Fransa’da 209 yıldan bu yana kapı kapı dolaştırılan kalp bu hafta gömülüyor
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Paris’te kral mezarlarının bulunduğu Saint-Denis Kilisesi’nde yarın başlayıp iki gün sürecek olan áyinlerin ardından çarşamba günü büyük bir cenaze merasimi yapılacak ve Fransızlar, hayata bundan tam 209 sene önce, 1795’in 8 Haziran günü on yaşındayken veda eden tahtsız kralları 17. Louis’nin iki asırdan buyana elden ele dolaşan kalbini toprağa verecekler.
Törene Avrupa hanedanlarının temsilcileri ile çok sayıda monarşist de katılacak ve romanlara, filmlere ve hattá efsanelere kadar konu olan küçük kralın kalbi artık huzur bulacak. Bir kavanozda saklanan küçük kalbin Fransa’da 1789’da patlayan ihtilál sırasında giyotinle idam edilen 16. Louis’nin oğlu 17. Louis’ye ait olduğu, uzun süren bir dizi DNA testinden sonra ortaya çıkmıştı.
FRANSIZ krallarının mezarlarının bulunduğu Paris’teki Saint-Denis, yani ‘Aziz Denis’ Kilisesi’nde yarın başlayıp iki gün sürecek olan áyinlerin ardından çarşamba günü büyük bir cenaze merasimi yapılacak ve Fransızlar, hayata bundan tam 209 sene önce, 1795’in 8 Haziran günü henüz on yaşındayken veda eden tahtsız kralları 17. Louis’nin iki asırdan buyana elden ele dolaşan kalbini toprağa verecekler.
Cenazenin değil de sadece kalbin defnedilecek olması size garip gelebilir ama küçük kralın bugün elde sadece kalbi bulunuyor, cesedine ne olduğu ise meçhul.
İşte, 1789 ihtilálinin giyotine gönderdiği Fransa kralı 16. Louis ile Kraliçe Marie Antoinette’in oğlu olan küçük Louis’nin son derece hazin ve inanılmayacak bir macerayı andıran 209 senelik öyküsünün özeti:
Kral 16. Louis ihtilálden hemen sonra haklarından feragat etti ama entrikadan vazgeçmemesi üzerine tahtından indirildi, ihanetle suçlanıp yargılandı ve idama mahkûm edildi. İhtilálciler, 1793’ün 21 Ocak’ında Louis’nin kafasını giyotinle kestiler. Kral’ın aslında Avusturya prensesi olan karısı Kraliçe Marie Antoinette de aynı senenin 16 Ekim’inde giyotine yollandı.
‘17. Louis muamması’, işte bu idamlardan sonra başladı. Kral ile kraliçenin küçük bir oğulları vardı, çocuk Fransız tahtının veliahdıydı, onun ismi de Louis idi ve Kral’ın idamından sonra sürgündeki kraliyet yanlıları tarafından ‘17. Louis’ olarak kral ilán edilmişti. İhtilálciler annesiyle babasının kafasını kestikleri küçük kralı Paris’teki Temple zindanının penceresiz bir odasına kapattılar, iki yıl boyunca monarşiye karşı beynini yıkadılar ama netice beklediklerinden farklı oldu: Küçük kralın vücudunu yaralar sardı, derken vereme yakalandı ve 1795’in 8 Haziran’ında öldü.
TARİHÇİLER BÖLÜNDÜ
Küçük Louis’den geriye, elden ele dolaşan bir kalp kaldı: Söylentilere göre, Kral’a otopsi yapan doktorlardan biri kalbi alıp götürmüştü. Ama, 1810’lu senelerden itibaren Avrupa’da birdenbire çok sayıda ‘Kral 17. Louis’ler ortaya çıktı. Hepsinin iddiası aynıydı: Zindandan krallık yanlıları tarafından kaçırılmışlardı, yerlerine kimsesiz bir çocuk konmuştu ve veremden ölen çocuk işte bu yabancıydı. İddiaların bazısı öylesine inandırıcıydı ki, tarihçiler bile ikiye ayrıldılar. Bir kısmı 17. Louis’nin zindanda can verdiğine, bir kısmı ise kaçıp kurtulduğuna inanıyordu.
