Paylaş
Hem de ne ağlama; ben ağlarmışım karşılayanlarsa gülmede.. Doğmuşum ya! Kim bilir geldiğim yere nazaran burası ne biçim bir sahra ki ağla babam ağla, sayha üstüne sayha.. Geri dönme ihtimali olduğunu öğrenmemle, şikayet ağlamalarını azaltmam daha sonra. Ve inanır mısınız fakiri mamayla, oyuncakla, onla bunla kandırmayı bile başarmışlar arada. Sonra gel de bu bebeklikten gelen alışkanlıkların taşını ayıkla.. Uğraştık uğraşıyoruz kırkdokuz yıl boyunca, hamdolsun yılmadık daha…
Anladım ki seneler, aldığın şanın hakkını vermekle şen geçesi. Keza; “Şan verildi Adem'e can ile / Can uyanır alemde aşk ile / Nam sal sahralara bu hal ile / Aşk olmayan gönülde söz boştur” denildi.. Sözü kısa öz söylemek de ayrı bir marifet yaş almaya yakışan. Ne kadar iyi bilirsen o kadar bilmediğini bilmenin kibar taşkınlıkları zaman zaman. Öğrenelim diye bu mesleği seçtirdiler sonunda sanırım erenler! Yazarlığa doğuşum son yedi senelik dilimin hikayesi, sizler de şahitleri.. Yedi senelik döngüler varmış derler insan yaşamında. Doğruysa yedi kere yedilik büyük bir döngüyü kapatmadayım, bakalım neler belirecek ufukta…
Doğum günlerimi kutlamıyorum epeydir öyle şaşaayla şatafatla.. Daha ziyade bir nefsini hesaba çekme vesilesi oluyor. Ya Hasib, biz kendimizi hesaba çekelim ki gün batmadan, hesap günü gelende ayazda kalanlardan olmayız inşaallah lütfunla.. “İyi ki doğdun” demek ise varsa zuhurumuzdan hoşnut olanlar, kalsın onlara. Hepsi başım üstüne! Arzum o ki artık şu doğum günleri, sevenleri biraraya getirmeye, onların sevincine olsun vesile. Ahirete doğum gerçekleştiğinde “iyi ki doğdun” diyecek olur mu, fakir için o asıl mesele…
Bir yandan ileri giderken zaman, bir de geriye doğru giden boyutu var. Sanırım bir noktada birleşecek an. Anıları yeniden anlamlandırarak geri giderken, yaşlandıkça çocuklaşıyor insan. Umarım saflaşıyor da! Ona bu seyirde rehberlik eden varsa hele, derler ki kişi ilerledikçe geriye dönük hatıraları temize çekmekte ve böylece seneleri bebekliğine dek izleyebilmekte. Nihayet bebek saflığının üzerine koyduğumuz bilinç ve farkındalık bizi vardığımız rahimden beka alemine döndürmekte.. Ne mutlu -esas olan- nihai manevi doğumu gerçekleştirenlere!
Aklıma gelen hikaye şöyle; “Adam nehir kenarında huzur içinde oturmakta, kucağında bebeği, göğsüne yaslamış sevgiyle, sanırsınız emzirecek. Öyle hoş ki manzara, hava açık lakin yeşillikler serin. Ve kucağındaki bebeğin yüzüne baktığında adam, meğer mürşidi gözlerine bakmakta derin derin”… Artık adam o bebektir! Belki her anne baba da evladında yeniden hayata gelmektedir. Ya da her evlat anne babasının yeni versiyonları olarak mı yeniden doğmakta? Kim bilir daha ne suretler görülecek, kim bilir daha ne doğumlar mümkün manada.. Bildiğimiz o ki her doğan bebek Yaradan’dan bir emanettir, Yaradan’a emanettir sonunda. Gayretimiz ancak bebeğin sağlıkla büyüyerek yetişmesine, kendini bilmesine ve böylelikle Hakk’ı bilmesine vesile olmanın neşesi…
Başta doğumuma, yetişmeme vesile olanlardan ve dahi varlıklarıyla hayatımı zenginleştiren herkesten Hakk razı olsun! Bu yazıyı okumakla az biraz halimle hallenen tüm okurlarıma da selam ve sevgilerimle; iyi ki varsınız! Artık daha fazla uzatmayalım ki bugün için vaktin ziyadesi üzerimizde hak sahibi olanlara ve mümkünse biraz da tefekküre kalsın.. Hediye isterseniz fakire, dua dilerim ki Rabbim himmet etsin, huzurunda daim olalım ve böylece büyüklerimize yük olmayı bırakalım da tez zamanda, çevremize, insanlığa zahmetimiz azalsın, faydamız artsın. Aşk olsun! Hu
Musa Dede / GÖLGENİN HAKİKATİ
Paylaş