Paylaş
TÜRK Hava Yolları'nın özelleştirilmesine ilişkin haberler üzerine Türkiye Sivil Havacılık Sendikası'nca yayınlanan broşürün adı bu. Ama, en büyük özel havacılık şirketinin iflasından sonra herhalde herkes bunu soracaktır: Başka bir THY'miz, yani başka bir ulusal havayolu şirketimiz var mı?
‘‘Şart mıdır?’’ derseniz, yanıtı dünyadaki tablodadır.
Bulgaristan, Çin, Romanya, Polonya, Yugoslavya ve Cezayir, Hindistan, Hırvatistan, Mısır, İran, Nijerya, Suudi Arabistan, Sudan, Suriye gibi yüzde yüz devlet sahipliğinde ulusal havayolu şirketi olan ülkeleri ‘‘Bunlar ya eski sosyalist blok ülkeleri, ya da azgelişmişler’’ diye bir yana itseniz bile, yine bütünüyle kamu sahipliğindeki İrlanda'nın Aer Lingus'una, İsrail'in El Al'ına, Körfez'in Gulf Air ve Kuwait Airlines şirketlerine, Yunanistan'ın Olympic, Güney Afrika'ın South African, Portekiz'in TAP'ına ne dersiniz?
THY'deki yüzde 98 kamu hissesini yüzde 50'den de aşağıya çekip gerisini bir yabancı şirkete satmaya karar verildiğine göre, İspanya'nın Iberia'sındaki yüzde 92, Air France'daki yüzde 90, Air Italia'daki yüzde 67,8, Finnair'deki yüzde 59, İskandinavların SAS'ındaki yüzde 50, Singapore Airlines'daki yüzde 54, Tayland'ın Thai'sindeki yüzde 93 kamu hissesine ne buyurulur?
Genellikle kamu şirketi niteliğinde bir ulusal havayoluna sahip olmayı gerekli, hatta zorunlu kılan siyasal, stratejik, ekonomik amaçlar ve savunmaya ilişkin nedenler üzerinde uzun uzadıya durmaya gerek yok.
Kim ne derse desin, kamu şirketi olmanın ille de zarara batık ve siyasal kayırmacılığa açık olmak anlamına gelmediği, verimli ve bir ölçüde kárlı kamu işletmeciliğinin olabileceği de biliniyor. Örnekler Türkiye'de de var. THY, son on yıl boyunca, Körfez Savaşı ve büyük deprem dönemi dışında bunu başarmış.
Hiç mi kusuru, aksaması, düzeltilecek yanı yok?
Çook.
Siyasal kayırmacılığın sürmesi, on yılda dört genel müdür değişikliği, parti baskısıyla gereksiz hat açılması, ikram ve yer hizmetlerinin düzeltme ve doğru işletme yolu denenmeden hovardaca elden çıkarılması gibi.
Ama, aynı dönemde uçak sayısını yüzde 120, uçuş noktalarını yüzde 62 artırırken uçak başına düşen personel sayısını yüzde 96 azaltıp personel başına yolcu sayısını yüzde 212 arttıran bir ulusal havayolunu, daha da iyileştirmek varken elden çıkarmak, özelleştirme için söylenen verimlilik ve kamu giderlerini azaltma gerekçelerine sığdırılabilir bir tutum da değil.
O halde?
Gelir getiren ve gereği yapılsa fazlasını getirebilecek bir kamu şirketini daha satıp parasıyla borç ödemekten başka inandırıcı neden kalıyor mu?
Yoksa, THY'nin hatlarıyla yolcusuna göz koymuş olan Lufthansa, Swissair, Air France, British Airways gibi yabancı şirketlerin ve onlarla birlikte parsa kapma heveslisi yerlilerin hırslarına alet olup kirlenmeye soyunmak mı?
Çalışanlar, kara ve deniz ihanetinin havaya da bulaşmasını herhalde tepkisiz seyretmeyecekler. Tepki, satıcıların hesaplarını altüst edebilir.
Paylaş