Paylaş
Merkezi Ankara’da bulunan Kültür Sanat Muhabirleri Derneği, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla Türkiye genelinde ‘Medya, Kültür Sanat ve Turizm Buluşmaları’ etkinliğini gerçekleştiriyor. Kentler, gazeteciler tarafından adım adım geziliyor, güzellikler keşfediliyor ve bu güzelliklerden herkesin haberdar olması sağlanıyor. Bu yılın üçüncü etkinliğinin adresi Muğla’ydı. Kültür Sanat Muhabirleri Derneği Başkanı İbrahim Gökdemir’in davetiyle Muğla’nın saklı güzelliklerini keşfe çıkan heyette ben de vardım.
Muğla yolculuğumuzda bizlere ulaşım desteğini Ankara Kalecik Belediye Başkanı Duhan Kalkan sağladı. 650 kilometrelik Muğla yolculuğumuza 9 Haziran Perşembe gecesi başladık. 10 Haziran Cuma sabahında güneşin doğuşuna Fethiye ve Köyceğiz’in yemyeşil ağaçlarla kaplı ormanları eşliğinde şahit olduk.
Yeşillikler içindeki yolculuğumuz, konaklayacağımız nokta olan Ortaca Dalyan’da son buldu. Biraz dinlenmenin ardından gündüz kısa bir Dalyan turu atma imkânı buldum. Dikkatimi en çok çeken kalabalık bir insan hareketliliğine rağmen Dalyan’ın sakinliğini koruyan havasıydı.
Muğla benim için bir tatil kenti olmasının dışında askerlik görevimi de yaptığım yer olma özelliğine sahip.
Her şeyiyle mutluluk veren bir kent gerçekten.
Birbirinden farklı zenginliğe sahip ilçeleriyle, bin 140 kilometre sahili, turkuaz renkli denizi, sayısı 450’ye yaklaşan mavi bayraklı plaj ve koyları, yüzde 65 orman varlığı, pırıl pırıl güneşi, bunaltmayan havası, butik otelleri ile ziyaretçilerine ayrı ayrı güzellik sunuyor.
Gezimizin ana noktası Dalyan-Ortaca-Köyceğiz idi. Bize bu gezide rehberlik yapan kendisi de Muğlalı olan kıymetli meslektaşım Dijital Medya ve Yayıncılar Derneği Serap Ülkü Özdemir oldu.
İNGİLİZ FARK ETMİŞ BİZ FARK ETMEMİŞİZ
Dalyan’da konakladığımız Nish Caria Hotel’de akşam üstü etkinliğin açılış programına katıldık. AK Parti Muğla Milletvekili Yelda Erol Gökcan ve Ortaca Belediye Başkanı Alim Uzundemir de bizleri yalnız bırakmadı.
Milletvekili Yelda Erol Gökcan’ın Muğla’yı anlatırken vurguladığı, “İngilizler tatillerine büyük önem verir bunun için Antalya yerine Fethiye’yi tercih eder. Muğla’da tatil yapmak ayrıcalıktır” sözü dikkat çekiciydi. Gökcan, hem yerli hem yabancı turistler için Dalaman Havalimanı’na direkt uçuş seferleri konulduğunu hatırlattı.
Belediye Başkanı Alim Uzundemir ise pandemi nedeniyle sekteye uğrayan turizm sektörünün toparlanması için atılacak adımlara işaret ederken yeterince tanıtılamayan Ortaca ve Dalyan için tanıtım konusuna önem verdiklerini de vurguladı.
Milletvekili Yelda Erol Gökcan’ın bu konuşmasından sonra biraz yaptığım araştırmada buraların pek farkında olmadığımızı ama İngilizlerin bu güzelliklerin yıllardır farkında olduğunu gördüm. İngilizler, hem sakinliği hem de bu butik otel yapısı nedeniyle Dalyan’a akın ediyorlarmış. Buradan ev alanlar da olmuş, her yıl tatil rotasını buraya çevirip otellere gelenler de. Zaten Dalyan sokaklarında gezdiğinizde İngilizlerin yoğunluğunu görebiliyorsunuz.
AŞAĞIDA KIVRIMLI KANAL DAĞDA KAYA MEZARLARI
Cumartesi günü gezimizin ilk başlangıcı tekneyle Dalyan kanalı gezisi oldu. Dalyan kanalı, Köyceğiz Gölü ile Akdeniz’i birbirine bağlayan bir boğaz gibi. Kanalın kıyısında onlarca tekne bulunuyor. Bir tekne sefere çıkarken diğeri kıyıya yanaşıyor. Sürekli bir hareketlilik var. İztuzu Plajı’na sefer yapan dolmuş tekneler de mevcut.
Kıyıda yürüyüş yapmak, mekânlarda oturmak da ayrı bir keyifli.
Kanalda masmavi suyun üzerinde kıvrımlı bir rotada ilerlerken ilk uğrak noktamız Kaunos Antik Kenti’ydi. Şehre hakim noktada yüksek kayalar üzerine oyulmuş olan 2 bin yıldan fazla geçmişe sahip kaya mezarlarını gördük ve tarihi hakkında bilgi aldık. Dalyan’ın sembolü olan mezarlar, inanışa göre tanrıya yakın olması istenen krallar ve önemli insanlar için mümkün olduğunca yüksek yerlere yapılmış.
