“Büyükşehir Belediyesi Osmangazi ilçesi Hamitler Mahallesi Mudanya Yolu Caddesi üzerindeki (Fiat Yetkili Servisi Çalışkanel önü) kaldırımın arasına oluşturulan topraklı alan ne işe yarar? Bisiklet yolu deseniz olamaz, otopark alanı deseniz uymaz. Yola çıkar deseniz çıkamaz. Bu neyin hizmetidir kimse anlamaz.”
İŞ BİTİYOR, KAZI BAŞLIYOR
ADININ açıklanmamasını rica eden BURULAŞ kaptanlarından olan okurumuz, özetimle şöyle diyor: “Acemler BBOİ otobüs istasyonları yıllar süren çalışmalar sonucunda geçtiğimiz aylarda hizmete açılmıştı. Hani çok da güzel oldu. Projeyi ortaya çıkartanların, projeye destek olanların ve emek sarf edenlerin yüreklerine sağlık... Keşke şu kırma, kesme, oyma ve yığma işini iş bittikten sonra değil de iş bitmeden akıl etmiş olsaydınız! Yazık oldu onca milli servete yine.”
HASTA OLMADAN TEMİZLENMELİ
OKURUMUZ iş insanı Seher Gümüş, özetimle şöyle diyor: “Yıldırım’ın İncirli Caddesi BBOİ durağı yanındaki ankesörlerdeki kirlilik oranı sanırım verilen ‘en kötü’ sayı değerlerinin tam da tepe üst seviyesinde olsa gerek! İlgilisi ya da ilgilileri kim bilemiyorum ama bu durum hiç de hoş değildir. Malum, kış başlangıcı demek ‘üst solunum yolları’ hastalık ayı başlangıcı da demektir. Ne çabuk unutuldu Covid-19 temizliği!”
İLGİLİYE DUYURULUR
Okurlarımız, Osmangazi ilçesinde; Mihraplı, Hüdavendigar, Dikkaldırım, Dobruca, Kükürtlü ve Çekirge mahallesinde ikamet ettiklerini belirtmişler. 9 ile 14 yaşları arasında olan başarılı, hevesli, hırslı beraberinde azimli çocuklarının düzenli ve disiplinli olarak okçuluk sporu yaptıklarını belirtmişler e-postalarında. Hatta bu sporcu kardeşlerimizin arasında okullar arası Türkiye Okçuluk Yarışması’nda (15 Nisan 2022’de Mersin’de yapılmıştı) Türkiye dördüncüsü olan ve Türkiye derecesine giren çocuklarımız da varmış. Ama gelin görün ki boş vakitlerinin tamamını böylesi farklı bir sportif etkinlikle değerlendiren çocuklarımıza çalışmalarını icra edecekleri kapalı bir ortam verilmiyormuş!
RİCAMIZI ONLARA İLETTİK
Ciddi özverili çalışma sunan ve bu ciddiyetlerini de kazandıkları dereceleriyle ispatlayan sporcu çocuklarımıza kapalı alan verilmesin… Anneler; dertli, öfkeli, kırgın ve kızgın… Diyorlar ki: “Yine havalar soğumaya başladı. Antrenmanlarımızı fotoğrafımızdaki alanda yani Mihraplı Parkı içindeki bir tenis kortu içinde yapıyoruz. Aynen de öyle. Burasını da biz keşfettik! Çünkü hepimize en yakın ortak nokta burası. Oysaki buraya tam 20 metre uzaklıkta yine Mihraplı Parkı içinde Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne ait olan kapalı tenis sahası var. Hem de bu kapalı alan öyle büyük ki biz gibi beş farklı grup dahi aynı anda eğitimini yapabilir. Çocuklarımızın da burada eğitim yapabilmesi için önce Osmangazi Belediyesi’ne ardından da Büyükşehir Belediyesi’ne gittik. Ulaşabildiğimiz her yetkiliye ulaştık. Ricamızı anlattık. Ancak anlattığımızla kaldık; şaşırmadık!
