Paylaş
Adres bu kez Bodrum Turgutreis açıklarıydı. Sanırım tanık olduğum en eğlenceli deniz festivallerinden biriydi diyebilirim. Zaten adından belli değil mi muzipliği! Cup’ışalım mı? Gerçekten şahane bir festival adı olmuş. Tam 15 yıldır da devam ediyor. Sektörün lider isimlerinden Naviga Dergisi ev sahibesiydi. Powered bu Volvo Car Turkey ‘de windsurf, standı up paddle (SUP) ve yelkenle dolu üç gün geçirdik. Gerçi dergi sahibesi Tuba Noyan Hanım ve babası yılların efsane ismi Turgay Noyan' ı tanıyınca teknelerin nasıl da istekle yelken açtıklarını daha iyi anladım.
Baba - kız müthiş bir enerji kaynağı. Kahkahalar her daim havada uçuşuyor. Nasıl olmasın ki! Baba Noyan, gazetecilikten müzisyenliğe, mekan işletmeciliğinden yelkenciliğe yapmadığı iş kalmamış. E böylesi sosyal, güler yüzlü, sevilen sayılan genel tabirle 10 numara 5 yıldız duayen abimizin yaşamı, tanıdığı simalar, anıları bambaşka oluyor tabii. Allah uzun ömür versin. Memlekette bir kaç yüz tane Turgay Noyan olsa şimdiye Mars'taydık, Neptün'deydik. Dolayısıyla böylesi pozitif enerjiyle yapılan işlerin tadına da doyulmuyor. 52 teknenin kayıt vererek düzenlenen yelken festivali her haliyle çağdaş Türkiye 'nin yüzüydü. O yüzden Noyan' lara ve katılan yelkeni dostlara ve pek tabii ki sponsorlara içten bir teşekkür göndermek gerekiyor.
ADA MÜZİK’LE KAYIKHANE’DE COŞUYORUZ
Özellikle geçen kış aylarında adını bolca duyduğumuz İstanbul'un Kadıköy yakasına kurulu Moda dolaylarındaki Kayıkhane, sonbahar itibariyle yine coşmaya, coşturmaya, aşka yelken açıp duygulandırmaya devam edecek. Çalanıyla, söyleyeniyle, şarkılarıyla bambaşka bir yer malumunuz Moda Kayıkhane. Programına sıkça göz atmanızı naçizane tavsiye ederim. Müzik sektörümüzde gerek sanatçılarıyla, gerek duruşuyla apayrı bir yer edinen Ada Müzik, ‘Burada Müzik Var’ diyerek tam 10 gün boyunca şahane zamanlar yaşatacak bizlere.
28 Eylülde start alıyor bu proje. İlk gün Kolektif İstanbul, Grup Gündoğarken, ve Birsen Tezer sahnede olacak. Bu programdan da anlayacağınız gibi her gün 3 farklı sahne performansı izleyeceğiz. Tabii ki Yeni Türkü, Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi, Zuhal Olcay, Mehmet Güreli gibi efsaneler de Kayıkhane’de. arada sadece konser ya da performanslar olmayacak. Oturumlar, söyleşiler, atölyeler de bizlerle. Bu açıdan oldukça doyurucu geçeceğine eminim. 10 gün sürecek bu şahane müzik günlerinşn finali da Fazıl Say ‘dan olacak. 7 Ekimde ‘ilk şarkılar ve güz şarkıları’ repertuarıyla Moda Kayıkhane’de dinleyicisiyle kucaklaşacak. Ada Müzik’e bir kez daha selam olsun.
İSTANBUL’UN 5 YILDIZLI HAVUZLARI
Geçtiğimiz Kurban ve Zafer Bayramlarında özellikle İstanbul'umuz ciddi anlamda bomboştu doğal olarak. Neredeyse 2 haftayı bulan uzun bir tatilden söz ediyorum. Böylesi tatil zamanlarında özellikle İstanbul 'da olmak çok daha keyifli geliyor bana. Özlediğim eski İstanbul'a yeniden kavuşuyormuşum gibi oluyor. Bu tatil günlerinde İstanbul' un yüzü olmuş tüm dünyanın bildiği ve hatta gıptayla izlediği dev otellerimizin havuzları da nabız yokladım. Cadde, sokak, Avm 'ler bir yana lüks havuzlarda da ekonomiye ve turizme dair tespitleri oldu. Şöyleki; yaşı ve kendine özgülüğü itibariyle İstanbul'un klasiği diyebileceğim Hilton Bosphorus' un yeşillikler içindeki havuzu ağırlıklı Ortadoğulu turiste ev sahipliği yaptı.
Tropikal bir adada olduğu hissini veren havuz başı restaurantta ağırlıklı olarak kebap yenildi diyebilirim. Arap turistin buradaki yoğun varlığı kentin merkezi olarak bildikleri Taksim'e ve lüks mağazaları barındıran hemen yanı başındaki Nişantaşı ve Maçka'ya yakın olmalarından sebep olmuş olabilir. Buradaki Araplar bol çocuklu Araplardı diyebilirim. Boğaziçi güzellerinden Four Seasons havuzu boğazın hemen yanı başında olmasından dolayı ayrı bir yere sahip elbette. Üsküdar, Kuzguncuk, Fuat Paşa Korusu tam karşınızda. Havuz şahane. Ortam süper. Avrupa ve ABD'li konuklar nispeten fazlaydı ama tabii ki Arap dünyasından konuklar yine ağırlıktaydı burada da. Dikkatimi çekense Rus grupların da azımsanmayacak ölçüde çok olmasıydı. Boğaz düğünü için yapılan hazırlıklar da dikkat çekiciydi. Ve Çırağan... Çırağan Palace Kempinski artık dillere destan olmuş, tüm dünyanın bildiği adıyla, saray bir otel. Yıllardır İstanbul'da. Kendi grupları içinde de zaten 1 numaraya yerleşmiş durumda. Misafirleri arasında Avrupa ve Amerika 'nın yanısıra, Uzak Doğu ve Asya’ dan da misafir tipler vardı. Arap vardı elbette ama ağırlık diğer gruplardaydı. Dünya mecmualarında bolca atıfta bulunulan sonsuzluk havuzunda bol bol instagram fotoğrafı çekip paylaştılar. Aslında İstanbul konuklarının bir fotoğrafıydı gördüklerim. Batılı turistin ayağının yeniden İstanbul 'a bastığını görmek mutluluk verici. Bu kış itibariyle çeşitlenen turistik misafir yelpazesi yeniden canlanacak. Böylesi bir ortamda da bize euro ve dolar harcayan konukların gelmesi yüzleri güldüren bir gelişme elbette.
Paylaş