Mümtaz Sosyal: Tarımda sinsi oyun

Mümtaz SOSYAL
Haberin Devamı

TÜRKİYE tarımını kuşaklar boyu etkileyecek, çiftçiliğin köküne kibrit suyu dökecek, sağlıksız toplum yapısını büsbütün sarsacak bir yasa tasarısı Meclis'ten geçmek üzere, kamuoyunda tık yok.

O Türkiye ki, 21 milyon hektarlık ekili arazisi, 12 milyon hektarlık çayır ve merasıyla, nüfusunun yaklaşık yüzde 45'i henüz toprağa bağlı bir ülkedir. Şimdi, böyle bir ülke, 30 milyon insanının geçim koşullarını altüst edecek sakat bir ‘‘yapı değişikliği’’ne itiliyor.

Elbette, bugünkü yapının sürüp gitmesi, gelişmiş ülke nüfuslarının en fazla yüzde beşinin tarımla uğraştığı bir çağda bunca insanımızın toprağa bağlı durması savunulamaz. Ama Türkiye'nin sanayi toplumu olması, verimli tarımcılığı gerçekleştirerek kentlileşmesi ve sağlıklı bir yapıya kavuşması büyük çöküntü yaratmadan ve derme çatma sonuçlar doğurmadan erişilmesi gereken ulusal bir hedef, neredeyse kutsal bir iştir. IMF ve Dünya Bankası'ndan gelme ikinci sınıf üç adamın paraya muhtaç hükümetlere zorladığı formüllerle apar topar çırpıştırılmaması gerekir.

Ülkeyi yabancı tarım sermayesinin plantasyonuna dönüştürüp köylerden kentlere sefalet akıtır biçimde yapılmaya mahkûm sıradan bir iş değildir bu.

Oysa, komisyonları aşıp Meclis Genel Kurulu'na gelen ve kaşla göz arasında geçirilmeye çalışılacak olan ‘‘Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanun Tasarısı’’, sonuçları sosyal bakımdan hiç parlak olmayacak bir girişim.

Temel amaç, geçici 1. maddenin (E) bendinde de görüleceği gibi, destekleme alımlarını durdurmak, ‘‘kooperatif ve birliklere... devlet veya diğer kamu tüzel kişilerinden herhangi bir mali destek’’ verilmesini önlemektir.

Başta Amerika ve Avrupa Birliği olmak üzere, dünyanın hemen hemen bütün ülkeleri kendi tarımlarını büyük mali desteklerle ayakta tutarken.

Sanki Türkiye'deki tarım üretiminin girdileri, mazotuyla, gübresiyle, kredi olanaklarıyla öbür ülkelerdeki girdilerden daha ucuzmuş gibi.

Neredeyse, borç batağına batışın sorumluluğunu tarım kesimine yıkarak.

Tasarının aldatıcı yönü, bu sinsi girişimi ‘‘birliklere özerklik veriyoruz’’ görüntüsüyle örtmeye çalışmasıdır. Oysa birlikler, özerklik şöyle dursun, bağlayıcı tek tip ana sözleşmelerle, ‘‘geçiş süreci için’’ kurulmuş gözüken ve herhalde IMF tutkunu yüksek bürokratların dolduracağı bir ‘‘Yeniden Yapılandırma Kurulu’’ yoluyla, sıkı denetim altında olacak ve tarımsal örgütlenmeyi ortadan kaldırıcı çözümlere yöneltilecektir.

Kısacası, zaten hiç mecbur değilken bu alanda dışalımı serbest bırakmış ve manav tablalarını İngiliz elmalarıyla doldurmuş bir Türkiye'nin tarım kesimi, dünyanın acımasız piyasa ekonomisi karşısında cascavlak korumasız kalıyor.

Şimdiki parlamentoya lider gölgesinde girmiş milletvekilleri kendi kırsal desteklerini büsbütün ortadan kaldırıp kuyularını kazacak olan böyle bir tasarıya bile karşı çıkmayabilirler. Ama, parlamento dışında kalan ve tarım kesiminin desteğini yeniden kazanmak zorunda olan CHP'nin eli armut mu topluyor ki, o da bu konuda tepkisiz ve kıyameti koparmadan durabiliyor?

Yazarın Tüm Yazıları