Paylaş
Murat YETKİN / MÜNİH Haber-Analiz
KONUŞAN neticede ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence. Az önce Almanya Başbakanı Angela Merkel’in indiği kürsüde konuşuyor. Daha ilk cümlelerde Başkanı Donald Trump’ın mesajını iletiyor: “NATO’ya güçlü desteğimiz sürecek, yalpalama olmayacak” diyor. Münih Güvenlik Konferansı salonundan güçlü bir alkış yükseliyor, demek ki Trump önceki “NATO artık gereksiz” görüşünü değiştirmiş. Pence başka hiçbir mesajına alkış alamıyor.
SİYASİ DENGELER DEĞİŞİYOR
Pence de Trump gibi NATO üyelerinin gayri safi milli hasılalarının yüzde 2’sini savunmaya ayıracağı yönündeki taahhüdü hatırlatıyor. Trump’ın Savunma Bakanı James Mattis 15-16 Şubat NATO toplantısında ‘pamuk eller cebe’ diyerek daha çok savunma harcaması yönünde karar çıkartmıştı. Tam da Avrupa’nın seçim yılında. Avrupalılar ise ABD’den kendilerini korumasını ama onun dışında uzak durmasını istiyorlar. ABD-Avrupa soğukluğu; Obama, hatta daha önce George Bush döneminde görmediğimiz, Trump dönemine özgü bir şey.
Trump’ın ABD Başkanı seçilmesinin dünyadaki siyasi dengeleri nasıl değiştirmekte olduğunu bu yıl 17-19 Şubat’ta 53’üncüsü yapılan Münih Konferansı’nda somut bir şekilde gözlemlemeniz mümkün. Yalnızca ABD ve Avrupa değil, diğer dış politika aktörleri de ağır toplarıyla katılmış bu sene Münih’e; Rusya, Çin, İran. Batı, Trump ile eski gücünde olacak mı? Olmaz ise AB’nin Brexit ile sarsıldığı bir dönemde o boşluğu kim dolduracak?
‘TÜRKİYE’NİN ÖNEMİ ARTAR’
Bayerische Hof otelinin lobisinde devlet başkanları, başbakanlar, dışişleri bakanları birbirlerine soğuk nezaket gülümsemeleriyle yol veriyor sıkışıklıktan. Rekor sayıda ikili, üçlü görüşmeler yapılıyor. Başbakan Binali Yıldırım’ın Pence, Merkel ve Azeri lider İlham Aliyev görüşmeleri bunların arasında. Yeni bir dünya kuruluyor. İsmet İnönü’nün meşhur lafıdır, “Yeni bir dünya kurulur, Türkiye o dünyada yerini alır”. Peki, bu yeni dünyada Türkiye’nin yeri olacak mı? Münih’te cevap kesinlikle ‘Evet’.
Konferans raporunun “Oyuncular” başlıklı giriş bölümünde yalnızca üç başlık var: “ABD: Trump’ın kozları”, “AB: Brüksel’in dağılışı”, “Türkiye: Darbenin çizilişi.”
İlk gün toplantılarında yalnızca iki ülkenin kendi bölgesindeki rolü ayrı bir panel halinde ele alındı: Almanya ve Türkiye.
Türkiye panelinde konuşan eski CIA Başkanı ve yeni ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı adayı David Petraeus’un “Türkiye’nin önemi artacak” vurgusu önemliydi. (Petraeus ki, “15 Temmuz, Türkiye’nin 11 Eylülü’dür” de dedi.) Mesela NATO’nun geleceğinin konuşulduğu panelde İngiliz, Fransız, Hollanda, Kanada ve Türk Savunma Bakanı Fikri Işık vardı.
EN MERAK EDİLEN BÖLÜM
Konferansın en ilginç panellerinden birisi yarın yapılacak, eğer yapılabilirse. Çünkü konferansın düzenleyicileri son anda katılımcıların birisinin bir işi çıkıp vazgeçeceği endişesinde. “Eski krizler, yeni Ortadoğu” başlıklı panelde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu podyumu İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, Suudi Dışişleri Bakanı Adil el-Cübeyr ve İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ile paylaşacak. Bu dört ülke bakanlarının herhangi bir etkinlikte bir araya gelip konuşmayı kabul etmiş olmaları bile arayışın ciddiyetini gösteriyor.
Türkiye’nin bu yeni dünyada yeri var, önemi de var, ama etkisi bir başka konu. O etkinin artması pek çok konuşmacıya göre Türkiye’nin özellikle hak ve özgürlükler düzeyini, çoğulcu demokrasisini geliştirmesine bağlı. O yüzden 16 Nisan referandumu sonuçları da merak ediliyor burada.
Paylaş