Paylaş
İyi bitmezmiş bu evrede başlayan arkadaşlıklar sonra.
Halihazırda içinde bulunduğumuz ilişkilerde de sorunlarla yüzleşmek icap edebilirmiş bu ara.
Sebebi 'Venüs retrosu'.. Venüs gezegeninin geri gitmesi yani..
Mitolojik Venüs gezegeni, nazlı, güzeller güzeli Zühre yıldızı, cilveli aşk tanrıçası Afrodit'in ta kendisi…
Genel kanıya göre Eros'un da anası olur.
Venüs'ün keyfi yerindeyse, onunla aramız da iyiyse güzelliklerle kutsarmış bizi, sanatta, aşkta, her türlü ilişkide başarı, zenginlik gani..
Bu ara sırtını dönmüş, 'geri gidiyor' diyorlar…
O yüzden, güzel bir şeyler yazmak da mümkün değil şimdi, kusura bakmayın.
6 Eylül'e kadar idare etmeye çalışacağız.
En iyisi bu evreyi tatille değerlendirmek belki de.
Ya da duruma müdahil olabilir miyim acaba? Malumunuz Kaz dağlarındaki(İda) tanrı ve tanrıçaların toplantısına davet edilmeyen nifak tanrıçası 'Eris' bir yolunu bulup içeri sızmış ve üzerinde "en güzele" yazılı altın elmayı bırakıvermiş meydana.
Ortalık karışmış tabi, Afrodit, Atena, Hera, hepsi de en güzel oldukları iddiasında..
Güzelden anlayan birine ihtiyaç varmış, jüri olarak en güzelin kim olduğuna karar kılacak, kavgayı sonlandıracak..
Benden iyisini mi bulacaklar, güzele aşkım meydanda. Bari kalkıp gideyim Kaz dağlarına…
Laf aramızda Hera oyumu ona verirsem Asya Krallığını vadediyor, Atena bilgelik ve gireceğim tüm savaşlarda zafer, Afrodit ise Dünya'nın en güzel kadınını…
Siz olsanız hagisini seçerdiniz? Fakir Afrodit'i seçeceğim mecburen, sırtını dönünce fena oluyor, yeter ki geri gelsin bize sevgili Venüsümüz yanında tüm güzelliklerle.
'Cemal'siz(yüz güzelliği/rahmani güzellik) yapamam! Hem dememişler mi "Allah güzeldir, güzeli sever" diye, güzel sevmek sevaptır öyleyse, bir de her güzelliği övülen kendini tanrıça zannetmese…
Aslında Venüs'ün geri gittiği falan yok; yörüngesinde. Bize öyle görünüyor sadece.
Eski bir inanış; Dünya merkezde, evren(felekler) de döner durur çevresinde..
'Geosantrik bakış açısı' diyor astrologlar, ve buna göre, yani merkezdeki bize göre bir göz yanılması Venüs'ün geri gittiği.
Geosantrik kavramını bireyselleştirecek olursak 'egosantrik' oluyor sanırım.
Bilmem ne kadar doğru bu bakış açısıyla yorumlamak hayatı, anlayabilmek hakikati.
Ama derseniz "Hakikati arayan kim be adam, o işler çok meşakkatli, bize sadece biraz mistisizm lazım, konu çeşitliği, azıcık ezoterizm acıtmadan, sofistikasyon meselesi, yavan hayatlara bir tutam maneviyat baharatı ve burç geyiği yeni tanışanlara sohbet vesilesi.. Ne de olsa değil mi ki 'o da yalan, bu da yalan'; öyleyse gel biraz da böyle oyalan!"; Eyvallah, siz bilirsiniz. Herkes talebi kadar!
Ne diyorduk; Venüs geri gidiyor, Terazi burçları fena etkilenecekmiş, bir de Başaklarla Aslanlar…
Astrolojiyi, burçları, bilimum falları, büyüyü, pagan inançları din edinenler, bulanık yüzeysel bilgilerle mistik geçinenler…
Yıldızlar, gezegenler, kendi başlarına hiçbir kudreti olmayan sözde tanrıcıklar, aralarında da türlü fesat, fitneler…
Ve her burçtan insan ellerinde oyuncak adeta; sonunda Hades'e(yeraltı/ölüler ülkesi) atılacaklar!..
Gaybı bilenin yalnızca 'kendisine eş koşulmayan Allah(cc)' ve onun bildirdikleri olduğu 'Tevhid' dinine inat, güzel ahlak, nefs terbiyesi, züht ve takva, kadere iman, Hakk'a teslimiyet gibi kul olmanın esaslarını işlerine gelmedikçe fuzuli gören, 'sözde tanrı'cıklarına özenen yarı büyücü çakma astrologlar, sanırsın öte alemlerle bağ kuran manevi rehberler, Yaradan'ın kainata nakşettiği ayetlerini okumayı en iyi bilen aracılar; gözlemime göre malesef çoğu cinlenmişler, uçmuşlar, süfli inanışların yayılma vesilesi olmuşlar.
Birçok insan da bunların peşinde hayatlarını saçmalıklarıyla doldurmakta, şeytana uyup boş boş yaşamaktalar.