Tarihi kaya mezarlarının alt kısmında günümüzde vefat edenlerin defnedildiği kabristan da bulunuyor. Kanal üzerinde köprü olmadığı için vatandaşlar cenazelerini cemaat ve imam eşliğinde bir kayığa koyarak karşı kıyıya geçiriyormuş. Halk arasında ‘imamın kayığı’ söylemi de bu şekilde gerçek oluyormuş.
DALYAN KEFALİ, MAVİ YENGEÇ, HAVYAR...
Kanalda tekne yolculuğumuza devam ederken Dalyan’a adını da veren ağ ve kazıklarla oluşturulan büyük balık avlama yerleri dikkatimizi çekti.
Türkiye’nin en büyük dalyancılık sistemiyle yürütülen su ürünleri kooperatifi olan Dalko Dalyan Su Ürünleri Kooperatifi burada bulunuyor. Dalko’nun Yönetim Kurulu Başkanı Arif Yalılı, kooperatif çalışanlarıyla birlikte dalyanlardan balıkların ve ünlü mavi yengeçlerin nasıl tutulduklarını bize uygulamalı olarak gösterdi.
Tutulan bu balıklar ve mavi yengeçler pişirildi, kooperatifte bizlere ikram edildi, afiyetle yedik. Havyar ve sazan taraması da soframıza lezzet katan diğer balık ürünlerindendi. Kooperatif başkanı Arif Yalılı’nın bizzat kendi bahçesindeki narlardan hazırlanan yüzde 100 doğal katkısız nar suyu da yemeğe ayrı bir lezzet kattı.
Başkan Yalılı’ya ‘kaç kooperatif üyesi olduğunu’ sorduğumda ‘700’ cevabını verdi. 80’den fazla işçi de kooperatifte çalışıyormuş. Kooperatif yerel kalkınmanın da öncüsü.
Dalko’nun tüm balık ürünleri lezzetinin yanı sıra Omega ve vitamin dolu. Her yıl Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’ne İtalya’dan gelen uzman hocalar buradan numune alıp balıklarda ağır metal olup olmadığına bakıyorlarmış. Bize verilen bilgiye göre bulmak için çok uğraşıyorlarmış ama her seferinde hayal kırıklığına uğruyorlarmış.
Yolunuz düşerse bu lezzetli balıkların tadına bakmadan dönmeyin.
CARETTA CARETTALARIN PLAJI İZTUZU
Dalyan kanalının sonu İztuzu Plajı’na çıkıyor. Biz de tekneyle caretta caretta kaplumbağalarının yumurtalarını bıraktığı noktalar arasında yer alan, dillere destan bu plaja ulaştık. Plaj, tatlı su ve tuzlu suyu birleştiriyor. Bu özelliğiyle nadir plajlardan. Plaja giderken koruma altında olan kum zambakları da ilgi çekiyor. Plajda kaplumbağaların yumurtalarını bıraktığı yerlerde özel uyarılar yer alıyor.
Yaralı kaplumbağaların tedavilerinin yapıldığı bir tedavi merkezi de bulunan ve turistlerden yoğun ilgi gören plajın ödüllü olduğunu hatırlatayım.
Şansımıza hava kapalı ve rüzgarlıydı ama biz dalgalı da olsa gelmişken İztuzu’nun tuzlu suyunda yüzdük.
SULTANİYE KAPLICALARI’NDA ÇAMUR BANYOSU
Dalyan gezimizin son durağı Köyceğiz Gölü’nün kıyısında, Ölemez Dağı’nın eteklerinde yer alan Sultaniye Kaplıcaları’ydı. Burası da termal havuzları ve çamur banyosuyla özellikle turistlerden yoğun ilgi görüyor. Hem termal suyun hem de çamur banyosunun şifasından faydalandık. Kaplıca suyunda ter attık, çamur banyosunda çamura bulanıp vücudumuzda kurumasını bekledik. Tabi temizlemesi de biraz meşakkatli oldu. Şifalı kaplıca ve kükürtlü çamur da bizi bekliyor.
Muğla genelinde olduğu gibi Ortaca ve Dalyan da zeytin ağaçlarıyla dolu. Zeytinyağıyla ünlü olan Ortaca’da nar ağaçları da yoğunlukta. Toprağının tuzlu olması kaliteli bir nar yetişmesini de sağlıyormuş. Nar bahçelerini de es geçmedik gittik ve gördük. Giderseniz buraları da görün derim. Sezonuna denk gelirseniz dalından nar da toplayabilirsiniz.
Dalyan eğlenceli yaz akşamlarına da ev sahipliği yapıyor. İster sessiz bir mekânda kafa dinleyebilir, ister sahili turlayabilir, isterseniz de canlı müzik yapılan mekânlarda eğlenebilirsiniz. Gündüzü kadar gecesi de güzel Dalyan’ın.
Genelde Muğla denilince akla ilk gelen Bodrum, Marmaris, Fethiye olur. Aslına bakarsanız Muğla’nın her yeri ayrı bir güzel. Tek bir yere takılıp kalmamak gerek. Biz kısa da olsa hızlandırılmış bir turla geldik, Ortaca, Dalyan ve Köyceğiz’deki bu güzellikleri gezdik, gördük, lezzetlerini tattık ve keyfini çıkardık.
Siz de tatil planlarınıza buraları ekleyin. Muğlalıların da dediği gibi; “Geliverin gari.”
Paylaş