Sibelciğim hiç üzülme, dünyanın en güzel kadını da böyle yapmıştı
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Başrolünü oynadığı ‘‘Duvara Karşı’’ isimli film Berlin Film Festivali'nde ‘‘Altın Ayı’’ ödülünü kazanan Sibel Kekilli'nin daha önce pornografik filmlerde de rol aldığının ortaya çıkması üzerine başlayan tartışma, bana ‘‘Sinema dünyasının gelmiş geçmiş en güzel kadını’’ olarak tanın Avusturyalı oyuncu Hedy Lamarr'ı hatırlattı.
‘‘Her kadın cazibeli olabilir. Yapması gereken tek iş kımıldamadan durup aptalca bakmaktır’’ diyen Lamarr, 1933'te çevirdiği ‘‘Ecstasy’’ yani ‘‘Vecd’’ filminde on dakika boyunca anadan doğma yüzerken görünüyordu. Hedy Lamarr, bir ara teknolojiye de el attı ve Amerikan ordusunda yıllarca kullanılan ‘‘geniş spektrumlu haberleşme’’ sisteminin mucidlerinden oldu.
SİBEL Kekilli'nin başrolünü oynadığı 'Duvara Karşı' isimli film son Berlin Film Festivali'nde birinci oldu, 'Altın Ayı' ödülünü kazandı ama Sibel'in daha önce pornografik filmlerde de rol aldığı ortaya çıkınca kıyamet koptu.
Başrolünü oynadığı filmin Avrupa'nın en önemli sinema ödüllerinden birini almasına rağmen genç oyuncunun böylesine suçlamalara maruz kalması, bana bundan senelerce önce sinema dünyasını birbirine katan bir başka film hadisesini hatırlattı: Hedy Lamarr'ı ve Lamarr'ın Türkiye'de 'Beyaz Zambak' adıyla oynayan 'Ecstasy' isimli filmini...
Önce, hatırlamayanlar için Hedy Lamarr'ın kim olduğunu söyleyeyim: Sinema dünyasının en güzel kadınıydı. Sinema tarihiyle ilgili hemen bütün kaynaklarda, Hedy Lamarr hakkında böyle yazılır, 'Onun yüzü gibi güzel bir yüz gelmemiştir' denirdi. Bu yorumun doğru olup olmadığının kararını, Lamarr'ın bu sayfada yeralan fotoğraflarına bakarak siz de bizzat verebilirsiniz.
Hedy Lamarr 1913 Kasım'ında Viyana'da doğdu. Asıl adı Hedwig Eva Maria Kiesler idi ve Avusturya'nın önde gelen bankerlerinden birinin kızıydı. Viyana'nın en iyi okullarında okudu ama aklına filmlerde oynamayı koymuştu ve ilk filmini 1930'da çevirdi. O yıllarda adının kısaltılmış şeklini, 'Hedy Kiesler' ismini kullanıyordu. Üç sene sonra çevirdiği 'Ecstasy' yani 'Vecd' filminde Eva adında genç bir kızı canlandırdı ve bu film sayesinde dünyanın en tanınmış artistlerinden biri oldu.
Şöhreti bir anda yakalamasını oyunculuğunun yanısıra o yıllarda pek görülmedik bir iş etmesine, 'Ecstasy'de soyunmasına borçluydu ve bir havuz sahnesinde on dakika boyunca anadan doğma yüzerken görünüyordu. Bu sahne, ortalığı birbirine soktu. Film birçok memlekette yasaklandı ve ilk yasak Amerika'dan geldi. 'Ecstasy' Türkiye'ye seneler sonra 'Beyaz Zambak' adıyla gelecek ama dillere destan havuz sahnesi bol bol makaslanarak gösterilebilecekti.
Hedy Lamarr, ilk evliliğini henüz 20 yaşındayken ve 'Ecstasy'nin hemen her tarafta tartışıldığı günlerde yaptı; Fritz Mandl adında son derece zengin bir Avusturyalı sanayiciyle evlendi.
HİTLER’İN ÇEVRESİNDE
Kocası hem Hitler'in, hem de Mussolini'nin yakın dost çevresindendi ve 20 yaşındaki dünya güzeli kız, kendisini bir anda önde gelen Nazi ve Faşist liderlerin arasında buluverdi. Avusturya'daki yatırımlarının yanısıra Skoda fabrikalarının da büyük hisselerine sahip olan kocası, nikáhtan hemen sonra kendisine yeni bir iş edindi ve tartışmaları devam eden 'Ecstasy'nin, içerisinde havuz sahnesinin bulunduğu kopyalarını toplayıp imha etmeye başladı. Fritz Mandl dünyanın dört bir kıt'asında aratıp buldurttuğu filmleri satın alabilmek için bir servet harcayacak, gelen makaraları bizzat kendisi parçalayacak ama karısını artık uçan kuştan bile kıskanır olacak ve kimselerle görüşmesine izin vermeyecekti.
Evliliğinin ilk günlerinde önde gelen Naziler'in dışında tek bir insan yüzü göremeyen genç kız üstüne üstlük bir de altın kafese kapatılınca, Viyana'da daha fazla kalamadı. Kaçtı ve üzerinde savaş bulutlarının dolaştığı kıt'a Avrupası'nı terkedip Londra'ya yerleşti; oradan Amerika'ya geçti, Metro Goldwin Mayer şirketi ile anlaştı ve adını da değiştirip 'Hedy Lamarr' yaptı. Sonraki bütün filmlerini bu isimle çevirecek ve bundan böyle 'Hedy Lamarr' olarak tanınacaktı. 1949'da Victor Mature ile oynadığı 'Samson ve Dalila' en meşhur ve en başarılı filmi olacak ama hiçbir filmi henüz 20 yaşında iken çevirdiği 'Ecstasy' kadar konuşulmayacaktı.