Biz yine de iyi tarafından bakmaya çalışalım da şer görünenin vazifesini yapıp hayra dönüşeceğini, bu gibi yoldakilerin düşe kalka da olsa sonunda hakikate uzanacaklarını umalım..
Bazen gerçek ile sahtesini ayıran ufacık bir nüans, minik bir pürüzdür farkedilince kolayca çözümlenip giderilebilen…
Kimi Sufi'lere göre 'ilmi ledün'den(Tanrı katının bilgisi) bir nüshadır 'astroloji' dediğiniz 'yıldızların ilmi'; hakiki bir mürşidin yetiştirmesi, doğru gözlem ve Yaradan'ın lütfedeceği keşif ve ilhamla, yaradılışa olan hayranlığımızın artmasına, her şeyin nasıl da birbiriyle ahenk içinde olduğunun ıspatına, imanımızın pekişmesine, dolayısıyla da hakikat perdesinin aralanmasına vesile olabilir belki..
Hakk ile batılı ayırabilmek gerek! Derler ki; Kalbimizdeki bir noktadan başlayan yayılımımız sınırlarımıza kadar dalga dalga açımlanmakta, ya da başka bir deyişle üzerimizde etkisi olan unsurlar, Yaradan'ın farklı tezahürleri, merkezimiz olan kalbimizi kainatın sınırlarına değin hale hale çevrelemekte ise, yaşantımızı nasıl yaşadığımızın, yaşayabileceğimizin belirtilerini bu halelerde okumak mümkün kimilerine.
Ama bütünlüklü bir bakış, kitabın tamamına vukufiyet lazım.
Tek bir kesit üzerinden, eksik bilgiyle tüme dair varsayımlar üretmek yanıltıcı olabilir çünkü, hele sırtını Rabb'ine dayamadan kesin sözlerle konuşmak..
Ayakların kayabildiği yerlerden…
Fakir kaçınmayı efdal bilirim, sorarım kendime 'Allah rızası için, üzerime vazife midir?' diye.
Bu iş yakışsa yakışsa, ancak edep libasını giyen gönül ehline yakışır bence…
Noktadan sonsuzluğa, bahsettiğimiz halelerin(halka) en belirginlerini şöyle bir sıralarsak; bedenimiz, evimiz, ailemiz, yakınlarımız, kültürel çevremiz, vatanımız, dünyamız, güneş sistemimiz, galaksimiz vs…
Bugünkü konumuz 'astroloji' bu halelerden uzaysal olanları ele alıp, gök cisimleriyle karşılıklı etkileşimimizi(daha çok onların üzerimizdeki etkisini) anlamlandırmaya çalışır işte.
Ancak unutulmaması gerekir ki özgür insan, aşkınlığı oranında bu etkilerin ötesinde bir varoluştadır ve böylelikle ezber bozar.
Olmak istediğimiz kamil kişi 'Sübhan'a(bütün kusurlardan, noksanlıklardan münezzeh Allah) tabidir.
Venüs ters gitse de sevebilir, en güzel sanat eserini ortaya koyabilir, ilişkilerinde verimliliğini devam ettirebilir.
Yahut dış etkiler ne olursa olsun iç dinginliğini, güzelliğini muhafaza edebilir.
Masivadan(Allah'dan gayrısı) beri, O'nunla birliktedir.
Fakirane 'öyle olmasak da hedefe bu hali yerleştirmek, öyleymiş gibi davranmaya çalışmak(ama samimiyetten uzaklaşmadan, iddiasızca ve tevazuyla) menzile ulaşma gayretimiz açısından mesafe aldırır' diye inananlardanım.
Bu imkan herkese sunulmuştur.
Halbuki psikolojik olsun, astrolojik olsun ehil olmayanlar tarafından yapılan sığ önermeler, yargı ve uyarılar bize sınır olabilmekte, bunların ön kabulu bizi kolaycılığa mahkum kılmakta, şartlandırmakta, aşkınlaşmamıza engel teşkil edebilmekte malesef..
Allah şaşırtmasın! İman eksikliği esas mesele…
Çoban yıldızı Venüs, zaafımızdan istifadeyle oyumuza talip güzellikler tanrıçası Afrodit bir dilber gösterdi bana kendisine benzeyen, adı Helen, vardım gönlünü almaya yanına, dedi; 'Sevemem seni Venüs geri giderken', dedim; 'Ah!', 'Hay Venüs'ün gerisi!', uyandım ve bir kez daha anladım ki zührevi aşk da, dünyevi aşk da yalan, yok şu yıldızların altında şartsız şurtsuz seven.
Hata bende; 'Ne işin var yıldızları rehber edinen, oyunbaz Venüs'ü dost bilenlen, mehter marşı gibi iki ileri bir geri gidenlen'.
Şükür uzaklaştım yol yakınken, sonum 'Harut ile Marut' gibi olmadan..
Bana Allah dostu gerek yıldızları eteğine süs diye takan; güzellikten başka birşey gelmez sana dostu Allah olandan!
Estağfirullah Ya Habib, Ya Vedud, Ya Hu…
Paylaş