Mümtaz Soysal: Çöl turizmi

Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

Yabancı gezginlerden para kazanmaya niyetli ülkelerin tarih, inanç, dağ, rafting, safari, yelken, güneş, plaj turizmi peşinde olmalarını anlamak mümkündür de, kum tepelerinden ya da kızgın kayalardan ibaret çöllerin kazanç kaynağına dönüştürülmesini düşünmek zordur.

Tunus'un güneybatı ucunda, Büyük Sahra'nın başladığı yerlere kurulmuş ‘‘turizm merkezleri’’ni gördükten sonra bunun da pekálá başarılabileceğini anlıyor insan.

Tozeur, ülkenin batı ucunda, kurumuş büyük tuz gölünün hemen yakınında, doğru uçuşla bir, Sfax aktarmasıyla iki saat uzaklıkta bir kent. Uzun süre, çöllerden gelen kervanların durak noktası olmuş. Son yıllarda ise, Göreme gibi bir özelliği olmadığı halde, Avrupalı turistlerin akın akın aktığı bir yer.

Ama, çöl turizmi tam orada başlamıyor. Havaalanından 25 kilometrelik bir yolla, daha batıya, Nefta denen kasabaya gitmeniz gerek. Oradan da, özel güvenlik altında tutulan, içinde dört yıldızlı büyük otellerin bulunduğu asıl ‘‘turizm merkez’’lerinden birine. Tozeur çevresinde bunlardan birkaç tane var.

Tabii, ‘‘İnsanlar, böyle yerlere niçin gitsin ki?’’ diye sorabilirsiniz. Güneşse, başka yerlerde de var; hem de deniziyle, eğlenceleriyle. Orta Afrika'nın bazı köşeleri gibi vahşi hayvanlarıyla ünlü bir yer değil ki, safariler düzenlensin.

Gelen turistleri oyalamak için ta Cezayir sınırındaki Tamerza civarının jeolojik yapısını, çöl kıyısındaki kayalıklardan sızan suları, hurma ağaçlarının gölgelediği vahaları göstermenin de başka yerlerde hiç bulunmayan bir özelliği yok. Oralarda satılan bedevi dokumalarının, taş numunelerinin de.

O halde?

İnsanlar onca para harcayıp hafta geçirmek için neden gelirler?

İşin sırrı da burada: Tunuslular, başka bakımdan hiç değer taşımayan bir arazi yapısını sinema endüstrisi için değerlendirmeyi ve yabancıların çevirdiği ünlü filmler yoluyla turist çekmeyi becermişler.

‘‘Yıldız Savaşları’’ dekorlarının bir kısmı hálá orada: Uzaydaki sözde yeraltı kentinin üst yapıları; ayakta kalmış uyduruk duvarlar, borular.

Daha ötelerde, ‘‘İngiliz Hasta’’nın çevrildiği mekán: Çöl kıyısında yükselen korkunç kayalıklar.

‘‘Douz’’ vahası yakınlarında, ‘‘Çöl Altında Gök’’ gibi filmler için İtalyan şirketlerine defalarca kiralanan ve deve sırtında bir kilometre gidilip gezilen kale dekoru: Vittorio Gassman'lı, Claudia Cardinale'li anılar, güya ondokuzuncu yüzyıl Osmanlı ordusunca kullanılmış bir cephane arabası, o zamana ait duvar haritasında nedense Latin alfabesiyle yazılmış Türkçe adlar!

Şirketleri çekip ünlü film çevirtebilir ve bıraktıkları dekorları üç-beş kuruş için enkazcıya satmazsanız, ülkenizin çölüne bile insanlar da akar, paralar da.

Yazarın Tüm Yazıları