Şeflerin işbirliği ve dayanışma ruhu

Son dönemde Türkiye’de dünya çapında tanınan şeflerimiz sayesinde bu keşif alanlarının içine girdi. İki hafta kadar önce 2 Michelin yıldızlı ve The World’s Best Restaurant listesinin 3’üncü sırasında yer alan Fransa’nın en ünlü restoranlarından Mirazur’un şefi Mauro Colagreco Mikla’nın mutfağına girip iki gece üst üste yemek yaptı.

Yemeklerin lezzetini, yaratıcılığını estetik sunumunu uzun uzun anlatacak değilim.

Mauro’nun hazırladıklarının her biri ince dokunuşları ve ruhu olan tabaklardı. En çok hoşuma gidenler ise elle yemek üzere çatal bıçaksız sunulanlardı. Ama bir şef için dünyanın en zor şeylerinden biridir başka bir mutfakta, alışkın olmadığı bir düzenle ve malzemelerle yemek yapmak.

O yüzden de bu tarz yemekler o şefi ve restoranını tam olarak anlamaya, anlatmaya ve anlamlandırmaya yetmez.

Mauro Colagreco gibi yoğun her saniyesi programlı bir şefin İstanbul’a gelmesinin ardındaki en büyük dürtü Dünyanın En İyi Restoranı Listesi’nde 44’üncü sırada olan Mikla’yı, Mehmet Gürs’ün yemeklerini, dolayısıyla da Türk mutfağını merak etmesiydi sanırım. Şef ilk gece gittiği meyhane mezelerinden, ertesi akşam kebapçıdaki yemeklerden öylesine etkilenmiş ki hazırladığı menüyü kenara koyup yerel malzemelerle, otlarla, baharatlarla yepyeni yemekler tasarlamış...

Sınırların ötesinden...

Bu hafta başında da gelenekseli en iyi yorumlayan, yaratıcı şeflerimizden Maksut Aşkar’ın kurucu ortağı olduğu Neolokal’in 4’üncü yaşını kutlamak için yurtdışından 11 ünlü restoranın şefi İstanbul’da buluştu.

Neolokal’in mutfağına girdiler ve her biri bir tabak hazırlayarak menüyü oluşturdular.

Avrupa’nın farklı ülkelerinden gelen şeflerin kendi tarzlarını yansıtarak yaptığı yemeklerin hemen hepsi çok başarılıydı. Ama böylesi yemeklerin bence en önemli yanı gastronomik deneyimden çok şeflerin birbirlerini desteklemek üzere bir araya gelmesi. Her birinin egolarını bir yana bırakarak mutfakta birbirlerine yardım etmeleri.

6 Kasım Neolokal’in yanı sıra Maksut Aşkar’ın da doğum günüydü. İstanbul’un birçok ünlü restoranın şefi, sahibi, işletmecisi olan arkadaşları da partiye katılarak Maksut şefi yalnız bırakmadı. Umarım sektöre katkısı büyük olan bu dayanışma ruhu genişleyerek devam eder.

Özel bir galerici Evin İyem

Günün birinde Türkiye’de galerilerin sanata, sanatçıya katkısına ilişkin bir araştırma yapıldığında hiç kuşkum yok yer alacak isimlerden biri Evin Sanat Galerisi’nin kurucusu Evin İyem olacaktır.

Evin Sanat Galerisi 20 yılı aşkın süredir TÜYAP İstanbul Sanat Fuarı’na da tüm sanatçılarıyla birlikte katılır.

Bu yıl da fuarda Nuri İyem, Nasip İyem, Rahmi Aksungur, Cansen Ercan, Ahmet Elhan, Temür Köran, Orhan Cem Çetin, Murat Germen, Zulal-Hakan Cingöz, Emin Turan ve Setenay Alpsoy’un yapıtlarından bir seçki yer alıyor. Ama sevgili arkadaşım ve can dostum Evin bu yıl ilk kez hastalığı dolayısıyla fuarda olamayacak...

Akhisar zeytinyağları

Sahrap Soysal’ın Sahrap Restoran’a gidenler bilirler kullandığı ürünler özeldir. En iyi küçük üreticilerden temin eder malzemeleri. Bu kez de hem evinde hem de restoranında kullandığı Akhisar doğal sızma zeytinyağına adını vermiş. Akhisar bölgesinde üretilen yağı ilk kez denedim ve çok beğendim. İyi kalite zeytinyağı markalarımızın sayısı her geçen yıl artıyor.