Fransa tarihinin bu en büyük muammasının aydınlanabilmesi için iki asır beklendi ve netice, Paris’in ‘Krallar Mezarlığı’ olan Aziz Denis Kilisesi’nde saklanan kalbe 1999’da yapılan bir dizi DNA testinden sonra alındı: Kalp, 17. Louis’ye aitti.
Genetik uzmanları, kalbi 1999 Aralık’ında bir laboratuvara götürdüler. Ama kalp, uzun seneler boyunca çok kötü şartlar altında kaldığı için taşlaşmış gibiydi, kesilebilmesi için özel bir bıçak yaptırıldı ve hem aorttan, hem de adaleden çok küçük iki parça alındı. Sonra, küçük Louis’nin annesi olan Kraliçe Marie Antoinette’in henüz genç bir Avusturya prensesi iken Viyana’da kesilen ve orada saklanan saçlarından da birkaç tel getirtildi. Testin doğruluk oranını arttırmak için Kraliçe’nin kızkardeşlerine ait olan ve yine Viyana’da muhafaza edilen saçlardan örnekler alındı, küçük kralın mensup olduğu Bourbonne Hanedanı’nın iki asır önce yaşamış iki prensinin mezarlarından da parçalar toplandı ve şimdi İspanya’da yaşayan Bourbonlar’dan kan örnekleri istendi.
İKİ AYRI ANALİZ
Bütün bu faaliyetlerin masraflarını, Bourbon Hanedanı’nın Aziz Denis Kilisesi’ndeki mezarlarını korumak için kurduğu vakıf karşıladı. Örnekler Belçika’nın Leuven ile Almanya’nın Münster şehirlerindeki DNA laboratuvarlarına gönderildi ve bir hata olmaması için defalarca yapılan mitikondriyal DNA testlerinde aynı netice alındı: Kilisede kavanoz içerisinde saklanan küçük kalp, Kral 16. Louis ile Kraliçe Marie Antoinette’in oğluna aitti. Zindandaki penceresiz hücrede ölen çocuk Fransa’nın gerçek kralıydı ve sonraki senelerde ortaya çıkıp 17. Louis olduğunu iddia edenler yalan söylüyorlardı.
Fransa’da sayıları oldukça fazla olan kraliyet yanlıları, şimdi yarın başlayacak olan áyinlerden sonra çarşamba günü Saint-Denis Kilisesi’nde yapılacak cenaze törenine hazırlanıyorlar. Törene asırlar boyunca Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nu idare eden Habsburg Hanedanı’nın reisi Arşidük Otto von Habsburg’un, 16. ve 17. Louis’nin mensubu olduğu Bourbon-Parme Hanedanı’nın hayattaki mensuplarının ve Romanya’nın aslında Bourbon-Parme Prensesi olan eski kraliçesi Anne’in yanısıra Avrupa hanedanlarının temsilcileri ile çok sayıda monarşist de katılacak ve küçük kralın kalbi tam 209 sene sonra huzur bulacak.
Küçük kralın kalbini önce kestiler, sonra da ezdiler
TAHTSIZ, taçsız ve bahtsız küçük kral 17. Louis’nin Paris’teki Aziz Denis Kilisesi’nde saklanan kalbinin iki asırlık macerası tam bir korku filmi gibi... Hırsızlıklarla, ortadan kaybolmalarla ve el değiştirmelerle dolu bir film...
Hapishanede 1795’in 8 Haziran’ında ölen 17. Louis’ye can verdiği hücrede hemen otopsi yapıldı. Otopsiye katılan doktorlardan Philippe Jean-Pelletan küçük kraldan bir ‘hatıra’ almak istedi, 10 yaşındaki çocuğun kalbini çıkarttı, bir mendile sardı ve cebine koyup evine götürdü.
Doktor kalbi alkol dolu bir kavanoza yerleştirmişti ama kapağı iyice kapatmadığı için alkol uçtu ve kalp kurudu. Jean-Pelletan’in asistanlarından biri birkaç sene sonra kavanozu çaldı ama ölüm döşeğindeyken yaptığına pişman oldu, kavanozu karısına verip hocasına geri yolladı ve huzur içinde öldü.
