Murat Güloğlu

Yavaş şehir Seferihisar’dan stressiz tatlar

19 Nisan 2018
Geçtiğimiz ay Adana Salmanbeyli Köyü’nün marifetli kadınları İstanbul’da Adana lezzetlerini tattırmışlardı meraklılarına.

Kınalı Eller Kadın Kooperatifi’nin hünerli ellerinden çıkan damak çatlatan lezzetleri arasında bartavit, paşa öfelemeci, patlıcan güveç, teretür gibi Adana ve yöresinin eşsiz yemeklerini tatmıştık. İşte “Yerel Mutfak Global Lezzet” projesi kapsamında Hilton İstanbul Bosphorus’da bu ayın konukları “Türkiye’nin İlk Yavaş Şehri Seferihisar” sakinleri olacak.

Adana’nın etli yemeklerinden sonra Ege’nin, Seferihisar’ın otlu yemeklerini tadacağız. Yerel mutfak etkinliğinin ev sahibi yine Lalezar Meyhanesi. Gelenler, havaların ısınmasıyla beraber Boğaz’a karşı açılan şahane terasta Yavaş Şehri’n baklalı enginar dolmasını, şevketi bostanını, labada dolmasını, ot haşlamasını, sakızlı tarhanasını midelerine indirebilecek. Tarihler 26–27–28 Nisan. Ajandanıza not edin ki bu son derece sağlıklı, otçul menüyü yiyebilin.  


Fıstıklı arapsaçı, sinkonta, sıra köftesi…

Malum 1999 yılında küreselleşmenin kentleri aynılaştırmasına karşı İtalya’da ortaya çıkan “Yavaş Şehir (CittaSlow)” hareketi, üretimden çok tüketmeye, hızlı yaşamaya ve mekanikleşmeye karşı felsefesiyle günümüzde 28 ülkede 182 üyeye yayıldı. İzmir’in huzurlu mekanlarından Seferihisar da 2009 senesinde Türkiye’nin ilk yavaş yaşayan şehri oldu.  Ege’nin stressiz, sakin ilçesi Seferihisar’dan gelen bu tatlar, karmaşasıyla meşhur dünya metropolünün biz sakinlerine çok iyi gelecek eminim. Yukarıda saydığım lezzetlerin yanısıra fıstıklı arapsaçı, sinkonta, sıra köftesi, balıklama, balık çorbası, oğlak, mandalina soslu lorlu kek, sakızlı lohusa kurabiye de tadılabilecek lezzetler arasında. Hadi afiyet olsun.

 

Ünlü İtalyan Şef Paper Moon’dan geçti

Yazının Devamını Oku

…Ve nihayet “NİSAN’DA ADANA’DA” yız!

6 Nisan 2018
Memleketin kısa zamanda kökleşmiş bir festivali, Adana Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı. Her yıl iple çekilen karnaval tadında bir festivalden söz açıyorum.

Olur mu öyle şey demeyin. Aynen oluyor vallahi. Nisan’ın ilk günleri Adanamız’ın dört bir yanı muhteşem kokularla, bölge insanıyla dolup taşıyor adeta. Her yıl kendisini yenileyen, güzelleştiren, kabına sığmayan bir festival bu. Halk sevince, halk benimseyince, sahiplenince bak neler oluyor. Şimdi Adana’yı daha da markalaştıran, yörenin en cazip kenti seviyesine gayet karizmatik bir şekilde getiren, ligini birkaç tık yukarı çıkartan şahane ötesi bir etkinlik bu zira.

 

KARNAVAL GİBİ KARNAVAL

Bu yıl 6.sı düzenlenen karnaval programında yok yok. Karnaval sokaklarında dolaşmadan, gondolla Seyhan Nehri’nde gezintiye kadar kostüm tasarım yarışmasından muhteşem konserlere kadar her şey var bu karnavalda. Kent dolup taştıkça esnafın yüzü gülüyor, çocukların hatıralarında unutamayacakları izler kalacak. Üzgün, üzüntülü ve hatta kimi zaman kaygılı geçen günlerimize güneş doğacak, moral olacak, baharın gelişinin farkına varacağız. Aslında her kent, her ilçe, kasaba böylesi önemli ve özel günler düzenleyerek yöre ahalisini, mahalle sakinlerini bir araya getirmeli, kaynaştırmalı. O açıdan da Adana Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı yegane bir örnek.