Hedy, ilk evliliğinden sonra yerleştiği Amerika'da beş koca daha değiştirdi, bu arada sinema dünyasının dışındaki işlere de el attı, adından bahsettiren bir girişimci oldu ve hattá bir ara haberleşme teknolojisine bile girdi. 2000 yılının 18 Ocak günü, Florida'daki malikánesinde öldüğünde belli bir yaşın üzerindekilerin hayranlıkla hatırladığı eski bir oyuncu ama son derece zengin bir kadındı.
Sinema tarihinin bu en güzel kadınının çekici görünme konusunda bir kuralı vardı: 'Her kadın cazibeli olabilir. Yapması gereken tek iş kımıldamadan durup aptalca bakmaktır' diyordu ve bu kuralı hayatı boyunca bizzat uygulamıştı.
Sibel Kekilli'nin film hikáyesi, bana Hedy Lamarr'ın şöhreti çırılçıplak çevirdiği bir filmle yakalamasını hatırlattı ve onun cazibeyle ilgili bu kuralını bütün hanım oyuncularımıza hatırlatayım dedim.
FİLM ÇEVİRMEKTEN SIKILDI YENİ TEKNOLOJİ İCAT ETTİ
HOLLYWOOD'da bir sinema yıldızının film ve moda sanayiinin dışında kalan alanlarda faaliyet göstermesi pek rastlanan bir hadise değildi.
Hedy Lamarr bu kuralın dışına çıktı, hem de mesleğiyle hiç alákası olmayan bir sahaya, haberleşme teknolojisine merak saldı, hattá bir dostuyla yaptığı ortak icadına patent bile aldı ve buluşu sonraki yıllarda cep telefonu teknolojisinde de kullanıldı.
İkinci Dünya Savaşı'nın arifesinde, New York'ta bir akşam yemeğinde o günlerin uçuk Amerikan bestecilerinden George Antheil'in anlattığı 'frekans değiştirilmesi' düşüncesi Lamarr'ın ilgisini çekti ve konu üzerinde beraberce çalışmaya başladılar. Sistem, ateşlenen uzun menzilli torpidoların düşman tarafından farketmesini engellemek amacıyla radar bozucu sinyaller gönderilirken bir yandan da haberleşme bandlarının sürekli olarak değişmesi temeline dayanıyordu.
Hedy Lamarr ve George Antheil, 1942'de Amerikan Patent Dairesi'ne başvurarak icadlarının patentini aldılar. Lamarr'ın o zamanki resmi ismi olan 'Hedy Kiesler Markey' adına kaydedilen buluş, Amerikan ordusu tarafından birkaç yıl boyunca kullanıldı ve 'geniş spektrumlu haberleşme' teknolojisinin de temelini teşkil etti. İleriki yıllarda cep telefonlarının işletim sisteminden internete kadar birçok haberleşme sistemi Lamarr-Antheil ikilisinin buluşu olan frekans değişimi kuralına dayandırıldı ama patentlerin belli bir süre sonra kamuya málolması dolayısıyla, Lamarr, icadından tahmin ettiği kadar yüksek mebláğlar elde edemedi.
Kocasından kaçarken geneleve sığınmıştı
HEDY Lamarr, hatıralarını 1966'da yayınladı. Kitabın adı 'Ecstasy ve Ben: Bir Kadın Olarak Hayatım' idi ve Lamarr seneler boyu tartışılan 'Ecstasy' filmindeki çıplak sahnelerin öyküsünü bütün ayrıntılarıyla anlatıyordu.
Hatıralar, Lamarr'ın ilk kocası olan Fritz Mandl'den kaçışının sözkonusu edildiği sayfalar yüzünden 'Ecstasy' filmi kadar olmasa bile yine de büyük gürültü kopardı. Kitapta, Lamarr'ın Avusturya'dan Londra'ya gizlice gidebilmek için Viyana'daki bir geneleve sığındığı söyleniyor ve genelevde başından geçen inanılmaz bir macera anlatılıyordu.
Lamarr, genelev odasından Londra'ya kaçma hazırlıkları yaparken karısının binada bulunduğu yolunda bir ihbar alan kocası Fritz Mandl adamlarıyla beraber binayı basmış ve her odayı aramaya başlamıştı. O sırada olup bitenlerden habersiz bir müşteri Hedy Lamarr'ın odasına girmiş, kocasının binada olduğunu farkeden Lamarr, görünmemenin çaresinin müşteri ile beraber olmaktan geçtiğini farkedip tanımadığı erkekle bir anda yatağa girivermişti. Birkaç dakika sonra odayı basan kocası yataktaki kadının yüzünü görememiş, rahatsız ettiği için erkekten özür dileyerek dışarıya çıkmış, Hedy 'müşterisini' savdıktan sonra genelevdeki hizmetçilerden birini serhoş ederek onun elbiseleriyle Londra'ya kaçmıştı.
Kitabın yayınlanmasından sonra ilk kıyameti Hedy Lamarr'ın kendisi kopartacak, genelev bahsinin yayıncı tarafından uydurulduğunu ve böyle bir hadisenin yaşanmadığını söyleyerek yayınevini dava edecekti.