Paylaş
Vasiyetnamelere yazılmayan, yazılamayan bir mirasın mirasçıları olarak başladığımız hayat yolculuğumuzda ilk sermayemize vesile olan anne babalara selam olsun. Hele ki anneler, 'Rahim' esmasının tecellisi olmadan hiçbir babayiğidin altından kalkamayacağı bir ikramla lütuflandırılmışlar. Bugün de temsili olarak onları anma günü ilan edilmiş yurdumuzda; 'Anneler günü', 1955'ten beri.. Kutlu olsun!
Gelenekleşmesi ümidiyle kültürümüze tanıtılmış; epeydir türlü kurumlar tarafından yurt sathında yılın annesi seçilir. Anneler yarıştırılır mı kuzum? Hepsi kıymetlidir.. 1969'dan beri benim annem eksiksiz her sene yılın kazananıdır. Yılın annesi ödülünü şatafatsız bir törenle alışı medyada yer almaz ama ne gam, evlatlarının kendisini anması ona yeter. Kaldı ki anılsa da anılmasa da, anneliğini ruhunu teslim etmeden teslim etmeyeceğini bilir, kardeşimle ben şımarırız bazen..
İlk senelerimde anneler günü hediyem yalnızca var'oluşumdan ibaretken, sonraları kah tatlı bir söz, kah bir çiçek, bir eşarp yahut sevecen bir ziyaret var'oluşumun yanına 'bonus' olarak eklenir olmuştur. Şakacıktan bir hediye, olsa olsa sevgimi göstermeye ufacık bir bahane hakkı ödenemez anneciğime… Aslında çok da bakmaz böyle şeylere..
Şuna bakar ama; mutlu muyum, sağlıklı mıyım, iyi miyim. İyi bir insan olma yolunda mıyım, kendime ve çevreme hayırlı bir evlat mıyım.. Bilmem her anne böyle midir? Hoş, bir varlığı dokuz küsur ay karnında taşıma zahmeti bile tek başına şükrana değer ya, bundan fazlası da vardır onda; hayırlı bir evlat yetiştirme gayreti, bu yolda çekilen cefalar, göğüs gerilen zorluklar.. Böylesi hal üzere tüm fedakar analar insanoğluna sevgi tohumları aşılar. Aşı tutarsa mutlu olurlar; iki cihanın en kutlu hediyeleriyle donanırlar.. Ah! Biz gül dermeye koşarken üzerine bastığımız minik papatyalar, sessiz kahramanlar. Biliyorum, papatya doludur cennetteki çayırlar…
Ruhun yaşı olmaz, ne de cinsiyeti. Hepimiz görünmez ipliklerle bağlıyız birbirimize. Peki anneyle çocuk arasındaki güçlü manevi bağın sırrı ne? Burada öğrenemezsem cevabını eğer, perdelerin kalktığı öte dünyada soracağım anneme; "Can kardeşim, yıllar yılı serserinin teki olacağımı bile bile, (inş'Allah) bir gün adam olana değin seni bu kadar üzeceğimi göre göre, canlar pazarında onca ruh arasında başka ne gördün bende ki gönüllü oldun annemliğe?". Ya da nasıl oldu bu mübarek eşleşme?.. Umarım o güne kalmadan anneme olduğum sınavların, bazen de sanırım cezaların kat be kat üstünde ödüller sunabilirim dizi dibine. Diliyorum bunu, anne babanın hakkını bu dünyada kendilerine ödemenin neredeyse imkansız olduğunu bilsem de. Ana baba hakkını kişinin, ancak yetiştireceği evlatlarına, bir sonraki kuşağa ödeyebileceği söylense de… Diliyorum, çünkü benim evladım yok, borçluyum çok ve borcumu ödeyebileceğim biyolojik çocuklarım da yok. Bu yaştan sonra artık zor, belki de kısmetim manevi evlat sahibi olmak bir gün, kim bilir; ancak budur tesellim…
Onun için bugün anneler gününü kutlarken, başta sevgili ustam, manevi yolda annelik yapan er kişileri de anmak istiyorum. Ve hatta insanlık ailesine bir tutam güzellik sunmuş, ortaya sevgiyle, bizler için faydalı bir eser koymuş olabilen, en azından niyet etmiş herkesin içindeki anneliği selamlamak istiyorum. Anneler için edilen tüm dualardan hissebend olasınız!
Bu sene bir değişiklik yapacağım nasipse; Bizim mahallenin tatlı delisi, 'Derviş Baba' kahvehanesinin sevgilisi Yaşar kardeşim dört beş yaşlarında bir çocuğun aklına sahiptir. Konuşma zorluğu çekmesi de cabası. Zamanla çözdük dilini. Birkaç veciz sözü vardır Yaşar'ın, kendisine laf atanlara söylediği "Akıl verme, para ver" gibi.. Fakirin ustamdan duymuş olup ona öğrettiğim "Huu, en iyisidir buu" lafıyla selamlar hep bizleri. Bir de sohbet açmak istediği zamanlar olur, damardan girer; "Menim ağnem öödü, mezaada"! Bir gün hepimizin öleceğini söylediğimde "İişala" demişti Yaşar, annesine kavuşacağını bilmenin güveniyle. Yine de bazen durur, "Gidelim mi?" diye yoklar bizi. Hiç vaktimiz olmaz onu annesinin mezarına götürmeye. Bugün, onu annesinin mezarına götüreceğim, 'İişala'..
Akşama ise, kendisini bugün de aramamışsa boşanmadan ötürü anasına küs, baba yanında büluğ çağıyla cebelleşen güzel kızı, kalbi kırık arkadaşımı ziyaret ederim. Kulağına fısıldamak için; "Üzülme, hiç birimiz mükemmel değiliz, bir gün anlayacak seni, onu canından çok sevdiğini. Tanıdıkça hayatın cilvelerini, bilecek kıymetini. Öğrenecek affetmeyi, en başta da kendini. Anneliğin zor sınavlarındandır ayrılık, birliktelik gönülde baki, olgunlaştıracak bu süreç her ikinizi. Vardır elbet bir hikmeti. Rabbim emanetçilerin tek mükemmeli. Yerli yerine oturacak herşey zamanla. Unutma, 'Allah(cc) kırık kalplerle birliktedir'. Ya Kâfi!"…
Anneciğime hediye olsun bu yazı, beni anlayacaktır, bugün kendisini ziyaret edemeyeceğim, anca yarın; ama o mutlu olacak, iki annenin gönlünü hoş etme gayretimi duyunca, gurur duyacak. Bu sefer bizim için anneler günü, deliye her gün bayram misali, oluversin pazartesi! Hiç gönlümden çıkmıyor ki.. Aşk olsun gönül yapanlara… Hu!
Paylaş