Ümitsizlik orucu da eklensin orucumuza bu Ramazan!

Günlerden perşembe, hamdolsun nimeti verene, bugün de doldu işkembe…

Haberin Devamı

Vazifedir lakin canım yazmak istemiyor bu gece! Hem ne yazılabilir ki malumun ilamından öte? Boş geliyor söz. Söz maddeyle buluşup soluduğumuz havayı dahi titreştiriyor ama ulaşamıyor maalesef bazı muhatap almak istediklerimize. Fitneciye nasihat, bombacıya tebligat, işler mi taş gönüllere hakikat?


Bomba patlamış yine, bizim okulun orada, bütünlemeler vardı, öğrenciler, halk, bizim için çalışanlar, görevlilerimiz, ben de olabilirdim, sen de… Sonra Midyat ve zaten Ortadoğu’da süregelen tüm mezalimler, ah, şehit haberleri yara gönlümde! Ramazanın neşesini nasıl yazayım?  Bugün öyle hissedemiyorum. Allah’la işi olmayana, insanlıktan çıkana, hiçbir ahlaki kod tanımayan beyni yıkanmışlara, kanı donmuşlara hangi söz edilir de muhabbet umulabilir? Bulamıyorum!

Haberin Devamı


Vay halime! Nereye gider bu yol, durakları umutsuzluk, tembellik, küskünlük, boşvericilik olursa? Kendine gel, aman, yılmamalı mücadeleden! Kin, nefret, kibir, yavrulamamalı gönülde. Anlaşılan nefsin bir vesvesesi, şeytanın bir tuzağı daha bu Musa, onca nimet varken şükredecek bardağın dolu tarafında, hem hatırlasana; Rabbinin lütfettiği gayreti göstermekten fazlası değil senin işin. “Hidayete eriştiren ‘Ben’im” diyor ya Hakk, takdirine karışma, etme kendini ziyan, sen elinden geldiğince akdinin gereğini yapmaya odaklan!

 

Öyleyse inatla çözüm odaklı olmalı. Terör meselesini her kesim yapıcı biçimde ele almalı. Bir iletişimci olarak mesela zalim, katil namzetlerine ulaşmak, uyarmak için daha da geç olmadan, en profesyonel bir “PR” şirketinin ciddiyetiyle, kainatın en önemli kampanyasına hazırlanıyormuşcasına çalışmalı, sonuçları ne olursa olsun.. Reklamcılara sormalı, psikologlar, sosyologlar, halkla ilişkiler uzmanları araştırmalı ve öyle bir slogan bulmalı ki ikna gücü olan, tüm bilbordlara asmalı, gazeteler, radyo, televizyonlar, heryerde duyurmalı.

Ne bileyim, okula giden masum çocukların dilinden bir slogan mesela; “Öldürme beni bombacı amca!”… “Çünkü biz büyüyebilmek istiyoruz; bir şans istiyoruz insan olmanın şanını hayatımızı yaşayarak ispat etmek adına, Anne baba olmak istiyoruz, bizden daha ileri gidecek evlatlar yetiştirmek adına”… Üniversiteli gençlerin dilinden bir slogan ya da; “Kıyma bize bombacı kardeş!”… “Çünkü biz doktor olacağız; şifa dağıtacağız, avukat olacağız; hak savunacağız, dost olacağız belki sana; derdine derman arayacağız, yazar çizer olacağız; umut dağıtacağız, alim olacağız; hikmet saçacağız, ziyadesiyle güzel insanlar olacağız; hayatı paylaşacağız, aşık olacağız; dünyayı daha güzel bir yer kılacağız”… Ve sen bizi öldüreceksin ha! Kaçımızı öldürebilirsin ki; “Sayılmayız parmağ ile, kırılmayız vurmağ ile…” Ama sen tüm insanlığı öldürmüş olacaksın! Vebali kendine…

Haberin Devamı


Bilmem kaç paraya patlar bunları anlatmak için bir kampanya, ne yazar dünyanın tüm serveti dahi söz konusu olsa; bir can eder mi? Haydi öyleyse, katılın kampanyaya, barış arzumuzu daha güçlü bir şekilde haykıralım birlikte, lanetli terörle, kötülükle savaşmaktan korkmadan!


Ey Muhammed Ali Clay, senin savaştığın gibi, erdemlice, anlayanla kelebek gibi güzelce, anlamayanla gerekirse arı gibi sivrice.. Sen, isminde mana bulan en güzel sloganı, politik, ideolojik, ekonomik vs. manipülasyonlarla bu cinnet ortamını besleyen savaş baronlarının suratına haykırdın aslında. Haksızlığa asla nakavt olmadın; inandığından taviz vermeden, Allah gani rahmet eylesin, barış için mücadele ettin, bize cesaret verdin, sözcümüz oldun bir vakit, doğru bildiğini tüm dünyaya dinlettin…

 

Haberin Devamı

Fakirin şu an gücüm ancak zaten dinlemeye gönüllü olan bu sayfanın sakinlerine yetecek; müteessir olmasınlar! Hayat bize bu dünya sınırlarından yüce. Sınavların farkındayız, doğruluktan sapmamaya azimliyiz! Ve bağlıyız birbirimize.. Dokunabiliriz yanımızdakine de, artarız hem böylece… Șükür, mübarek aydayız!


Değil mi ki Ramazan-ı Șerif oruç ayı, nefsimizi Allah rızası için açlıkla terbiye etme, sabır ayıdır, ilahi kelama mazhar olma ve zorlu bir üçte ikinin ardından ‘Kadir gecesi’nin rahmetine erme müjdecisidir. Tevhid remzidir! Niyetliyiz; zorluklara sabır göstereceğiz, kulluktan sapmayacağız. Kin ve öfke orucu tutacağız, umutsuzluk ve hüsran orucu… yani bunlardan uzak duracak, gönlümüze kötülüğü sokmayacağız. Ve iftarımızı her akşam umutla, şükürle açacağız. Gönül yapmaya çalışacağız. Muhtaçlara yardım edecek, elimizdekini cömertçe paylaşacağız, iyiliğin erdemini hatırlatacağız insanlara. Örnek olacağız; yetimin başını okşayan el, yolda kalmışa ayak, sevgisizlere kucak… Ki belki bir can olsun hatırlayacak zor zamanında; iyilik de var burada! Ve kötü yola sapmaktan onu belki bu hatıra sakındıracak karar anında…

Haberin Devamı


Dostlar, varlığınız bana güç veriyor. Tohumları ekelim birlikte, daha güzel yarınlar için. Ölenler boşuna ölmemiş olsunlar. Ramazan boşa geçmesin! Sahura az kaldı, az sonra yine güneş doğacak, her gecenin ardından olduğu gibi… Vakt-i Șerifler hayrola, dualar kabul ola, hayırlar fethola, şerler defola! Ya Selam…

 

Musa Dede / GÖLGENİN HAKİKATİ

 

Yazarın Tüm Yazıları