Boğa kadınının şifası narsuyunda, İkizler kadınının devası da horoz ibiğindedir

Müneccimler padişahlar için hazırladıkları yıldıznamelerin yanısıra, halka genel bilgiler veren daha basit yıldıznameler de kaleme aldılar.

Padişah yıldıznamelerinde gelecek zamanlar saat saat anlatılırken, halk için yazılan eserlerde daha ziyade aşk, hasret ve parasızlık gibi konulara ağırlık verilirdi. İşte, zamanın önde gelen müneccimleri tarafından değişik asırlarda hazırlanmış olan yıldıznamelerde bulunan ve hemen her konudan bahseden gelecek tahminlerinden bazıları...

Padişah yıldıznamelerinde gelecek saat saat ve ayrıntılarla yorumlanırken, halk için kaleme alınmış olan bu çeşit eserlerde daha genel ifadeler kullanılır.

Böyle bir yıldıznameden naklettiğim aşağıdaki metinde, beş ayrı burca mensup kadınların değişik yıldızların etkisi altına girmeleri halinde hayatlarının ne şekilde geçeceği yolundaki kehanetler yeralıyor:

Avratın talihi Koç, yıldızı Mars olursa: Beyaz tenli ve dişleri seyrek ola. Dostları tarafından sevile. Sağ elinde bir iz ola. Rızkı bol miktarda ola ve Hazreti Allah, ona saadet kapılarını aça. Evládı çok ola ama evládlarından pek bir faide görmeye. Sık sık nazara gele ve düşmanları kendisine sihir etmiş ola. Başından iki nikáh geçe, ilkinden fayda görmeye, ikincisinde dinine bağlı bir ádeme vara.

Avratın talihi Boğa, yıldızı Venüs olursa: Güzel yüzlü ola ve öteki kadınlarla kıyas edilmeye, onlardan üstün ola. Kalbi merhametli ola. Çalgıyı ve oynamayı seve. Lisanı tatlı ve ömrü uzun ola. Dişleri seyrek ve rızkı da çok ola. Akrabasından miras ala ama kardeşlerinden fayda görmeye. Babası hayırlı ola ama anasından da fayda görmeye. Hastalandığı zaman nar suyu içerse iyileşe. Başından iki nikáh geçe ve ikinci kocadan hayırlar göre.

Avratın talihi İkizler, yıldızı Merkür olursa: Yüzü büyük ola ve çabuk gazaba gele. Allah’tan korka ama kendi yaptığı işi kahır háline getire. Çok mala sahip ola, babasından ve anasından çok hayırlar göre. Evlátları çok ola ve onların evlátlarını da göre. Hastalığı safradan ola. Düşmanları çok ola, ona birşey edemeyeler ama büyü de yaptıralar. Eğer büyüler tesir ederse, horozun kaşında olan deriyi ve ibiğini ve horozun beynini susam yağıyla karıştırıp vücuduna sürünce büyüden hiç eser kalmaya.

Avratın talihi Yengeç, yıldızı ay olursa: Orta boylu ve beyaz tenli ola. İstedikleri kabul göre. Yüzünde bir iz ola. Evlátlarına hiç muhabbet göstermeye ve evlátları yüzünden pek çok üzüle. Hastalığı baş ve göz ağrısından ola, tatlısu yengecini ezip zift yağıyla kaynatıp vücuduna sürünce devá bula. Ama gece ve gündüz hiç rahatı olmaya. Düşmanları çok ola, sihir yaptıralar fakat bu avrata sihir tesir etmeye. Yedi ve yirmi yaşlarındaki tehlikeleri atlatırsa, tam 74 sene ömrü ola.

Avratın talihi Arslan, yıldızı güneş olursa: Çok hastalığı ola, dişleri seyrek ola, boyu uzun ola ve kırmızı renkli elbiseler giymeye merak sala. Elinde veya belinde bir iz ola. Ömrü uzun ola, hayırlı ola ve düşmanları kahrola. Malı çok ola, anasından ve babasından çok hayırlar göre. Karındaşlarından ve evlátlarından da hayırlar göre. Sudan ve ateşten korka. Beş, yirmi dört ve kırk yaşlarında büyük tehlikelerle karşılaşa ama bunları atlatırsa tam doksan yıl yaşaya.

Büyünün tutması için yıldızı bekleyeceksin

Yıldıznameler hangi işin ne zaman yapılması gerektiğini söylerlerken, o devirlerde sıradan bir faaliyet kabul edilen sihir ve büyü meselelerini anlatır ve büyülerin zamanını tayin ederler. İşte, bir 16. yüzyıl yıldıznamesinde yeralan, güneşin ve ayın girecekleri burçlarla büyülerin konuları arasındaki bağlantının anlatıldığı listenin bir bölümü:

Düşmanı yenme büyüsü: Güneş, arslan burcuna girdiğinde.

Topraktan su çıkarma büyüsü: Güneş, akrep burcuna girdiğinde.

Kötü ruhları uzaklaştırma büyüsü: Güneş, ikizler burcuna girdiğinde.

Düşmanın dilini bağlama büyüsü: Ay, Şarrateyn yıldızına geldiğinde.

Erkeği karısına daha fazla bağlayan büyü: Ay, yay burcuna girdiğinde.

Düşmanın hiç uyumamasını sağlama büyüsü: Ay, Cebhe yıldızına geldiğinde.

Düşmanları yoketme büyüsü: Ay, Deberán yıldızına geldiğinde.

Erkeği kadına áşık etme büyüsü: Ay, Sarfe yıldızına geldiğinde.

Yağmur yağdırma büyüsü: Ay, Simák yıldızına geldiğinde.

Bir şehri ortadan kaldırma büyüsü: Ay, Zubána yıldızına geldiğinde.