 

HER ANI DOLU DOLU BİR KARNAVAL

Yazının Devamını Oku

Kansere Karşı 1’iz

3 Nisan 2018
Bu hafta malumunuz olduğu üzere Kanser Haftası. Kanserle savaş sürecinde erken teşhisin ve pek tabii ki yoğun tedavinin önemi aşikar. Aslında tüm bu sürecin yanısıra bir başka önemli hadise daha var.

O da şu: Psikolojik destek. İşte, Kansere Karşı 1’iz projesi de bu farkındalığı oluşturabilmek için birebir. Dünya Sağlık Örgütü verileri düşündürücü. Dünyada her 6 kişiden 1’i maalesef kanser nedeniyle ölüyor. Ve yeni kanser vakalarının önümüzdeki 20 yıl içinde tam %70 oranında artması bekleniyor. Ne büyük bir oran değil mi? Türkiye’deki durumsa hiç de iç açıcı değil. 2016’da yayınlanan Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Türkiye Kanser İstatistikleri çalışmasına göre, meme kanseri Türkiye’deki kadınlarda da en sık görülen kanser türü.  Kanserli hasta sayısı da yine dünya ile aynı hızda artmaya devam ediyor maalesef.

 

HASTA VE YAKINLARINA PSİKOLOJİK DESTEK ŞART

Europadonna Türkiye yani Türkiye Meme Hastalıkları Koalisyonu Derneği, bağımsız ve kâr amacı gütmeyen, üyeleri Avrupa ülkelerindeki bağlı gruplardan oluşan Avrupa Meme Kanseri Koalisyonu olan Europa Donna’nın Türkiye ayağı. Amaçları, meme kanseri konusunda farkındalığın artırılması. Bu çalışmada yalnız da değiller. Metastatik Meme Kanseri Derneği MetAmazon ile Novartis Onkoloji de onlarla birlikte. İşte Europadonna Türkiye’nin, geçen yıl yaptığı araştırma gösteriyor ki, kanserle savaşan hasta ve hasta yakınlarının, gerek maddi gerekse lojistik sorunlar nedeniyle ihtiyaç duydukları psikolojik desteğe ulaşamıyorlar.

 

SORULARA CEVAPLAR YOUTUBE KANALINDA

E günümüz de sosyal medya dünyasının zirve yaptığı bir dönem olduğu düşünülürse Kansere Karşı 1’iz platformu youtube üzerinden paylaşımları işte burada devreye giriyor. Bu vesileyle hem hastalar hem de hasta yakınları tedavi sürecinde merak ettikleri soruların yanıtlarını uzman bir onko-psikolog aracılığıyla alabilecekler. Sadece Türkiye’nin değil dünyanın her yerinden ücretsiz ve kolayca ulaşılabilecek bir hizmet. Şahane! Örneğin; annesinin meme kanseri olduğunu bilmeyen çocuğa hastalığın ilerlediği nasıl söylenebilir ? Ya da metastatik meme kanseri tedavisi sırasında ölümle ilgili duygularla nasıl baş edilebilir? Ya da kanseri tekrarlamış ve tedavi almak istemeyen bir hastaya nasıl yaklaşılmalıdır ? İşte bu ve buna benzer tüm cevaplar Kansere Karşı Biriz kanalı üzerinden sizinle olacak. Europa Donna Türkiye, MetAmazon Derneği (Metastatik Meme Kanseri Derneği) ve Novartis Onkoloji ile birlikte başlatılan kampanya, “kansere karşı bir” olarak, bu birliği hastalara hissettirmeyi, böylece hasta ve hasta yakınlarına destek olmayı hedefliyor. Eminim başaracaklar. Hep birlikte başaracağız. Ele ele vererek.

Yazının Devamını Oku

Evimizin Sağlık Elçileri Çanakkale’de

28 Mart 2018
ÇABA Derneği memleketin en duyarlı, en maharetli, en iş bitirici kadınlarından oluşan bir dernek.

Şahane ötesi işler yapıyorlar. Çocukların, gençlerin eğitimlerinden, Anadolu Kadını’nın bilinçlenmesine kadar her şeyle ilgileniyorlar. Uzun yıllardır ülkemizin ihtiyaç duyulan her bölgesine yardım götürmek, eğitimde fırsat eşitliği sağlamak ve çocuklarımıza umut olmak için çalışıyorlar.