Artık bir hayli yaşlanmış olan Doktor Jean-Pelletan, kalbi 1815’te Paris Piskoposu’na hediye etti fakat piskoposun sarayı şehirde çıkan bir ayaklanma sırasında yağmaya uğrayınca kavanoz kırıldı ve kalp ezildi. Kalbi, işe yarar birşeyler toplayabilmek için saraya girenler arasında bulunan Lecsroart adındaki matbaacı buldu.
Küçük kralın kalbi Lecsroart’tan sonra her nasılsa döndü, dolaştı ve yeniden Doktor Jean-Pelletan’ın oğlunun eline geçti. Kavanozu hayatı boyunca saklayan genç Jean-Pelletan kalbin Fransa krallarının mensup olduğu Bourbon Hanedanı’na verilmesini vasiyet etti, çocukları vasiyeti yerine getirip kalbi artık İspanya’da yaşayan Bourbon ailesinin mensuplarına verdiler. Aile, kavanoz içerisindeki kalbi 1975’te yeniden Fransa’ya götürüp kral mezarlığı olan Aziz Denis Kilisesi’ne bağışladı. 17. Louis’nin 1999 Aralık’ında DNA testi için açılan kavanozdaki kalbi, önümüzdeki çarşamba günü aynı kilisenin mahzeninde, annesiyle babasının yanına defnedilecek.
Kralın kafasını ‘Günahlarından arın ey evliya torunu’ deyip uçurdular
FRANSA’da tahtın várisi olan prensler ‘Paris Kontu’ ve ‘Fransa Dükü’ ünvanlarını taşırlar ve Fransızlar Paris Kontu’na ‘Monseigneur’, yani ‘Efendimiz’ derler.
Ben, Fransız ihtiláli sırasında yaşanan ve ayrıntılarını senelerden beri merak ettiğim bir hadisenin aslını bizzat Paris Kontu’ndan öğrendim.
1793’ün 21 Ocak’ında giyotine götürülen Kral 16. Louis’nin yanına idamdan hemen önce bir papaz gitmiş ve günah çıkartmasını söylemişti ama papazın Kral’a hitap şekli Fransızlar arasında hálá tartışmalıydı. ‘Majeste, günahlarından arın!’ demeye çekindiği, zira ‘majeste’ ünvanını kullanması halinde ihtilálcilerin Kral’dan sonra kendisini de giyotine yatırmaları ihtimalinin bulunduğu; ‘Louis!’ diye hitáp etmeyi ise kendine yakıştıramadığı söyleniyordu.
İşin aslını Paris Kontu Henry’ye sorduğumda, papazın Fransız Edebiyatı’na girmeye láyık bir hitap şekli bulduğunu ve ‘Sen, ey Aziz Louis’nin torunu! Günahlarından arın!’ dediğini söyledi. Kafası kesilen 16. Louis, Fransa’nın en büyük krallarından olan, 1226 ile 1270 seneleri arasında hüküm süren ve 1297’de aziz ilán edilip ‘Saint Louis’ yani ‘Aziz Louis’ olan Dokuzuncu Louis’nin soyundan geliyordu. Papaz, bu şekilde hitap ederek hem ihtilálcileri kızdırmamış, hem de birkaç dakika sonra ölecek olan Kral’ın kalbini kırmamış oluyordu.
Paris Kontu Henry, daha sonra ‘Papaz yaptığı işten öyle bir suçluluk hissi ve azap duymuş ki, Allah’ın huzurunda kendisini affettirebilmek için ailemin idamdan kurtulan mensuplarına sahip olduğu köy evinin kapılarını açmış ve hayatının sonuna kadar onlara hizmet edip bakmıştı’ dedi.
Ve küçük bir tashih, Fransa’nin idam edilen Kraliçesi Marie Antoinette’e atfedilen ‘Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler’ sözünün doğrusu:
Kraliçe, ihtilál günlerinde halkın aç olduğu için ayaklandığını söyleyenlere bu şekilde bir söz etmiştir ama ‘pasta’ değil, ‘brioche’ (okunuşu: briyoş) demiştir ve cümlenin doğrusu ‘Ekmek bulamıyorlarsa briyoş yesinler’ şeklindedir. Briyoş, bizim açmaları andıran hamurdan yapılmış yumurtalı ve içi marmelatlı Fransız çöreğidir.