BAŞKANLARA SESLENİYORUZ
En son olarak da ikamet adreslerimize 7 ila 12 kilometre uzaklıkta olan başka spor salonlarına gitmemiz hususunda akıl verildi. Yani biz şunu anlıyoruz. ‘Okçuluk diye spor mu olurmuş. Çocuklarımıza kim sahip çıkacak? Başkanlara sesleniyoruz. Çok zaman kapısı kilitli olan Mihraplı’daki kapalı tenis kortunun bir bölümünün kullanmak istiyoruz. Buna neden izin vermiyorsunuz? Hatırlatırız...
Önemsemediğiniz spor dalı var ya; geçen yıl Tokyo’daki olimpiyat yarışmalarında 22 yaşında olan Türk okçu Mete Gazoz şampiyon olarak Şanlı Türk Bayrağımızı dalgalandırmıştı. Bizim çocuklarımızdan birisinin de Kahraman Mete Gazoz abileri gibi olmayacağı ne malum…” Seher Gümüş, böyle bir ayıbın varlığından Başkan Alinur Aktaş’ın ve Başkan Mustafa Dündar’ın kesinlikle bilgileri yoktur diye düşünüyorum. Sporcu çocuklarımıza hizmet etsin diye yapımına vesile olduğunuz kapalı spor salonumuzdan sporcu çocuklarımızın istifade etmesine izin verilmiyormuş. Burasının da Acemler / Osmangazi Spor Salonu gibi (04 Şubat 2022 tarihli yazım) yok olmasını isteyenler mi var yoksa?
“Osmangazi ilçesi Dobruca Caddesi ile 1. Kanal Caddesi’nin asfaltı yayımlarınızdaki ısrarlarınız neticesinde komple yenilenmişti. Ancak ne hikmetse caddenin orta başlangıcı olarak (2. Nazlı Caddesi ile Dobruca Caddesi birleşim yeri) dikkate alınan kısımdaki asfalt daha haftası gelmeden susuzluktan kuruyan toprak misali çat çatladı, pat patladı! O gündür bugündür de ‘orası neden böyle oldu? Olduysa da onaralım’ diyen bir yetkili çıkmadı. İşimdeki adresimden kaynaklı burasını her gün kullanan araç sürücüsü olarak mutlu olmadığımı belirtmek isterim. Oradaki sorun her geçen gün biraz daha büyüyor da!”
ÇIKMADIK CANDAN UMUT KESİLMEZMİŞ!
Emekli öğretmen Ayla Sönmez, özetimle: “Görme engeli bulunan vatandaşlarımız için uygulanan özel taşların maksadına hizmet etmemesi beni çok üzüyor. İşin üzücü yanı maksadının ilgililerce de bilinmiyor olmasıdır! Çünkü benzeri düşündürücü manzaraya imzasını atan birçok resmi plakalı araçta da görüyorum! (Ben de görüyorum Ayla öğretmenim) Hiçbir şey için geç kalınmış değildir. Okullarda ana sınıfı dahil olmak üzere üniversitelerde okuyan öğrencilerimize de bu eğitim, ders olarak verilmelidir. Sevgi ve saygılarımı sunarım” diyor. Düşünceniz çok isabetli Ayla öğretmenim. Bakmışsın verilmiş; pek sanmıyorum ya… Çıkmadık candan umut kesilmezmiş!
DUVARIN SIVASI DÖKÜLÜYOR
Nilüferli iş insanı Sevda Başaran, Nilüfer İlçesi Yavuz Sokak (Konak Kapalı Pazar Alanı karşısı) üzerinde bulanan kaldırımdaki: “Adeta ölsün dercesine boğulmuş olan…” ağaca dikkat çekiyor.Yine bir benzeri şikayetle üzüntüsünü dile getiren okurumuz ressam Ilgın Erdoğmuş’da: “Osmangazi ilçesi Fevzi Çakmak Caddesi üzerindeki ağaçların bazıları normal yaşam haklarından mahrum bırakılmıştır. Çünkü ağaçları dikerken ağaçlarının büyüyüp genişleyeceği hesaba katılmamıştır! Ağaçlar da birer bireydir. Onlar da doğduktan sonra bizler gibi genişleyerek büyürler. Hatta bu büyüme bazı ağaçlarda öyle olur ki bizlerin büyümesi ve genişlemesi yanlarında hikâye kalır. İlgili dikim ekibi Sanırım bunu hesaba katmayı akıl edemiyor!” diyor.