İşte “Evimizin Sağlık Elçileri” projesi de derneğin bu pırlanta projelerinden yalnızca biri. Bu proje ile Anadolu’yu karış karış dolaşarak, toplantılar düzenleyerek evin karar vericisi konumunda olan kadınlarımızı bilinçlendiriyorlar. Amaç, sağlıkla ilgili doğru bilgilenme, hastalıklardan korunma ve aile sağlığı konusunda bilinçlendirme.

 

KADIN BULUŞMASI CUMARTESİ, BÜYÜK TRUVA’DA  

Bu kapsamda Türkiye’nin 12 farklı merkezinde düzenlenen yüz yüze toplantılar sonunda, tüm katılımcılara Evimizin Sağlık Elçisi sertifikası veriyorlar. Kadınlarımız bu hafta sonu da Çanakkale ’de biraraya gelecekler. 31 Mart Cumartesi günü, saat 13 -15 arasında, Büyük Truva Oteli’nde Çanakkale’li kadınlarla buluşup, katılımcı doktor ve konuklarla onları bilinçlendirecekler. Onlar, her evin bir sağlık elçisi olması için sürekli olarak ÇABAlıyorlar! Feyz almamız gerekiyor.

Ayrıntılı bilgi için:

Yazının Devamını Oku

Hafta sonu Bodrum’a, Acı Ot Festivali’ne!

23 Mart 2018
Ege’nin, Akdeniz’in en güzel zamanları geldi çattı.

Şimdi Bodrum’u, Çeşme’si, Dalyan’ı, Antalya’sı bambaşkadır. Baharın gelmesi aslına bakarsanız kendisini festivallerle gösteriyor desek yeri. Mesela bu hafta sonu Bodrum’da şahane ötesi bir lezzet festivali var. Nedir derseniz, anlatayım. Adı; Bodrum Acı Ot Festivali. Ne güzel değil mi? Düzenleyenler Bodrum gönüllüleri yani Bodrum Belediyesi, Bodrum Ticaret Odası, Bodrum Esnaf ve Sanatkarlar Odası, Oyder. İşte bu kurumlar bir araya geldi, el ele, omuz omuza verdi, birbirlerinin desteği ile Bodrum yarımadasının ve Türkiye’nin en büyük lezzet buluşması olmayı hedefliyor. Bence olur da! Çünkü bu potansiyel fazlasıyla var dünya güzeli Bodrum’umuzda.


 

Baldıran, deli kenker, tilkişen ve niceleri

Yarın ve pazar günü gerçekleşecek festival süresince Ortakent Köy içinde yer alan iki ana meydan ve ana cadde trafiğe kapatılacak. Yöre üreticileri yani köylü abilerimiz, ablalarımız toplayacakları doğal otları tezgahlarına koyacaklar ve tam anlamıyla şenlik yaşanacak Bodrum’da, Ortakent’te. Otla arasında neler yok ki! Yörenin meşhur meşhur otlarından acı ot, baldıran, deli kenker, turp, tilkişen, ada marulu. Vallahi hepsini yerinde tadacak olmanın heyecanı içindeyim. Ha bu arada söz konusu yöresel ürünlerin yanı sıra, Bodrum’a özel birçok gizli kalmış yöresel tatlar da konuklarıyla buluşacak. Neler mi dersiniz, hemen sayayım. Mesela deli kenker dolması ya da külür. Çetimek pidesi, havanda incir – çetimek ve hatta mart mantarı kavurması. Yani milli ve yerli ne varsa Borum Yarımadası’nda Ortakent Köy içinde vatandaşla buluşacak. Sakızdırık Köftesi, ilabada dolması, lokum pilavı da tadılacak şahanelerden birkaçı.

 

Yazının Devamını Oku

İstanbul Film Festivali başlıyor

20 Mart 2018
Ne güzel ki yeniden kavuşuyoruz. Geliyor film dolu günler. Hem de öyle böyle filmler değil. Sarsıcı, düşündüren, dudak uçuklatıcı, unutamayacağımız harikulade filmler.

Baharın gelişidir benim için film festivalinin başlayacağını bilmek, coşkunun, kalp çarpıntısının, çölleşmiş iklimlere yağan sanat yağmurunun toprak kokusudur. İstanbul Kültür Sanat Vakfı İKSV tarafından Vodafone Red sponsorluğunda bu yıl 37. si düzenlenen İstanbul Film Festivali 6 Nisan’da başlıyor. Taa ki 17 Nisan’a kadar, İstanbul’un sinemaları sanatseverlerle dolup taşacak. Türkiye'nin en büyük uluslararası sinema etkinliğinden söz ediyorum. Öyle ki Türkiye ve dünya sinemasının en nitelikli ve başarılı örneklerinin yanı sıra usta sinemacılarla söyleşiler de yer alıyor festival programında.

