Paylaş
Başbakan, ‘‘Konu, yalnızca cumhurbaşkanlığı seçimidir; başka konuların buna bağlanmasından söz edersem pazarlık görüntüsü verir’’ diyor.
Ana muhalefet partisinin genel başkanı da, tasarladığı liderler turunu iptal ederken, ‘‘Önce iktidar partilerinin tavrını görelim, ona göre hareket ederiz; pazarlık görüntüsü vermeyelim’’ diyormuş.
Tam tiyatro. Hafifçe sihirbazlık da karışık: Pazarlığın kendisi var, görüntüsü yok.
Oysa, ülke gün gibi aşikár bir pazarlıkla karşı karşıyadır: Fazilet Partisi'nin Anayasa değişikliklerine ve Demirel'in görev süresini uzatmaya destek vermesi karşılığında Ceza Yasası'nın 312. maddesi değiştirilecek.
Ama, görüntüyle ilgili bir başka sorun var: İktidar ortakları, Fazilet'e rüşvet verir görüntüsü yaratmamak için, 312. madde değişikliğini, tek başına değil, Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesine ve Ceza Yasası'nın ‘‘Meclis'e, hükümete, mahkemelere, orduya hakaret’’ suçlarını içeren 159. maddesine ilişkin değişiklik tasarılarıyla birlikte getirmeyi düşünüyorlarmış.
Kısacası, özgürleştirme görüntüsü gerisinde, süre uzatma ve adam kurtarma operasyonu. İlk ağızda düşünülen ‘‘kıyak maaş’’lı ve ‘‘parti kapatmayı zorlaştırma’’lı paketten daha şık bir görüntü.
Zamanlama da ilginç: Önce bir kişinin süresi uzatılacak, sonra bir başka kişi kurtarılacak.
Sıra gelirse, vatan da.
Ama, vatanın başına gelecekler şimdilik kimseyi fazla ilgilendirire benzemiyor. İrtica tehlikesi mi azaldı? Sihirbazlık, Fethullah ve Hizbullah heyulalarını da mı vatan sathından sildi? Cumhuriyet artık hiç mi tehdit altında değil acaba?
Laik ve bütünlükçü cumhuriyeti koruyan yasaları özgürlükçü, ama vatansever bir anlayışla yeniden düzenlemeye yönelik ciddi bir çalışma yapmak başka şeydir, süre uzatma ve adam kurtarma niyetiyle madde hokkabazlıklarına kalkışmak başka şey. Geçen yıl, bu zamanlar, başlangıçta seçimi zamanında yaptırmaya yönelik olduğu için ‘‘küskünler hareketi’’ diye adlandırılan girişim, işin içine yine apar topar 312. madde karıştırılınca anlamsızlaşmış ve 17 Mart günü Genelkurmay Başkanı Hürriyet'in Ankara Temsilcisi Sedat Ergin'e şunları söylemişti: ‘‘163. maddenin iptal edilmesi, irtica tehdidinin bugünkü ölçülere varmasının başlıca nedenidir. Halihazırdaki kanunun da irticanın büyümesini önleyemediği, gereken caydırıcılığı sağlayamadığı bir gerçektir. Hal böyleyken, bu kanunun yumuşatılması, irtica tehdidinin daha büyük bir tehlikeye dönüşmesine yol açar. Bu da ülkemizi büyük kargaşa ve kaosa sürükler. Ülkemizin buna tahammülü yok.’’
Bugün böyle bir tahammülsüzlük görüntüsü görülmüyorsa da, görüntüsüzlüğe aldanmamak gerekir. Aşikár pazarlığın bile görüntüsüz yapılabildiği bir ülkede, aslında oluşmakta olan çok derin ve sert bir tepkinin de görüntüsüzlük görüntüsü vermesi pekálá mümkündür.
Paylaş