Zor zamanlarda yaratıcı çözümler

Perşembe akşamı bu yazıyı yazmaya başladığım saatlerde Dünya Sağlık Örgütü’nün Covid-19 barometresi 25 milyon 842 bin 652 kişinin hastalığa yakalandığını ve 858 bin 629 kişinin de hayatını kaybettiğini gösteriyordu.

Haberin Devamı

Perşembe akşamı bu yazıyı yazmaya başladığım saatlerde Dünya Sağlık Örgütü’nün Covid-19 barometresi 25 milyon 842 bin 652 kişinin hastalığa yakalandığını ve 858 bin 629 kişinin de hayatını kaybettiğini gösteriyordu. Bunlar tabii ki rapor edilen, edilmek istenen rakamlar. Gerçek sayı muhtemelen bunun üstünde. Salgın Amerika’yı da Avrupa’yı da bizi de sarsıyor. Ekonomilerin ayakta kalması için hükümetler uğraşıyor.Virüs turizm başta olmak üzere pek çok sektör gibi restoranları, lokantaları da etkiledi. Dünyanın hemen her yerinde uzunca sayılabilecek bir süre kapalı kaldılar, açıldıkları zaman da kısıtlamalar ve talepte düşmelerle karşılaştılar. Krizi fırsata çevirenler mutlaka oldu ama çoğunluk ayakta kalma, varlığını sürdürebilme çabası içindeydi. Bazıları çok zorlandı, bazılarıysa yeni koşullara daha kolay uyum sağladı. Bana öyle geliyor ki “yaratıcılık” bu gibi kriz anlarında anahtar kelime. Yaratıcı çözümler üretenler bu krizden de başarıyla çıkacaklar. Bazen menüler küçülecek, bazen fiyatlar düşecek, bazen de restoranların en büyük dertlerinden biri olan kiralar inecek. İnmezse Londra’daki Wildflower restoran gibi daha az maliyetli çözümler aranacak. Gemi konteyneri içine beyaz örtüleri olan bir şef restoranı sığdırılacak. Ben gitmedim ama Guardian’dan Grace Dent o kadar güzel anlatmış ki, okuyunca işte yaratıcı çözüm tam da budur dedim. Restoran, 28 yaşındaki İrlandalı şef Adrian Martin tarafından açılmış. Sadece doğadan topladıkları, avladıkları taze ve mevsiminde malzemelerle yedi tabaklık tadım menüsü sunuyormuş.
Zor zamanlarda yaratıcı çözümler
Fotoğraflardan ve Wildflower’in web sayfasından gördüğüm kadarıyla yalın ve zarif dekorasyonuyla bildiğimiz, alıştığımız ‘fine dining’ şef restoranlarından farksız. Tek farkı gemi konteynerine konuşlanmış olması ve bir de öğlen 3 çeşitli tadım menüsünü 30, akşam ise 7 çeşidi 60 Pound’a yiyebilme imkânı. Dent, şefi hem yemekleri hem de salgın zamanında böylesi bir restoranı açmış olmasından dolayı tebrik ediyor. Londra’ya ilk gittiğimde, ben de en sevdiğim semtlerden biri olan Camden Town Buck Street Market’teki restoranı ziyaret etmek, yaptığı yemekleri tatmak ve 28 yaşındaki genç şef Martin’i tebrik etmek istiyorum. Bize iyi bir yemeğin konteyner içinde bile yenebileceğini gösterdiği, emsal yarattığı için... 

Yasaklar yerine kurallara uysak?

Uzmanlar, bilim kurulları, ilgili bakanlıklar tarafından Covid-19 salgını başladığından bu yana uygulamamız gerekli kurallar aktarılıyor. Ancak çoğumuz bu kuralları ya hiçe sayıyor ya da işimize geldiği gibi yarım yamalak uyguluyoruz.
Sonra durum kötüleşiyor, yasaklar geliyor, onlara uyuyoruz. Oysa yasak yerine hijyen, sosyal mesafe, maske kurallarını tam uygulasak yasaklar gelmeyecek.
Pandemi ile bir süre daha yaşamayı öğreneceğiz.
Bazılarının, ki sayıları hiç az değil, sorumsuzluğu yüzünden sorumluluğunu yerine getirenler de mağdur oluyor.
Sokağa çıktığımda maskelerin neredeyse yarısını kollara takılı görüyorum.
Yaşam şimdilik doğal akışında olmasa da devam etmek zorunda. Kurallara uyarsak seyahat de edebiliriz, tüm koşulları yerine getirmiş restoranlarda yemek de yiyebiliriz. Alışverişe de çıkabiliriz. Hepsinden önemlisi hasta olmadan yaşayabiliriz...

