Paylaş
ENERJİ Bakanlığı'ndaki ‘‘Beyaz Enerji’’ operasyonunun perde arkasında ilginç bir süreç yaşanıyor. Jandarma Genel Komutanlığı Organize Suçlarla Mücadele Dairesi, TEAŞ'taki bazı ihalelere fesat karıştırıldığına ilişkin 3 ay önce duyum alıyor.
Hatta, bu ihbarı iletenler belgelerini de ortaya koyuyor.
İhbarla ilgili Jandarma'nın yaptığı ön araştırmanın sonuçları doğru çıkıyor. Olay DGM Savcısı Talat Şalk'a iletiliyor.
DGM'nin kararıyla soruşturma başlıyor.
Uzun süredir yolsuzluk ve rüşvet olayları ile ilgilenen Şalk, eldeki verilerin sağlam temellere oturtulması konusundaki deneyimini bu operasyonda en ince ayrıntısına kadar sergiliyor.
Olayın bazı operasyonlarda olduğu gibi, sonuçlanmadan kamuoyuna sızmaması için de duyarlı davranılıyor.
Soruşturmada, özellikle teknik takip konusunda Emniyet Genel Müdürlüğü Organize Suçlar ve istihbarat birimlerinden de destek alınıyor.
Hatta Ankara Mali Şube'den de konunun uzmanları belirli aşamalarda operasyona katılıyor. TEAŞ'ta dürüstlüğüne güvenilen bir bürokratın desteğiyle içerden de bilgi alınıyor. Teknik takip sonucu yolsuzluğun varlığı, ses kasetleriyle de belgeleniyor.
Ortaya çıkarılan yolsuzlukla ilgili bütün belge ve bilgiler, daha önce de konudan bilgi sahibi olan İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'a, geçen hafta ortası detaylı olarak aktarılıyor. Gözaltıların başlaması kararı alınıyor.
Tantan, gözaltıların başlamasından iki gün önce Enerji Bakanı Cumhur Ersümer'i makamına davet ediyor. Bütün bilgiler Ersümer'e de iletiliyor.
Bu dakikaya kadar Ersümer'in operasyon hakkında bilgisi bulunmuyor.
Nitekim Ersümer dün yakın çevresine bunu doğruluyor, olayın bu noktaya gelmiş olmasından duyduğu rahatsızlığı iletiyor:
‘‘Operasyonu ben nasıl yaparım? Tabii ki güvenlik birimleri yapacak. Bürokratın telefonunu nasıl dinlerim? Kastım, bürokratların görevden alınmasıydı. Hoş olmadı, farklı bir mecraya girdi...’’
Gözaltılar başlamadan 36 saat önce, geçen hafta perşembe akşamı Ersümer, yolsuzluk ve rüşvet olayına adı karışan bürokratlarını yıldırım bir operasyonla görevlerinden uzaklaştırıyor. Bürokratlar, ihalenin doğruluğunu iddia ediyor, geçmişte de aynı yöntemin uygulandığını ileri sürüyor.
Geçmiş 10 yıl araştırılıyor, benzer bir ihale yöntemine rastlanmıyor.
İlginçtir, cuma günü gazetelere yansıyan ‘‘Operasyonu Ersümer başlattı’’ haberlerine ‘‘Hayır, jandarma başlattı’’ açıklaması da gelmiyor.
Şunu da kayda geçirmek gerekiyor;
Ersümer, olaya adı karışan ve gözaltına alınan ANAP'lı eski Devlet Bakanı Birsel Sönmez'i, üç yıldır görev yaptığı TEAŞ Yönetim Kurulu üyeliğinden, partisinden gelen bazı tepkilere direnip haziran ayında uzaklaştırıyor.
Yolsuzluğa ve usulsüzlüğe neden olan olaya gelince. Aslında olay değil, olaylar zirciri demek daha doğru.
Kulislere yansıyan iddialara göre, Doğu Karadeniz'deki bir ilin enerji ihalesinde usulsüzlüğe rastlanıyor. Özel sektöre devri sonrası devletin herhangi bir yatırım yapmaması gereken bu birime, TEAŞ 2.5 trilyon liralık yatırım yapıyor. Doğu Anadolu'daki bir ilde gerçekleşen ihale ile Bosna Hersek'e yapılan ayni hibede de usulsüzlük saptanıyor.
İlk kez geniş çaplı bir operasyonun jandarma tarafından yapılmasına gelince; aslında Türk Silahlı Kuvvetleri yolsuzluk ve rüşvetle mücadele kararını 8 ay önce deklare ediyor.
10 Nisan 2000 tarihinde Yolsuzlukla Mücadele Derneği'nin kendisini ziyaretinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, ‘‘yolsuzlukla mücadelenin tehdit önceliğinde ikinci sırada bulunduğunu’’ açıklıyor. Bir de örnek veriyor:
‘‘İki Almanya'yı birleştirmiş Kohl bile suçlandığında, kimse, ‘Bir kısım suçlarını görmeyelim' gerekçesine sığınmadı...’’
Asker bir konuyu öncelikli tehdit sıralamasına koyunca, bununla mücadele için kurumsal yapıyı oluşturduğu geçmişteki birçok örnekte görülüyor...
Paylaş