Paylaş
Elbette ki sonradan yaptığı cesur ve samimi açıklamalar sosyal medyada fenomen olmasında bir hayli etkili oldu. Bir de Terim’in Milli Takımlar ’daki görevi nihayetlenince daha bir ilgi çeker oldu Selahattin Bey. Mekanının önünden geçerken girişte kendisiyle fotoğraf çektirmek isteyen gençleri görünce bu ‘delikanlı şöhreti’ nin geldiği noktayı daha iyi gördüm. Hatta bir süre gözlemledim neler oluyor diye. Ciddi ciddi bir fenomen olmuş Selahattin Bey. Fotoğraf taleplerine tek tek cevap veriyor, öz çekimi, tokalaşması, muhabbeti derken ummadığı bir anda gelen şöhretinin tadını çıkarıyor. İşin ilginç yanı bu ilgiden fena halde memnuniyet de sezdim tavırlarında. Ama mütevazı bir memnuniyet tabii. Aralarındaki iç mevzulara çok hakim değilim, kim haklı kim haksız hesabını da bilemem ama memleket insanını nerede kendisiyle özdeşleştirdiği bir davranış, hareket, tavır görse alıp kahramanlaştırıyor hemen. Bu kahramanlık eminim ki Selahattin Bey’in işlerine de yansımıştır.
Alaçatı’nın Sicilyalı’sı Limonaia
Limonaia, İtalyanca ’da limonların muhafaza edildiği ya da depolandığı yer olarak bilinir. O depolardaki muhteşem, taptaze limon kokusunu bir düşünsenize!? Gerçekten eşsiz. Bizde de bu iş için ağırlıklı olarak Kapadokya yöresindeki Ortahisar ve civarı kullanılır.
Her neyse. İtalyan’ın başına buyruk adası Sicilya’nın rüzgarı, Limonaia Hotel ve elbette ki bahçesindeki o muhteşem limon ağaçlarıyla beraber artık Alaçatı sokaklarında esiyor. Burası ruhuyla, çalışanlarıyla tam bir İtalyan. Öyle ki özellikle mutfakta çalışan İtalyan sayısı bizimkilerden daha fazla neredeyse. Burcu Kıratlı ve Giulio Saetta çifti Floransa'da başlayan aşk hikayelerini Alaçatı’ya taşıma kararı verdiklerinde, onlara Armani Nobu'nun eski şefi Roberto Galli’den de destek gelmiş. Ve Ristorante Limonaia fikri doğmuş. Şef Galli, Cavalli Ailesi’nin de ortak olduğu Floransa’daki Tabarin’in de şefi aynı zamanda. Menü de takdir edersiniz ki makarna çeşitleri ve risottolarıyla tamamıyla İtalyan! Bu bahçe Kemalpaşa ve Hacımemiş ’in kaosundan kaçmak isteyenler için, eşsiz bir huzur ve gastronomi noktası. Ha bu arada bahçenin tam ortasındaki zamana meydan okuyan 150 yıllık zeytin ağacının heybetini görünce, zeytinliklerimize gözümüz gibi bakmamız gerektiğini daha iyi anlıyorsunuz.
Ege sallanırken…
Ege’de tatil, eğlence, deniz, kum, güneş, konserlerle beraber endişe de at başı gidiyor maalesef. Büyük-küçük depremleriyle beşiğe dönen Ege Denizi, bu yıl hiç olmadığı kadar sallanmıştır herhalde. Kos’ta, Bodrum’da, Girit açıklarındaki 4-5 büyüklüğündeki depremler dikkat çekici. Sadece Türk tarafı değil, Yunan tarafı da bu sarsıntılardan payını alıyor elbette. Çok şükür ki, büyük can kaybı haberleri gelmiyor bu depremlerden. Yöre halkı ve yıllık tatillerini geçiren tatilciler durumdan elbette muzdarip. Bir yanda tatil, eğlence diğer yanda sarsıcı deprem gerçeği. Memleket insanı siyasetteki gerilimden, verilen negatif demeçlerden, üst üste yapılan seçimlerden, ekonominin durgunluğundan, kendi problemlerinden bunalıp stres atmak için Ege’ye giderken, bir de art arda gelen deprem sarsıntılarıyla güya derdi tasayı unutmaya çalışıyor. Gerçekten can ve ruh sağlığımız için zor günlerden geçiyoruz. Umarım kazasız belasız atlatırız bu depremleri.
Paylaş