Paylaş
Türkiye’nin turizmini çiftçinin, köylünün katılımıyla ‘Ekolojik ya da Tarım Turizmi’ kurtaracak. Bakınız buraya da yazıyorum, demedi demezsiniz! Malumunuz memlekette turizm son iki sezondur toparlanmaya çalışıyor. Krizler beraberinde fırsatı yaratır düsturundan yola çıkarsak, bizi bu kısır döngüden kurtaracak olan sihirli bir değnek var elimizde. Nedir biliyor musunuz? Ekolojik ya da Tarım Turizmi. Dünya bunu ‘agro turizm’ olarak biliyor. Misal, İtalya ve Yunanistan’da son derece gelişmiş örneklerini görünce, ‘bizim memleketi kurtaracak yegane proje budur’ dedim, düştüm yollara. Rota Dalaman Çanağı denilen bölgemiz. Yani Muğlamız’ın Dalaman, Ortaca, Köyceğiz hattını kapsayan eşi benzeri olmayan kadim topraklarımız.
Toprağa dokunarak tatil yapın
Peki nedir agro ya da ekolojik ya da tarım turizmi? Kırsal alanda yaşayan insanlar tarafından verilen turizm hizmetine agro-turizm ya da Türkçe adıyla ‘tarım turizmi’ deniliyor. Tarımla turizmi bir araya getiren yeni bir tatil hareketi de denebilir. Bu tesislerde konaklayanlar ‘konuk’, turist olarak ağırlananlarsa ‘yolcu ya da gezgin’ olarak niteleniyor. Günümüzde, Avrupa ve Amerikalılar’ın başı çektiği değişen bir tatil anlayışı var. Bu anlayışla yerel mutfak kültürleri gelişiyor, kırsal kalkınma hız kazanıyor, özellikle kadınlar için yeni iş olanakları doğuyor. Hem gelenlere doğayla dost, farklı insanları ve kültürleri tanıyabilecekleri bir tatil sunuluyor hem de bölgedeki halka maddi gelir sağlayarak kırsal kalkınmayı sağlamayı hedefliyor. Tabii doğal ve kültürel güzellikleri yıpratmadan, onları gelecek nesillere aktarmayı başarmak birincil önemde.
Öncü isim, turizmci Yücel Okutur
Son yıllara kadar tarım ve turizm kavramlarını yan yana düşünmek pek mümkün değildi. Hatta çarpık kentleşme ve sanayileşmenin bir başka biçimi turizmde de uygulandığı için, turizmin yaygınlaşması tarımı tehdit eden bir olgu olarak algılanıyordu. Fakat kentlileşme, artan stres, teknoloji yoğunluklu hızlı yaşam, kıran kırana çalışma koşulları, bireyler arasındaki sert rekabet günümüz insanının psikolojisini bozdu, toprakla haşır neşir olmaya itti. İşte bu durum da tarımla turizmi bir araya getiren anlayışı destekledi. Bu nedenledir ki turizm ve tatilden beklentiler kökünden değişmeye başlıyor. Bizim memlekette bu işe baş koymuş turizmci ve aynı zamanda Dalyan Resort Hotel & SPA işletmecisi Yücel Okutur da, koyu bir Eko-Turizm savunucusu. İşletmesinde de her şey doğal zaten. Bahçesinde organik yetiştiriyor ve konuklarına ikram ediyor. Yücel Okutur “Dalaman, Ortaca, Köyceğiz Turistik Otelciler ve Turizm İşletmecileri Birliği” DOKTOB’un da başkanı aynı zamanda. Yücel Başkan “bu proje ile de bölgenin ve Türk Turizmi’nin kaderini değiştireceğiz” diyor.
Çiftçi ‘tarım turizmi’ ile kalkınacak
Ev usulü zeytinyağı yapımı, taptaze nar suyu, narenciyesi bol reçel yapımı, uygun yerlerde balıkçılık, kilim dokuma, ekmek pişirme, el işleri gibi faaliyetler hayata geçsin bakın Avrupa’dan Amerika’dan nasıl oluk oluk doğaya duyarlı ve kaliteli para harcayan turist geliyor. Avrupa Kıtası’nın değişen tatil anlayışını da düşünürsek eko-turizm, sıcakkanlı memleketlimizin misafirperverliğiyle birleştiği zaman pırlanta değerinde bir kazanç bizleri bekliyor olacak. Türkiye’nin turizmini çiftçinin, köylünün bizzat katılımıyla ‘Ekolojik Turizm’ kurtaracak. DOKTOB Başkanı Yücel Okutur, 5 dönüm narenciye ve nar bahçelerinde 10-12 odalı butik tesislerin yapılarak, bölgenin marka değerinin yükseltilmesini amaçladıklarını böylelikle turzime artı değer katıp, krizi atlatabileceğimizi vurguluyor. Gayet açık ve net. ‘Doğaya dönüş’ buradaki sihirli iki kelime.
Çocuklar toprağa değsin, ineğe dokunsun
Dünyada agro-turizm bir kırsal kalkınma aracı. Yeni ve alternatif turizm. En güzeli de turizmi çeşitlendirerek yılın 12 ayına yayabilmeniz. İnsanların doğal yaşama duydukları özlem ve dünya kaynaklarının giderek tüketilmesi tarım ve turizmi bir araya getirerek ortaya çıkan agro-turizm, beton çirkinliğine son verdiği gibi yereli ya da kırsalı öyle bir canlandıracak ki şaşıp kalacağız. Yeter ki bu konuda sağlam bir devlet iradesi ve politikası olsun. Özellikle tarımla uğraşan çiftçi kardeşlerimizin kalkınması için çok önemli. Tarım turizmi projeleri sayesinde büyük şehirlerde yaşayan insanlar kopmuş oldukları doğal yaşamı yeniden tanıyor, doğayla ilgili sorumluluklarının farkına varıyor. Çocuklarımızın doğayla haşır neşir olması açısından da son derece önemli. Büyük şehirlerde bitki ve hayvanlardan uzak yetişmiş olan çocuklar, yedikleri ürünlerin nasıl yetiştiğini öğreniyor, doğayı tanıyor, birçok hayvanı ilk kez canlı olarak görmüş oluyor.
Yunanistan başarmış peki ya biz?
Yunanistan bu konuda oldukça başarılı. Yaklaşık 30 yıl önce ekolojik tarıma başlayan komşu son derece güzel sonuçlar almış. Daha önceleri yoksullukla mücadele eden pek çok köy, kooperatifler oluşturarak devlet desteğiyle tarım turizmine başlamış. Yerel mimari yenilenerek evler pansiyona dönüştürülmüş. Yerel yemeklerin yapıldığı restoranlar kurulmuş. Kendi kültürlerini yeniden gözden geçirerek yerel değerlerini korumaya ve yaşatmaya başlamışlar. Pek çok köy bu sayede yoksulluktan kurtulmuş. Ülke turizmi de bu sayede daha çok gelişmiş. Yunanistan’ın bu başarısı pek çok ülkeye örnek olmuş durumda.
Paylaş