Paylaş
Yani tarım dünyası, çiftçi kardeşlerimiz, sebze, meyve hayati önem taşıyor. Bunlara zeytin ve zeytin ağaçlarımız da dahil tabii. Şu koskoca yerkürede 800 milyon can tam anlamıyla aç. Oysa ki yeryüzünde üretilen gıdanın 1.3 milyar tonu boşa gidiyor, atılıyor, heba oluyor. Aslında savurduklarını zapturapt altına alsa insanlık, daha fazla gıda üretimine pek gerek kalmayacağı gibi, açlar da doyacak. Bizim memlekette çokça konuşulan hadise ise üretilen 49 milyon ton meyve ve sebzenin yüzde 25 – 40 oranının (Tübitak verilerine göre) neden atık haline dönüştüğü. Yani israf edildiği! 100 milyar liramızın 25 milyar lirası israf ediliyor. Çok büyük bir rakam. Yazık, günah! Sadece para da değil su, toprak, enerji, iş gücü, sermaye de yok oluyor aslında. Devletiyle özeliyle herkes işte tam da bu nedenle elini taşın altına koymalı diyorum. Bu topraklarda kazanılanı yine bu topraklara yatırmalılar. Ve o nedenledir ki Metro Gıda Hareketi son derece önemli. Verimliliği arttırıp israfı azaltarak üreticiden tüketiciye oluşan bu inanılmaz israfı durdurmamız gerek şart. Tüketeceğimiz kadar harcama, açık büfeden yiyebileceğimiz kadar tabağımıza doldurma ya da ne bileyim ıspanağın en besleyici yeri olan kökünü çöpe değil de tencereye atma gibi… Zaten mercimekten buğdaya gıdalarımızın neredeyse tamamını ithal ettiğimiz bu zamanda, bir de israf ederek çiftçimize ve ekonomiye bir darbe de biz vurmayalım. Böylelikle dünyamız da kurtulsun, biz de!
BODRUM DENİLİNCE ORTAKENT-YAHŞİ
Bodrum’un geleni gideni, açılanı saçılanı bir yana bir de yaşatılanı ya da en azından yaşatılmaya çalışılan bir kültürü var. Son Bodrum gidişimde Ticaret Odası Başkanı Sevgili Mahmut Kocadon, sıkı Bodrum aşığı (@bodrumlovers) Cem Pazar kardeşimin vasıtasıyla beni, düzenledikleri festivallerine davet etti. Adı, Ortakent-Yahşi Bahar Festivali. Biliyorsunuz, Ortakent-Yahşi yarımadanın en güzel, en keyifli yerine konumlanmış ve muazzam Ege kültürünü ve insanını barındıran şahane bir belde. Benim Ortakent’te bulunduğum gece festival programında yer alan geleneksel kız isteme ve düğün alayı bölümü sahneleniyordu. Son derece heyecanlı ve keyifliydi tabii. İnanılmaz bir kalabalık da söz konusuydu. Tabak tabak keşkek dağıtılması keyiflerin yerinde olduğunu gösteriyordu zaten. Çocukluğum az çok bu yörede geçtiği için ‘Ev yapacaksan tuğladan, kız alacaksan Muğla’dan’ sözü hafızamda yer etmiş. Damat efendi öylesine el üstünde tutulup, eli cebine attırılmıyormuş ki bu söz atasözü olarak söylenegelmiş. O nedenle Muğla ve yöresine damat olarak gitmek epey akıllıca bir iş. Sahnede düğün bölümünü izlerken işte bu söz aklıma geldi. Ben; şu beach trend, bu restaurant yıkılıyor, ay şu kokteyl bi’ harika tavsiyelerinden ziyade böylesi geleneksel işlerin de yazılıp çizilmesini benimsiyorum. Bunca turist ve hatta dejenereleşmeye rağmen geleneklerini yaşatmaya çabalayan ve başaran Ortakent- Yahşi Halkı’na ve elbette Sayın Mehmet ve Mahmut Kocadon kardeşlere selam olsun.
ŞAHANE BEŞİKTAŞ
Ligin en şahane takımlarından Beşiktaş kendisinden beklendiği gibi bu yıl da şampiyon oldu. Sanırım seneye de en büyük aday. Ligin kalitesini elbette tartışabiliriz ama Kartal’ın, hocanın, öğrencilerin şu şartlarda kalitesini tartışmak abesle iştigal olur. Lyon’daki ilk maçta bitiş düdüğüne dakikalar kala şanssızlıklar yaşanmasaydı, Avrupa’daki yüksek başarısını da konuşuyor olurduk. Neyse. Çarşı’nın öncülüğünde harikulade taraftarının desteğini unutmadan, stadının atmosferine de dem vurararak ve elbette yönetimin başarısının da hakkını vererek Kara Kartallar’ı can-ı gönülden kutlayalım. Öte yandan Ali Koç’tan yükselen seneye adayım açıklamalarının da son derece heyecan verici olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Fenerbahçe’de yaşanacak olası bir değişim bir çok şeyi tetikleyecek, memlekette ve ligde büyük heyecan yaratacaktır. Yenilikler, yenileşmeler her zaman iyidir.
Paylaş