Dopdolu bir festival bizi bekler

Festivalimiz bu yıl da dopdolu. Bakınız; dünya sinemasının en yeni örnekleri, kült yapıtlar, usta yönetmenlerin son filmleri, yeni keşifler ve gizli hazinelerin aralarında olduğu 198 uzun metrajlı ve 12 kısa filminden oluşan zengin programıyla festival fazlasıyla doyurucu. Festival kapsamında 12 günde, 18 bölümde 43 ülkeden 218 yönetmenin toplam 210 filmi gösterilecek. Ha bu arada filmlerin yönetmenleri konuk olacağı gibi oyuncuların katılımıyla gerçekleştirilecek sohbetler, konserler ve özel etkinlikler de İstanbullular ’a şölen yaşatacak. Tabii festivalin ana sponsoru Vodafone Red ’in koşulsuz sunduğu müthiş katkısını da unutmamak gerekiyor. Vodafone gibi şirketlerin kıymetini bilmemiz gerekiyor dostlar. Çünkü günümüz koşullarında böylesi büyük organizasyonların arkasında işte böylesi dev ve duyarlı şirketler olmazsa bu iş çok zor Yonca!

Festivalde teknolojik yenilikler de var

Bu yıl festivale teknolojik yenilikler de damgasını vuracak. Şöyle ki; İstanbul Film Festivali ve Vodafone Red işbirliği ile getireceği teknolojik yenilikler festivalin daha da geniş kitlelere ulaşmasını sağlıyor. Açılış töreninden, kırmızı halı ve ödül törenine birçok etkinlik dijital ortamlarda canlı izlenebilecek. Ayrıca bu yıl Beyoğlu’na sanat hareketliliği getiren festivalin kalbi Yapı Kredi Kültür Sanat'ta yer alacak Festival Merkezi'nde gerçekleştirilecek söyleşiler ve seçili çok özel röportajlar dijital ortamda takip edilebilecek. Böylelikle festival İstanbul’un kimi sinema salonlarında sıkışıp kalmayacağı gibi evrenselleşecek, coşacak, çok olacak. Sadece kent içinden değil tüm Türkiye’den saatleri ve – programı festival tarafından duyurulacak – seanslar da izlenebilecek. Şahane ötesi değil mi?! İlk kez deneyimlenecek Sanal Gerçeklik ( Virtual Reality – VR ) yeniliği de cabası. VR içerikler özel sanal gözlükler aracılığıyla takipçilere interaktif deneyimler de yaşatacak.   

Öğrenci bileti sadece 1 Lira

Yazının Devamını Oku

Kapadokya sezonu açılmıştır!

14 Mart 2018
Özgür atlar ülkesi olarak nitelenen masalsı Kapadokya, Türkiye'nin ve hatta dünyanın en gizemli yerlerinden.

Neyse ki turizmdeki aktiflik bu şahane bölgenin belini doğrultabilmiş bu yıl. Tarifi çok zor ama dilim döndüğünce anlatacağım. Adım attığınız her bir karede şaşıp kalmamanız imkansız. Coğrafi ve beşeri şartları merak uyandırıyor.  Yer altı şehirleri büyülemenin de ötesinde ‘uzaylılar mı burada yaşamış acaba’ türünden bir yorum yaptırıyor ki insana, gerçekten akıl sır ermiyor. Gidenin bir daha, bir daha gitme isteği uyandıran tutkulu bir hali var bu bölgenin. Uçhisar'ı, Göreme'si, Ürgüp'ü, Avanos'u.. Herbiri kendine has büyülü bir güzel. Geçmişinde merak uyandırıcı bir inanç hali var. Hristiyanlık ilk yıllarından itibaren işte bu coğrafyada şekillenmiş. Hatay’dan sonra burada büyümüş, kendisini ifade etme olanağı bulmuş. Gelişimi, öğretileri, yaşamın nasıl, ne şekilde sürdüğü bilinen, anlatılagelen bir gerçek tarih. Yaşamın nasıl sürdüğünü görmek feci bir şekilde büyülüyor insanı. Peri bacalarının içinde günümüze kadar süregelen hayatlar... Kim bilir kaçıncı gidişim ama hala şaştı kaldı şaşıyorum Kapadokya’ ya.