En sevdiğim tatlılar
Tatlıyla pek aram yoktur, pandispanya, güllaç ve annemden öğrendiğim revani gibi birkaç çeşit dışında yapmasını da pek bilmem. Ama bir tatlı vardır ki ona “hayır” diyemem, iyisini bulduğumda yerim.Tatlıyla pek aram yoktur, pandispanya, güllaç ve annemden öğrendiğim revani gibi birkaç çeşit dışında yapmasını da pek bilmem. Ama bir tatlı vardır ki ona “hayır” diyemem, iyisini bulduğumda yerim.Hatta yıllar önce yurtdışında yaşarken o kadar özlemiştim ki, Türk bakkalından tüm malzemeleri alıp bir muharrem ayında yapmıştım.Daha sonra hem hazır satıldığı hem de sevdiğimi bilen arkadaşlarım yaptıklarında benimle paylaştıkları için bir daha aşure yapmadım.Bu kez de sevgili arkadaşım 7 Catering’in kurucusu Ebru Erberdi yolladı. Şefleri yapmış. Çok lezzetliydi.Yoğunlukları yüzünden tariflerini alamadım ama ben sizlerle tarifle yemek yapacaksam başvurduğum ender kaynak kitaplardan Tuğrul Şavkay’ın Osmanlı Mutfağı’nda yer alan ve daha önce denediğim süzme saray aşuresini paylaşmak istedim. 

Burhan Doğançay Resim Yarışması
Doğançay Müzesi, 15 yıldan bu yana İstanbul Büyükşehir Belediyesi ana sponsorluğunda başlatmış olduğu çocuk resim yarışmalarını sürdürüyor.
Bu sene de pandemi sürecinin getirdiği koşullar nedeniyle başvuruları çevrimiçi platforma taşımışlar. Konuyu da “Hayat” olarak belirlemişler.
Öğrenciler bu konunun onlara düşündürdüklerini istedikleri gibi resmedebiliyor ve malzeme seçimi de serbest. Birden çok resimle katılmak da mümkün.
Yarışmaya İstanbul’da okuyan 5, 6, 7, 8. sınıf öğrencileri info@dogancaymuseum.org adresinden online başvuruyla katılabiliyor. Son başvuru tarihi de 21 Eylül...

Güzel bir haber
Çırağan Palace Kempinski, Forbes Travel Guide tarafından her yıl düzenlenen “Star Awards” kapsamında 2021 yılı için “Beş Yıldız” ile ödüllendirilmiş.
Otel, ‘gizli misafir’ olarak iki gece konaklayan, profesyonel ve bağımsız denetimciler tarafından 900 başlıkta hem servis hem de ürün kalitesiyle değerlendirilmiş. Tüm ödül alacak oteller 2021 yılı baharında açıklanacakmış. Ön duyuruları yapılan oteller arasında Çırağan’ın da olması, zorda olan turizm sektörü için çok önemli. İyi ki yapılmış.

SÜZME SARAY AŞURESİ
MALZEMELER
◊ 1 su bardağı kuru fasulye
◊ 1 su bardağı nohut
◊ Yarım su bardağı kuru bakla
◊ 1.5 su bardağı keşkeklik buğday
◊ 10 su bardağı su
◊ 1 su bardağı toz şeker
◊ 100 gram (1 su bardağı kadar) badem
◊ Yarım su bardağı çam fıstığı
◊ Yarım su bardağı kuş üzümü
◊ 100 gram (1 su bardağı) ceviz içi
◊ 2 çorba kaşığı gülsuyu
Zor zamanlarda yaratıcı çözümler

Fasulye, nohut ve baklayı bir gece öncesinden soğuk suya koyup şişmeye bırakın.
Sabah her birini ayrı ayrı yumuşayıncaya dek haşlayın. Nohutların kabuklarını soyun.
Buğdayı yıkayıp süzün. Suyla tencereye koyup bir taşım kaynatın. Sonra ateşi kısıp, buğday çatlamaya başlayıncaya kadar pişirin.
Pişen buğdayı ezerek karıştırın. Çorba kıvamına gelince tencereyi ateşten alıp ince bir süzgeçten posası kalıncaya dek ezip temiz bir tencereye süzün.
Buğdayın içine haşlanmış bakliyatı katıp karıştırın. Şekeri, bademi, fıstığı üzümü, kuru kayısıyı, ceviz içini ve gülsuyunu da ekleyerek üzümler şişene dek yaklaşık beş dakika pişirin.
Aşureyi kâselere boşaltıp üzerine kişniş üzümü ve kırmızı şerbetlik şeker serperek servis yapın. Afiyet olsun...

Yazarın Tüm Yazıları