Paylaş
ÇOK kişiye tuhaf gelmemiştir. Aldırış eden de olmamıştır herhalde. Ama, bu toplumda denizciliğin gelişmesini, Türkiye'nin gerçekten denizci ülke olmasını isteyenler için, o küçük broşür ve o nazik çağrı hayli düşündürücüydü.
Hele, bir Denizcilik Bayramı gününde.
Broşür, Ankara'daki derneklerden birinin düzenlediği meslek seminerine ilişkin. İlginç biçimde, gemiyle yapılacak Ege gezisini bilimsel toplantılarla birleştiren bir seminer programı. Çekici kılmak için, küçük fakat iyi görünümlü geminin, salonların, havuzun, diskonun, idman yerlerinin resimleri.
Kısacası, Ege turizmine uygun orta boy bir ‘‘kruvaziyer’’ gemisi. Yani, bir yerden bir yere gitmek için değil, gezmek, dinlenmek, iyi vakit geçirmek amacıyla özel olarak yapılmış derli toplu bir Yunan gemisi.
‘‘Türkiye'de aynı amaca uygun o boyutta gemi yok muydu?’’ diye sorarsanız, yanıtı acıdır: Yok.
Çağrı ise, Galata rıhtımına yanaşmış bir büyük geminin tanıtımı içindi. Kendi küçük gemisiyle Ege turları düzenleyen bir yerli turizm şirketi, Yunanlıların yeni yaptırdıkları, çok yollu olduğu söylenen büyük bir kruvaziyer gemisini gezdirip beğendirmek istiyordu. Herhalde, onunla denizlere açılmayı içleri çekenler belirli bir tarih için yerlerini ayırtacaklar, sonuçta en büyük kazanç payı bu işi beceren Yunanlı armatörün olacaktı.
‘‘Bizim donatanlar bu çeşit deniz işletmeciliğine heves etmiyorlar mı?’’ diye sorarsanız, onun da yanıtı acıklı bir ‘‘hayır’’dır.
Aslına bakarsanız, dönüş yapan ya da tatile gelen gurbetçi işçiler için, külüstür Yunan salapuryalarını kiralamak yerine aynı işi kendi gemileriyle yapmaya niyetlenen tek tük özel girişimci eksik değil. Ama Denizyolları'nın, pulman koltukları da olan Ankara, Samsun ve İskenderun gemileriyle zaten yaptığı bir şey bu.
Kruvaziyer gemileri, dinlenmeye ve eğlenmeye yönelik özellikleriyle, ayrı bir kategoridir. Ara sıra düzenlenen bayramlık geziler için kullanılsalar da, sıradan yolcu gemileri bu amaca hizmet edemez ve kárlı olamaz. Buna karşılık, dırdırlarıyla başlarının etini yedikleri kocalarını gömdükten sonra dünya gezisine çıkan zengin Amerikan dudularıyla doldurulmuş kruvaziyer gemileri müthiş kazanç kaynağıdır. Akdeniz'de, hatta dünyanın başka bazı denizlerinde bu işin kaymağını yiyen de yine Yunanlı armatörlerdir. Bizdekiler ise, ciddi işletmecilik ve örgütlenme isteyen bu yola girmektense, söylendiğine göre, Adriyatik hattındaki üç Denizyolları gemisini, sigortaya esas bedelleri 40 milyon dolar olduğu halde 10 milyon dolara alıp kestirmeden gitme peşindeler.
Ne yazık ki, deniz yoluyla yük taşımacılığında olduğu gibi bu konuda da güdülen resmi politika, gemileri çürütüp verimsiz çalıştırdıktan sonra yok pahasına elden çıkararak dertten kurtulmak olunca, eninde sonunda varılacak nokta da budur.
Paylaş