Ürgüp’te büyüleyici Sacred House

Bu gezimin en büyük keşfi kesinlikle butik luxury sınıfının klasman birincisi Sacred House oldu. Daha önce de biliyordum ama şimdi onu yaşama fırsatı buldum. Sadece Ürgüp 'ün değil Kapadokya Yöresi' nin o mistik havasını en iyi yansıtan mekan burası bana kalırsa. Aslında yurt dışındaki bilinirliğine bakılırsa Kapadokya denilince akla gelen bir kaç ögeden biri Sacred. Balonlar, peri bacaları, dehşetengiz esrarlı vadiler de diğer akla gelenler zaten. Yöredeki konaklama mekanlarına baktığınızda - dünyanın bir çok yerinde konaklama biri olarak söyleyebilirim ki- Sacred House gerçek anlamda dünyada kendi klasmanında hatırı sayılır dereceye girebilecek bir mekan. Rus milyarder Abramoviç 'in tercihi olduğunu söylesem anlatımı daha da güçlenecektir. Ve hatta dünyanın en zengin ikinci adamı Bill Gates.. Şayet havalimanında bir sorun yaşanmasaydı ailesiyle 10 gün tadına vara vara burada tatilini yapacaktı. Turist deyince uzakdoğudan başkasını tanımayan Kapadokya’ya farklı farklı ülkelerden bol bol harcayan turistleri çekebiliyor Sacred House. Gidince ne dediğimi daha iyi anlayacaksınız.

 

Kapadokya balonları gökyüzünde

Geçen iki yıla oranla Uzakdoğulu dostlarımızın bir hayli fazla olduğunu görmek turizm açısından umutlandırdı beni. Cumartesi sabahı gün doğarken Kapadokya Baloons'la yaptığım balon turunda vadide gördüğüm manzarayı size anlatamam. 150 balon Kapadokya semasını öyle bir kaplamıştı ki, yöre turizmcilerinin turist sıkıntısı yaşamadıklarımız en güzel kanıtıdır bu durum. Yeter ki istenmeyen olaylar olmasın. Bakın yazıyorum şuraya, dünyanın en ürkek milleti Japonlar'ın dahi geliyor olması eski güzel günlere dönüleceğinin en büyük bir işareti.

Yazının Devamını Oku

Kınalı Eller, 8 Mart ’ta Hilton Bosphorus’ta!

7 Mart 2018
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün kutlanacağı en iyi yerlerden biri kesinlikle Hilton Bosphorus. Çünkü Adana Salmanbeyli Köyü’nün marifetli emekçi kadınları hünerlerini sergilemek üzere 8-9-10 Mart tarihlerinde Hilton Bosphorus ’ta olacak.

Adana ’dan 30 kadın yöresel lezzetleri geleceğe taşımak için efsanevi Lalezar Meyhanesi’nde, “Yerel Mutfak Global Lezzet” kapsamında, Adana’nın, patlıcan güveç, kuzu şiş kebap, kuru patlıcan dolması gibi en beğenilen yemeklerini ve mezelerini özel bir menü ile misafirlerine sunacak.

 

KADIN KOOPERATİFLERİNE EN GÜZEL ÖRNEK

“Yerel Mutfak Global Lezzet” konseptiyle Mart’a ve İlkbahar’a merhaba diyecek olan Lalezar Meyhanesi, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü fırsat bilerek Adana Salmanbeyli Kadınları ’na açtı kapılarını. Peki kim bu kadınlar? Efendim bu kadınlar örgütlü kadınlar. Şöyle ki, Anadolu Kadını ’nın ekonomik yönden kalkınması, bu kadim toprakların unutulmaya yüz tutmuş kültürel değerlerin yaşatılması gerekiyor.

İşte bu nedenledir ki böylesi kutsal bir amaçla kurulan ve markalaşmayı hedefleyen Kınalı Eller Salmanbeyli Kadın Kalkınma Kooperatifi ’ne tam destek vermemiz gerekiyor. Zaten 8-9-10 Mart tarihlerindeki buluşmada mutfak işte kooperatiften dört kadın temsilciye emanet edilecek.

Yazının Devamını Oku