Mümtaz Soysal: Esadiye'nin geleceği

Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

HOLLANDA'nın Türkiye'deki son büyükelçilerinden biri, Nikolaos Van Dam, siyasal bilimci ve Suriye uzmanı bir diplomattı. Kahire'den Ankara'ya atanmadan önce ‘‘Suriye'de İktidar Mücadelesi’’ adıyla yayınladığı ve 1997'de dördüncü baskısı yapılan kitapta, daha o zaman, Hafız Esad'tan sonra işbaşına geçecek olanın küçük oğlu Beşar olacağını öngören de o olmuştu.

Ekselans Van Dam'ın kitabındaki belirgin özellik, siyaset ve mezhep ilişkilerini derinliğine incelemesi ve Şam'daki iktidar mekanizmasının temelindeki değişmezliği vurgulamasıydı. Gerçekten de, Hafız Esad'ın fiilen 1968'le 1969 arasında, resmen de 1970'te işbaşına geçişinden sonra uzun yıllar boyunca, gerek silahlı kuvvetlerde, gerekse güvenlik ve haberalma işlerindeki Alevi unsurlarda pek az değişiklik yapılmıştı. Yaş haddi dolayısıyla emekli olanlar bile, bir süre sonra Esad tarafından başka hizmetlere atanmışlardı.

Esad için önemli olan, dinamizm değil, kendisine mutlak bağlılıktı.

Nitekim, 1983'te ciddi bir hastalığa yakalandığı belli olunca, hal vaki olursa geçiş döneminde iş görmek üzere kurulan altı kişilik komiteye kardeşi Rıfat'ın alınmasını istememişti. Şimdi hálá dış ülkelerde yaşayan ve o zamandan beri biri annelerinin ölümü vesilesiyle olmak üzere, ülkeye ancak birkaç kez gelip gitmiş olan Rıfat, Hafız Esat'a göre, iyi yetişmemiş, ne yapacağı pek belli olmayan ve yolsuzluklara bulaşmış bir kişiydi. Yerine geçmemesi için, o komiteye girmesini bile tehlikeli saymıştı.

Suriye Baas Partisi'nin 90 kişilik Merkez Komitesi'nde de en güvendiği kişiler, neredeyse değişmez üyeler olarak kalan ve büyük çoğunluğu Lazkiyeli olan Alevi generallerdi. Mezhep ve aşiret dayanışması her şeyden önemliydi. Parti'nin sivil kadroları içinde de Şam ve Halepli Sünniler azınlıktaydı.

Ekselans Van Dam, en büyük evlat Basil'in araba kazasında ölümünden sonra Esad'ın ardından Suriye'deki iktidar sorunu için üç senaryo öngörmüş.

Birincisi, şimdiki senaryo: Esad'ın generalleri, lidere bağlılıklarını halka göstermek ve aralarında çıkabilecek görüş ayrılıklarına karşı birleştirici bir simge bulmak amacıyla, Beşir çevresinde kilitlenebilirlerdi. Uzun iktidar yılları boyunca Alevi azınlık için elde edilmiş kazanımların sürdürülmesi için takınılacak en akıllıca tutum da bu olurdu.

İkinci senaryo, bir süre sonra, bazı Alevi generallerin durumlarını güçlendirmek ve öbürlerine karşı daha geniş bir zemin oluşturmak için Sünni askerler ve sivillerle yeni yakınlıklar kurmaya kalkışmasıydı.

Üçüncüsü de, generallerden bazılarının, böyle bir Sünni destek bile aramadan, öbürlerini tasfiye edip duruma egemen olmayı düşünmeleriydi.

Ama bu son senaryoların ikisi de Suriye'yi kanlı çekişmelere sürükleyebileceği için, birinci senaryonun süreklilik kazanması daha büyük bir olasılıktı: Yani, aynı çevreler içinde ve aynı çevrelerin gözetimi altında, Esad ailesindeki doğal geçişte olduğu gibi, yaşlılardan gençlere doğru denetimli ve tedrici bir iktidar devri.

Yazarın Tüm Yazıları