Mümtaz Soysal: Havale ve karşılığı

Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

Dimitra'nın Andreas Papandreu ile birlikteliğini anlatan ve Türkçesi 1998'in Milliyet Yayınları'nda çıkan ‘‘On Yıl Ellidört Gün’’ adlı anı kitabındaki şu tümce tipiktir: ‘‘Andreas, çok sevdiği ve ezeli bir erotik ilişkiyle bağlı olduğu denizin kenarında yeniden gençleşiyor ve ondan kuvvet alıyordu.’’

Tipik; çünkü, Dimitra kendisinden en az bir kuşak yaşlı olan o kurt politikacıyla yaşadığı aşkı anlatırken bu ‘‘erotik’’ sıfatını olur olmaz her ‘‘iyi’’ şey için neredeyse yüzlerce kez kullanır. Hatta, cenaze töreninden söz ettiğinde bile Yunan halkının Andreas'ı ‘‘sihirli, eşsiz ve erotik bir ilişkiyle taparcasına sevdiğini’’ söyler.

Ne var ki, kendi fizik ve ruh yapısını yansıtan bu çılgın üslup özelliği, aynı Dimitra'nın Yunan politikacıları konusunda akıllıca gözlemlerde bulunmasını önlemez.

Kitabın bugünler için ilginç olan yerleri, Andreas Papandreu'nun şimdi dışişleri bakanlığı yapan oğlu Yorgo Papandreu ve o zamanların Sanayi Bakanı Kostas Simitis'e ilişkin düşünceleridir. Andreas, her ikisini de Yüce Divan'a sevk edildiği zor günler boyunca ona arka çıkmayışları, hatta çekilip gitmesini isteyişleri yüzünden bir çeşit ihanet içinde görür.

Dimitra, kendisine nazik ve biraz hoşgörülü davrandığı için Yorgo'ya fazla yüklenmese de, Andreas Papandreu'nun Simitis'i ‘‘ulusal sorunlarda korkak’’ ve ‘‘katışıksız bir Avrupa taklitçisi’’ saydığını yazmadan edemez.

O ne yazmış olursa olsun, Simitis ve Yorgo'nun Yunanistan için en önemli ‘‘ulusal sorunlar’’ olan Ege ve Kıbrıs'ı ustaca bir manevrayla Avrupa Birliği'ne ‘‘havale’’ etmeyi başardıkları kesindir. Eski Fransız cumhurbaşkanlarından Giscard d'Estaing şöyle diyor: ‘‘Yunanistan bu işte çok akıllıca olduğu sonradan ortaya çıkan bir düşünce geliştirdi ve Türkiye'nin tam üyelik isteğinden özellikle iki ülke arasında uzun zamandır süregelen Ege anlaşmazlığını çözmek için yararlanmak istedi. Türkler talepçi olduklarına göre, elinde böyle bir diplomatik baskı aracı bulunan Yunanistan'ın da bunu ikili sorunları çözmekte kullanması son derece meşruydu.’’

PASOK, Ege ve hatta Kıbrıs'ı böylelikle Avrupa'ya havale edince, içte fire verebileceği konulara yüklenerek Andreas Papandreu'dan beri ihmal edilen sağlık ve eğitim alanlarında yeni vaatlerle seçim kazanmayı da başarmıştır. Ama, yüzde 1,1'lik oy farkına dayanan bir başarıdır bu. Dolayısıyla, Simitis'in, içte sosyal sorunlara ağırlık verirken, ‘‘ulusal sorun’’ denen konulardaki Avrupa kozunu şimdiye kadarkinden daha etkili biçimde kullanması gerekecektir.

Buna karşı, Türkiye'nin Ege'de sağlam durması ve Kıbrıs'ı da ‘‘dert’’ olarak görmekten vazgeçip Avrupa konusunda elde tutulan etkili bir ‘‘kart’’a dönüştürmesi gerekiyor. Konfederasyon önerisini ve KKTC'nin AB'yle doğrudan temas girişimlerini bu stratejinin önemli parçaları olarak kesintiye uğratmadan sürdürmek şu günlerde her zamankinden daha çok önem kazanmıştır.

Yazarın Tüm Yazıları