Paylaş
LEEDS United konusunun geldiği noktayı dehşet, nefret ve hayretle izlememek çok zor. Serseriler arası vahşetin siyasal ihmallerle çığırdan çıkıp bir diplomasi çıkmazına dayanması ürkütücü, tiksindirici ve şaşırtıcıdır.
Oysa, spor biraz da bunların olmaması için var. Barış, sevgi ve huzur için.
İstanbul'da olupbitenleri ve karşılıklı suçlamalardaki haklılık paylarını bir yana bıraksak bile, sonrası?
Türkiye, olayın soruşturulması ve sanıkların yakalanması bakımından gösterilen çabukluğu ve sorumlu davranışı yeterince duyurup vurgulayarak önceki ihmal ve sorumsuzluk suçlamalarını dengeleyemez miydi? Devletin elindeki kamu kuruluşları, tanıtıma yönelik kurumlar ve fonlar böyle bugünler için yoksa, hangi günler için vardır? Halkla ilişkilerde uzman ve beceri kıtlığı mı çekiliyor? Yerel hataları da içeren, ama olupbiteni dengeli biçimde yansıtan, konunun bütün bir ülkeyle ya da halkla ilişkisiz yönlerine ağırlık veren çok kısa bir metraj, dünyanın yayın şebekelerine sokulamaz mıydı?
Devlet yapamıyorsa, zamanı geldiğinde tekelci maç yayınlarından büyük paralar kazanan ve devletten bile güçlü olduklarını ispata çalışan televizyon kanalları da mı bunu yapamazdı?
Sporu politikanın aracı olarak kullanmak, büyük maçlarda tribünlerde ‘‘arz-ı endam’’ edip görüntü vermek ve hele sporcuların başarılarından pay çıkarmak marifet değildir. Türkiye'nin politika dünyası, en azından şimdiye kadar aldıklarının borcunu ödemek için daha ilk günlerden başlayarak Galatasaray'a sahip çıkmak zorundaydı. Şimdi, artık, biraz geç.
Görünürde Leeds United ya da UEFA ileymiş gibi algılanabilecek olan zıtlaşma, artık siyasal boyutlara bürünen ve diplomatik çözüm gerektiren bir olay durumuna geldi: Galatasaray, Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı ile karşı karşıya.
Majeste'nin ülkesindeki merkezi ve yerel davranışlar, ne İngiliz kökenli ‘‘centilmenlik’’ kavramına sığıyor, ne de sportmenliğe. Bıçakla işlenmiş bir cinayet otopsisinin bu kadar uzun sürmesini ve cenaze töreninin ertelenmesini anlamak zordur. Yeryüzüne dağılmış irili ufaklı topraklarda, Falkland Adaları'ndan Kıbrıs üslerine kadar kudretini sergilemekten hálá geri durmayan bir ülkenin Leeds'e maç oynamaya ve seyretmeye gelecek insanlara can güvencesi veremeyişi kadar acayip bir şey olamaz. Polisin yerel otoriteye bağlı oluşu gibi nedenler de bu aczi açıklamakta yetersizdir.
Ama, asıl anlaşılmayan, fiyaka satmaya gelince ‘‘dünya devleti’’ olmakla övünen bir Türkiye'nin olayı İngiltere'ye ve UEFA'ya ilişkin yönleriyle bir uluslararası skandal olarak nitelendirip şimdiye kadar çözememiş olmasıdır. Gençlikten sorumlu devlet bakanının kısacık açıklaması dışında, gösterilen çabalara ilişkin olarak halka verilmiş doyurucu bilgi hálá yok.
Paylaş