Düşmanı aşağılayıp rezil etme büyüsü: Ay, Muahhar yıldızına geldiğinde.

Yılbaşı salı gününe rastlarsa korkun!

Bir zamanlar hükümdarlar için kaleme alınan yıldıznameler zamanla halka döner ve müneccimler halk için basit bilgiler vermeye başlarlar.İşte, 19. asrın ikinci çeyreğinde hazırlanmış bir yıldıznamenin böyle bir bölümü: Müneccim köklü bir değişiklik yaparak

‘efrenci’ yani ‘miládi’ takvime göre konuşuyor ve

geleceği 1 Ocak’ın rastlayacağı günlere göre yorumluyor:

PAZAR: O sene gayet bereketli geçer, hastalar şifa bulur ve asık suratlılar bile neşeli bir hál alırlar.

PAZARTESİ: Halk perişan olur, gökten dert ve sıkıntı yağar, ekinler bile kurur.

SALI: Etrafı salgın hastalıklar kaplar, çok az kişi sağlam kalır.

ÇARŞAMBA: Havalar iyi gider, yaz ve kış mutedil olur ama beklenmedik ölümler yaşanır.

PERŞEMBE: Yer yer salgınlar çıkar ama çok fazla yayılmaz ve insanlar büyük tehlikeler içerisinde kalmazlar.

CUMA: O sene mutlu geçer ama çocuk hastalıklarında artış görülebilir.

CUMARTESİ: Kıtlık görülebilir, anneler ve babalar çocukları yüzünden üzüntüye uğrayabilirler.

Bakalım, Kasım çıkmadan bu tahminler çıkacak mı?

Müneccimlerin padişahlar için yazdıkları yıldıznamelerde yörüngeleri önceden bilinen gök cisimlerinin hareketlerine dayanarak sonraki yıllar için tahminler yapılabilir. Formüller halinde ve çok sonraki seneleri de içerisine alacak şekilde kaydedilen bu tahminler herhangi bir yılın bazı verileriyle karşılaştırılınca yaşanması muhtemel olayların önceden öğrenilebildiğine inanılır.

Aşağıdaki listede, 19. yüzyılın ilk yıllarında hazırlanmış bir yıldıznameden naklettiğim ve içerisinde bulunduğumuz Kasım ayında Türkiye’de meydana gelebilecek olayların sıralandığı bir bölüm yeralıyor. Yıldıznamede hadiseler meteor düşmesi, ayın tutulması yahut kuyruklu yıldız çıkması gibisinden tabiat olaylarına göre değerlendirilmiş:

GÜNEŞ TUTULSA: Feláketler yaşanır, herşey birbirine girer, ayaklanmalar çıkar ve insanlar sadece üzüntü çekerler.

AY TUTULSA: Halk mihnet ve sıkıntı içerisine girer, doğu viláyetlerinde büyük olaylar çıkar ve bu arada Araplar da birbirlerine girerler, özellikle Yemen’de kan gövdeyi götürür.

YENİ AY GÖRÜNSE: Halk refaha kavuşur, herşey güllük gülistan olur ve toprak öylesine bereketli bir hál alır ki, çöller bile yeşerir.

KUYRUKLU YILDIZ ÇIKSA: Yıldızın en belirgin şekilde göründüğü yerde işler karışır, etrafı fitne sarar ve o bölgedekan dökülür.

DÜNYAYA YILDIZ (METEOR) DÜŞSE: Düşmanların birdenbire saldırmaları ihtimali artar, heryeri yala söylentiler sarar ve halk bir lokmaya muhtaç hále gelir.

GÖKKUŞAĞI BELİRSE: Gökkuşağının batıda görünmesi hálinde hastalıklar başgösterir ama doğuda çıkacak olursa Şam taraflarında huzursuzluklar yaşanır.

Yıldızname terimleri

SA’D: Uğurlu yıldızlara denir. En uğurlu yıldızlar Jüpiter ve Venüs’tür. Bu yıldızların yörüngelerinin en yüksek derecesinde bulundukları sırada doğan çocukların talihi açık olur ve eğer o çocuk padişah evládıysa, tahta geçtiği zaman dünyayı fetheder.

NAHS: Uğursuz yıldızlar. Uğursuz yıldızların başında Mars ve Satürn gelir. Bu yıldızların yükseldiği anda dünyaya gelenlerin talihi son derece fenadır.

KIRAN ZAMANI: Bir burçta, aynı anda iki yıldızın bulunması háli. Bu duruma ‘mukarene’ de denir ve kıran zamanı doğmuş olan hükümdarlar dünyanın en büyük fatihleri olurlar. Meselá Timur ile Fatih Sultan Mehmed’in böyle bir anda dünyaya gelmişlerdir.

TESYİR: İnsanların doğumu sırasında gökyüzüne hákim vaziyette bulunan yıldızın, o kişinin mutluluğunu belirleyecek yıldızla aynı yerde buluşması. Bu buluşma göğün uğurlu kabul edilen bir noktasında meydana gelirse, kişinin hayatı mutlulukla dolar.

KABUL: Araları bozuk olan yani yanyana gelmeleri şahısları fena yönde etkileyen iki yıldızın birinin veya ikisinin beklenmedik şekilde yörünge değiştirmesi ve değişik, iyi bir açıda yeniden yanyana olmaları háli. Kabul hálinde o yıldızların etkisi altındaki kişiler kötü durumda iseler düzelirler, iyi durumda olanlar ise daha da refaha kavuşurlar.

HİLÁC: Yeni doğmuş çocuğun ömrünün kaç yıl olacağını tahmin işlemi. Hilác, ilm-i nücumun en zor kısmıdır.
SON
Yazarın Tüm Yazıları