Paylaş
Kadıköy, İstanbul'un seçkin semtlerinden biri sayılır. Halkının damarlarına işlemiş eski kent kültürüyle, okumuşluğun yaygınlığıyla, seçimlerde verdiği oyların rengiyle, çeşitli olaylardaki bilinçli tepkisiyle.
Fakat, aynı Kadıköy'ün tam on yıl boyunca Aktaş denen bir elektrik dağıtım şirketince sürdürülmüş uygulamalara kuzu kuzu katlanmasını, siyasal alandaki bilinçlenişini elektrik tüketicisi olarak büyük kitle protestoları ve boykotlarla göstermeyişini anlamak zordur. Elbette yapılanlar ve yapılmayanlar konusunda birtakım dilekçeler yazılıp resmi başvurular olmuştur. Ama, şirketin uygulamaları ve gelip geçmiş enerji bakanlarının tutumları karşısında Kadıköylülerin, olağan yollar ötesinde, kendilerine yaraşır örgütlenmelerle bütün ülkeye örnek olacak toplu tepkiler ortaya koymaları beklenirdi.
Unutmamak gerekir ki, işçiler olarak asıl tepkiyi gösterip halkı yönlendirmesi gereken Tes-İş Sendikası'nın küçük oranda da olsa şirket sermayesindeki ortaklığı yüzünden hareketsiz kalışı ve büro elemanlarından oluşan Enerji-Yapı Yol Sen'in yalnızlığı halktan gelebilecek bir başkaldırının önemini büsbütün artırmıştı.
Ama olmadı.
Şimdi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı canibinden sezilen işaretlere bakılırsa, bakan, Danıştay'ın yürütmeyi durdurma kararına uymuş gözüküp son günün gece yarısında şirkete elkoyma emrini vermiş olmakla birlikte, bir yandan da aynı şirketle sözleşme yenileme hazırlığı içindedir.
Oysa şirketin sicili, yeni bir sözleşmeye asla taraf olamayacak kadar kötü.
Yalnız TEAŞ'a ödemesi gereken borçları ödemediği, mahsuplaşma işlemlerine fesat karıştırdığı için değil. Her şeyden önce, on yıl süreyle İstanbul'un Anadolu yakası halkına çektirdiklerinden ötürü.
Elektrik dağıtımının işletme hakkı Anayasa'ya aykırı yollardan Aktaş'a devredilirken, gösterilen gerekçe ve yaratılan beklenti, şebekedeki akım kayıplarının önlenmesi ve yeni yatırımların yapılmasıydı. Uygulama tam ters sonuç vermiş ve kayıplar yüzde 8.5'tan yüzde 16.28'e çıkmıştır. Şirket, tesisat bağlama ve saat açıp kapamada da TEAŞ'ın belirlediği tarifeleri aşarak halka fazla para ödetmiştir.
Bakanlık, bütün şikayetlere ve mahkeme kararlarına karşın, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da böyle bir şirketi kanatları altında tutup korumaya kararlı olabilir. Ama, şimdi, kararlı olma sırası Kadıköy halkınındır.
Şirketin ve emrindeki taşeron firmaların kirli çamaşırları ortaya döküldüğüne ve hukuksuzluk mahkeme kararlarıyla da tescil edildiğine göre, şimdiye kadar yapılanların hesabını sormak ve rezaletlerin tekrarına engel olmak artık Kadıköy halkı için bir ödev olmuştur. Kadıköylüler de örgütlenip bunu yapamazsa kimse yapamaz ve uyuşuk Türkiye sömürülür gider.
Sabah akşam ‘‘sivil toplum’’ lafı ede ede.
Paylaş