Paylaş
SAYIN Başbakan, ‘‘MHP'nin ne yapmak istediğini anlayabilmiş değilim’’ diyor.
Anlayamayacak ne var? O partinin genel başkanı, grup toplantısında resmen ve açıkça şöyle demekte: ‘‘Bizim yolsuzluklarla mücadele konusunda gösterdiğimiz hassasiyet, her şeyden önce siyasetin yeniden itibar kazanmasına yöneliktir. Yolsuzluklarla mücadele istikrarın alternatifi değil; tam aksine, istikrarın meşruiyetini sağlayan bir ahlaki tutarlılığı ifade etmektedir. Meclis soruşturma komisyonlarında milletvekillerimizin sergilediği tavırlar, ahlaki ve vicdani kanaatlerinin ürünleridir.’’
Doğru değil mi?
Ne var ki, MHP'nin bu yaptıklarını, yolsuzlukla gerçekten mücadele için değil, bambaşka hesaplarla yaptığını söyleyenler çoktur: Öcalan'ı astıramamış, tarım ürünlerine yüksek destek fiyatı koparamamış olma türünden nedenlerin parti tabanında yaratacağı tepkileri yolsuzluk konusunda keskin bir tutumla dengelemek gibi.
Politika, elbet hesap işi. Hesapların ne olduğunu sezmek ve eleştirmek de herkesin hakkıdır. Ama, doğru, hatta çok doğru ve yadsınamayacak ilkelere dayandırılmış hesapları eleştirmek zordur. İster istemez, hesapları eleştirirken ilkeleri eleştiren ya da bazen kullanılabilir, bazen kullanılamaz sayan kişi durumuna düşebilirsiniz. Güreşte, karşınızdakinin oyununu bozmak için bir başka oyuna başvururken tuşa gelmeye benzer bir durum.
Aynı çelişkiyi, Sayın Bahçeli, bir bakıma Ecevit'in ‘‘anlama güçlüğü’’nü yanıtlarcasına, şöyle vurguluyor o konuşmasında: ‘‘Bu konuda ileri sürülen siyasi hesap iddiaları, gerçeklerle bağdaşmadığı gibi, bugüne kadar ‘temiz siyaset, temiz toplum' sloganını savunanların bizim bu hassasiyetimiz karşısındaki yaklaşımları da oldukça düşündürücüdür.’’
Medyanın ‘‘düşündürücülüğü’’ ise, bir hafta önceki grup konuşmasında ele alınmıştı: ‘‘Medyamızın gelişmeler karşısında sergilediği ikircikli tavırlar da dikkat çekici boyutlara ulaşmıştır. Başlangıçta Meclis, alaycı bir edayla, aklama-paklama yapmakla suçlanmış, daha sonra çok farklı bir yaklaşım sergilenmiştir. Temiz toplum, temiz siyaset kampanyalarının bayraktarlığını yapan basınımızın bu ve benzeri konularda daha tutarlı ve duyarlı olmasını beklemek hakkımızdır.’’
Partiyi sevmeyebilir, sevenlere kızabilirsiniz. Hatta, inançlarının tehlikeli olduğunu söyleyip başka yerlerdeki örneklere bakarak, devleti bütünüyle ele geçirmesinden endişe duyanlar da olabilir. Ama kabul edin ki, politik hesaplarını, ne derseniz deyin, itiraz edilemez doğrulara dayandırarak güçlenen, halkın gözünde gitgide başarılı sayılan bir parti söz konusudur.
Siz de particiliğinizi kimsenin itiraz edemeyeceği doğru ilkelere dayandırın, sizin de partiniz güçlensin, sizi de halk sevip başarılı saysın, devleti siz ele geçirin.
Paylaş