Paylaş
TAMAM, çok kötü oldu, keşke hiç olmasaydı. Belki İngiliz turist sayısını da bir ölçüde azaltabilir. Ama, bunca büyütülecek, bütün halkı yerin dibine geçirtecek bir olay mıdır?
‘‘Tabloid’’ denen ve ucuz demagojiyle tiraj yapan Londra gazetelerini ciddiye alıp Türkleri yerin dibine batıran yorumları aktarmanın anlamı yok. Kavga, ‘‘taraftar çatışması’’ bile değildi ve hır çıkarma amacıyla uzaktan gelmiş serserilerle hır çıkınca bıçak çıkaran bizimkilerin bir kapışmasıydı. Adam öldürmeye kadar varmamalıydı elbet; ama ‘‘The Times’’ Gazetesi'nin, ‘‘James Joyce’’ adlı barda olanları İrlandalı sahibin eşinden naklen anlatışı gözardı edilebilir mi: ‘‘Kalabalık bir grup olarak öğle sonrası saat 2 sularında geldiler. Çok aşırı içiyor, sürekli küfrediyor, taşkınlık yapıyorlardı. İngilizlere göre bu çok doğal olabilirdi, ancak küfürleri ve uygunsuz davranışları burada çok ağır hakaret demekti.’’
Gece bar çıkışı yaptıklarını ise Hürriyet'te okudunuz: İstiklal Caddesi boyunca insanlara sataşmak, yaşlı kadına tekme atmak, çevredekilere cinsel organlarını göstermek, Türk bayrağını edep yerlerine sürmek!
Kısacası, İngiltere'de ve Batı Avrupa'da bile o insanlardan yaka silkmiş çok kişiye ‘‘Oh olsun!’’ dedirtmiş olan bir olayı bu kadar abartmak ve halka kompleks verip buradaki insanların onurunu daha fazla örselemek doğru mudur?
Hele, bu ülkedeki insanların onurunu asıl kıran olaylar üzerinde Türk medyası olarak durulmayıp birazcık da olsa gürültü koparılmamışsa.
Avrupa ülkelerinden çoğunun vatandaşları, vizesiz parasız ellerini kollarını sağlayarak Türkiye kapılarından girerken, Avrupa'ya gidecek Türk vatandaşları konsolosluk kapılarında perişan oluşuna katlanan bir dış ilişki anlayışına tepki gösterildi mi?
Bu ülkenin insanları tutukevi ziyaretlerinde olmadık kısıtlamalara ve eziyetlere uğrarken, AB Parlamentosu Karma Komisyon Başkanı Cohn Bendit önce reddedilip sonra dış baskıyla izin kopararak siyasal tutuklu ziyareti yapabiliyor ve bu devletin tutumunu ‘‘şaka’’ diye nitelendirip alaycı tavırlar takınabiliyorsa, halkın onuru adına kıyamet koparmak gerekmez miydi?
Yunan Dışişleri Bakanı, kendisini ziyaret eden meslektaşını karşılama nutkunda Kıbrıs'tan söz ettiğinde, Türkiye'nin askeri harekátını nitelemek için yığınla söz varken ‘‘istila’’ anlamına Yunanca ‘‘izvoli’’ demişse, bunu sorun yapmayanları kınamaktan uzak durmak, kendi halkının onuruna sahip çıkmak mıdır?
Eski Yunan Başbakanı müteveffa Andreas Papandreu, bir yandan halk yığınlarını kendisine kazandıran ekonomik, sosyal ve hukuksal reformları yaparken bir yandan da, biz sevmesek de, ülkesinin onuruna ustaca sahip çıkmayı çok iyi bilirdi. Oğlunun da içinde bulunduğu şimdiki hükümet, kendi halkının onuruna sahip çıkmayı çok değişik ve yumuşak bir üslupla yine becerdi; ama, bugünkü seçimlere özellikle sağlık ve eğitim alanlarında halk yığınlarının çıkarlarına sahip çıkmayışın vebalini yüklenmiş olarak giriyor.
Türkiye'dekiler, yabancıların hoşuna gitmek uğruna ne ülkenin onuruna sahip çıkabildiler, ne halkın çıkarlarına. Bedelini de bir gün ödeyeceklerdir.
Paylaş