KURU BİR GÖVDEDEN İBARET
Oyak Renaut (Fabrika) emeklisi Suat Onur ise: “Osmangazi ilçesi Ilgarlar Caddesi Aktarhüssam Mahallesi girişindeki ağaç sadece kurudan da kuru bir gövdeden ibarettir. Bu ağaç için sarf edilen emek boşa kürek çekmekle aynıdır. Heee, bunun ağaç heykeli olması yönünde niyetleri varsa kıymetli yetkililerin orasını bilemem! Fakat her canlı gibi o ağaç da ömrünü doldurmuş ve ölmüştür. Lütfen o ağaçla uğraşmayı bırakın. Yerine yenisini dikin ve siz asıl kaldırımlardaki boğulan ağaçları kurtarın.” diyor. Otomotiv şirket çalışanı Gökhan Kurt’da: Atatürk Caddesi başlangıcındaki (Timurtaş Paşa Türbesi yanı) kaldırımda bulunan ağaç yaklaşık olarak beş yıl önce bir araç tarafınca ezilmek suretiyle yaşam hakkı elinden alınmıştı! O gündür bugündür de orası gördüğünüz gibi boş kaldı. Şayet buradaki eksiklik ağaca saygı olsun diye bırakıldıysa, çukura ‘ağaç anıt alanı’ diye tabela dikilsin!” diyor, haklı olarak…
CİDDEN ÇOK YAZIK
Bir yanda “Ağaç diktik ve dikmeye devam edeceğiz.” diye övünürken ya bu durumlara ne demeli? Üstelik bu durumların her biri kentimizdeki ana arterler üzerinde; cidden üzücü ve bir o kadar da düşündürücü. Üstelik her gün sağından, solundan, önünden ve ardından yüzlerce ilgilisi olan yetkili de geçiyor… Ayrıca: “Her ağaç bir melektir. Ağaç, uygarlık demektir. Bir ağaç herhangi bir prensten daha soyludur. Kuru duayı bırak, ağaç isteyen tohum eker. Her ağaca iyi davran sanki dünyadaki son ağaçmış gibi. Kıyametin kopacağını dahi bilseniz ağaç dikiniz. Uygarlığın temelinde ağaç ve çiçek bulunmaktadır. Ağaçlar bizlerin yaşam kaynağımızdır…” gibi güzel sözlerle ağaca verilen önem dile getirilmişken… Üstelik o kadar basit ki ilgili şikâyetlerin çözümü! Böylesi basit işlerin bu denli trajikomik hale düşürülmesi; cidden çok yazık…
SPOR SALONUNA İLGİ BEKLENİYOR
Allah gönlümü biliyor ya buraya da bir bakayım maksadıyla çıktım yola. Yıldırım ilçesinde bulunan Emirsultan Türbesi’nin ve Cami’sinin 50 metre yanındaki çöp dağını görünce harbiden beynimden vurulmuşa döndüm. Burası da böyle olursa; Çöplükbey, Çöplüdere, Çöplümeşeler’in durumu gayet normalmiş onu anladım! Velhasıl güneyi de aynıymış. Vatandaş atıyor, yetkililer bakıyor. Olan; “Tüm zamanların güzel şehri!” diye tanıtımı yapılan Bursa’mıza oluyor. Vay Bursa’m vay…
‘DUR’ AMA KİME DUR?
