak. Acaba hangileri taliplerini menzile taşıyabilecek? Samimi olanlar gelen sınavlar karşısında nefsin krallığına geri mi kaçacak yoksa savaşlarını başarıyla verebilecekler mi? Kuşkusuz bu ilgiyi sömürecek çıkarcı kişiler de, iyi niyetli ama yetersiz sözde ustalar da, ehil rehberler de manevi süpermarketin raflarında kendi bilgeliklerini ihtiyaç sahiplerine sunuyor olacak ve dahi sunmakta. Kiminin paketi caf caflı, içi boş, kiminin reklamı iyi ve fiyatı fahiş, kimi zararlı, kimi yararlı, kimi kaçak veya yasak, kelepir, kimi tezgah altında, herkese bir şeyler var burada!
ALLAH YOKSA HİÇBİR ŞEY YOK
Festivalde yoğun talep üzerine katılımcılarla birlikte zikir yapabileceğimiz bir mekan talep ediyoruz. Festival direktörü soruyor: “İnsanların bu deneyimi yaşamalarını çok isteriz ama burası seküler bir festival, zikiri ‘Allah’ demeden yapabilir misiniz?” Ona “Allah yoksa hiçbir şey yok” diyorum ve böylece zikir seremonisini festival alanından kaldığımız otelin konferans salonuna alıyoruz. İlgi inanılmaz, her çeşit insanla ‘Allah’ demenin keyfi de öyle… Son gece bizim indimizde bunlar olurken, diğer yanda gün batımında festival alanının önündeki kumsalda, festival organizatörleri yakılan büyük ateşin etrafında toplanan kalabalığa hep birlikte birkaç dakika sessizce oturup, bu süre zarfında kendi kendilerinin tanrıları olduklarını hissetmelerini söylüyorlar. Nefisler buna bayılıyor ve böylece festival mutlu sonla noktalanıyor. Sonrası mı? Sabaha kadar dans! Daha daha sonrasınıysa Allah bilir… Biz görevimizi yapmanın ve birkaç gönüldaş tanımanın neşesiyle sonraki duraklarımız Haydarabad ve Ahmedabad’a doğru yola çıkmak üzere hazırlıklarımıza başlıyoruz…
Fotoğraflar = Raoul Amaar Abbas (ateş başı fotoğrafı hariç - festival tarafından verilmiştir)
Paylaş