Okurlarımızdan olan Adem Ceylan, özetimle şöyle diyor: “Osmangazi ilçesi Hamitler Fethiye Metro İstasyonu Durağı sonrasında (Sanayi Caddesi Mudanya gidiş istikameti) ana cadde üzerinde “DUR” yazılı tabela yıllardır dikkatimi çekiyor. İki ay önce de epey uğraştım; ‘Bu tabela ters yöne bakıyor. O tabeladaki ‘dur’ yazısı hatırlatmasının sokak çıkışı istikametine bakmalıdır…’ dedim. Ama başaramadım!”
SANAYİ SİTESİ GİRİŞİ İLGİ BEKLİYOR
“Bugünkü şikayetimin sebebi de mahallemizdeki 4. Köşk Sokak’tan. Fotoğrafımı dikkatlice incelemenizi rica ediyorum. Burası çift yönlü trafiğe geçiş imkanı sunamayan dar bir boğaz! Buradan iki aracın yan yana geçmesi mümkün mü? Hayır. Öyle ki tek araç bile zor geçiyor buradan. İşin asıl ilginç yanıysa arkamdaki duvar, karşılıklı gelen her iki araç sürücüsünün de birbirlerini görmelerine engel oluyor. Hem de yüzde yüz. Araç sürücüleri araçların çarpışmalarına engel olabilmek için duvarın etki alanına yaklaşmaya başladıkları anda korna seremonileriyle karşılıyorlar birbirlerini...
DİKKATE ALINMADIM
Kornaya rağmen burada meydana gelen kazaların ardı arkası kesilmiyor. Başkanlara; ‘bu duvarı yıkın yola katın, yolu genişletin…’ diye birçok kez yazılı dilekçelerim oldu. İlgi görmeyince; ‘Bari en azından trafik güvenlik aynası dikin’ diye de onlarcası müracaatım oldu. Ama ayna isteğimde bile dikkate alınmadım. Sanırsınız aynayı şahsım için istiyorum. Diyorum ki; burada kazalar oluyor. Canlar, mallar zarara uğruyor. Olan vatandaşımıza ve mili servetimize oluyor. Buna da dikkat çekmek için yetki aldım.
BİR SÜRÜ MAİL ATTIM
Kıymetli belediye başkanları! Sizlerin görmek zorunda olduğunuz ancak göremediğiniz aksaklıkları bildirmek için çaba sarf ederken destekleriniz olmazsa çabalarımın bir anlamı kalmıyor! Sorunların çözümünde netice alamayınca seçmenlerim de benim çalışmadığımı düşünüyor. Oysa mahallemdeki sorunlara yönelik olarak yüzlerce mail var başkanlara yolladığım. Seçmenlerime bunları nasıl anlatabilirim ki? Sanırım olumsuz düşüncelerinde haklılar! Bir aynayı dahi taktıramayan adamdan muhtar olur mu? Olmuş işte. O muhtar da bendeniz Çekirge Mahalle Muhtarı Coşkun Alıntaş.”
“Sayın Kösle, merhaba. Şehrimizdeki aksaklıkların gün yüzüne çıkartılması hususundaki uğraşılarınızı, tarafsız yazılarınızı ve de sonuçlandırılması sürecindeki gelişmeleri takdirle takip ediyoruz. Ben de yetkililerin görmezden geldiği ya da cidden görmedikleri bir hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. Paylaşımımın da haber olması konusunda desteklerinizi rica ediyorum. Fotoğramdaki tarihi yapı, kilise binası Yıldırım ilçesindedir. Namazgâh Caddesi ile Akdemir Caddesi’nin birleştiği köşededir. Kilisenin, Padişah Abdülhamit Han döneminde 1890 yılında yapıldığı aktarılmaktadır. Adı da; Ermeni Kilisesi’dir. Cumhuriyetimizin ilanından sonra kentimizi de terk eden Ermenilerden bize miras olarak kalmış. Sonra neler olmuş neler…
BİZİM TARİHİMİZ
Kilise; depo olarak kullanmış, dokuma fabrikası olmuş, define avcılarının istilasına uğramış, Aylakçılar otel olarak kullanmış! Mış da mış… Bu tarih de bizim tarihimizdir. Biz Türkler yabancıların eserlerini de koruyan ve sahip çıkan bir milletiz. Keza; Osmanlı Devleti’nde şeyhülislamlara yangın ya da başka bir nedenle ortadan kalkan veya onarıma muhtaç hale gelen kilisenin eğer halen cemaati varsa inşa edilebileceğine olur verilmişken… Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün: “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür” sözü, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın da: “Nadide şehir olan Bursa’nın var olan değerlerini korurken diğer yandan da yeni değerlerle zenginleştirmeye çalıştık.” söylemi üzüntümü tarif etmeye çalıştığım şikâyetime destek niteliğinde değil midir? Saygılarımla.” Farklı bir konu; teşekkür ediyorum Melek Gezginci. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un dikkatlerine diyelim o vakit…
ŞAKA YA DA İHTİYACIMIZ VAR…
Afyon ilinde yaşayan okurumuz Emekli Yarbay Harun Altun, özetimle: “28 Kasım 2022 tarihinde Bursa’daydım. Nilüfer ilçesine gidebilmek için Eski Kaplıca durağında belediye otobüsü bekliyordum. O esnada durak kabinin camında BURULAŞ imzasıyla otobüslerin askeri hastaneye hizmet veremeyeceğini aktaran yazıya takıldı. Emekli ordu mensubu olarak Bursa’da askeri hastane yok diye biliyorum! BURULAŞ şaka mı yapıyor acaba?” diyor. Yarbay Mehmet Altun. Dikkatiniz için teşekkür ediyorum. Benim bildiğim kadarıyla da yok. Sanırım BURULAŞ şaka yapıyor. Olsun, şakaya da ihtiyacımız var!
ÖNCELİK Mİ BENCİLLİK Mİ?
“Muhammet Bey. Size yollamış olduğum fotoğrafımı Cumhuriyet Bayramı’mızın kuruluşunun 99. yılını kutlayacağımız güne saatler kala çektim. (28 Ekim 2022 Cuma –saat; 17.28) Çektiğim yer de Yıldırım ilçesinde hizmet veren ve Kırcılar Aile Konağı binasıdır. Gördüğünüz gibi hizmet binasının önünde bayrak direkleri var. Ama hiç birinde bayrak yok. Şunu demek istiyorum. Cumhuriyet Bayramı’nın resmi tatili, 28 Ekim 2022’de saat 13.00’de başladı. Buna paralel olarak da bayrak direği bulunan her kurum, kuruluş ve şirket şanlı bayrağımızı saat 13.00’de göndere çekerken burada neden bayrağımız dahi yok? Şahsım olarak çok merak ettim de!” Çalışanınız haklı. Direk yaptıysanız bayrağımızı neden takmadınız? Yok, takmayacaksanız direkleri neden yaptınız? Sakın unutmuş olmayasınız!
ÜÇ AY OLDU SAHİBİNİ BULAMIYORUZ
Adının açıklanmamasını isteyen Bursa Yıldırım ilçesi Cumhuriyet İlkokulu öğretmenlerinden olan okurumuz, bakınız ne diyor: “Okulumuzun önüne bırakılan koltuk takımları kaç lira acaba? Hani, satın alacağız para hesabımız tutarsa. Ama üç ay oldu sahibini bulamıyoruz da!” ‘Üç ay’ ilginç bir durum. E-postadaki telefonundan öğretmenimizi aradım. Kinayeli şikâyetin hikâyesini sordum. Öğretmenimiz; “… Belediyemizin temizlik ekibi bunları haklı olarak almıyor. Biz de belediyemizi aradık. Ancak ufukta gemi görünmüyor!…” deyince güldüm. Yıldırım Belediyesi belki siz de haklısınız ama iş başa düştü.
HÜRRİYET BURSA YAZIYOR, SORUNLAR ÇÖZÜLÜYOR
BÖYLE Mİ KALACAK?