Paylaş
Almanya’da Temel Tıp ve Doğal Tıp eğitimleri aldığını, 2006 yılında Berlin’de muayenehane açtığını, 6 yıl kadar fitoterapi ve homeopati ile tedavi yaptığını, sonra da İstanbul’a döndüğünü anlatmıştı.
Aradan yıllar geçti, aynı kentte yaşadığımız halde hiç görüşemedik. Şimdi Seferihisar’da yaşıyor ve eğitimlerini online veriyormuş.
Şaduman Karaca ile hafta başında konuştuk. Doğal Tıp Uzmanı olarak 15 yıllık meslek hayatında koruyucu hekimlik alanında edindiği bilgi ve tecrübelerinden yola çıkarak hazırladığı “Korona Salgınında ve Günlük Hayatta Sağlıklı Yaşam Rehberi” başlıklı çalışmasından söz etti ve dosyayı yolladı.
Covid-19 virüs salgını sırasında her şeyde olduğu gibi genel tıp kurallarına uyacağız, bunda kimsenin kuşkusu yok.
Zaten Şaduman Karaca da çalışmasında bağışıklık sistemini besinlerle güçlendirerek hastalıklardan korunmadan, aralıklı oruç uygulamasıyla bağışıklık florasını dengelemeye, mevsimsel yabani otlardan baharat kullanımına, evde hijyenden kişisel bakıma birçok konuya yer vermiş.
Karaca, “Amacım korona salgını döneminde halk sağlığının korunmasına katkıda bulunmak, enfeksiyon veya başka hastalık durumlarında asla klasik tıbbın yerine geçmek değil” diyor.
Ben de Şaduman Karaca’nın 75 sayfalık çalışmasının hepimizin işine yarayacağını düşündüğüm bölümlerinden küçük bir seçki yaptım. Dosyanın tamamına fitosofia.com.tr sayfasından ya da sosyal medya hesaplarından ulaşmak mümkün.
Baharat kullanımı
Şaduman Karaca’ya göre baharat çeşitleri beslenme ile tedavi arasında bir köprü vazifesi görüyor. Sindirimi zor besinlerin ön sindirimini de baharatlar sağlıyor.
Baharatlar sadece bitkilerden oluşmaz, başta tuz olmak üzere mineraller ve bal gibi hayvansal ürünler de baharat grubuna giriyor.
Günlük kullandığımız biberiye, defne, kekik baharat bitkileri aynı zamanda tıbbi ve aromatik bitkiler grubundan sayılıyor. Soğan, sarımsak, kuzukulağı, roka, tere ve maydanoz gibi baharat bitkilerini de günlük gıda olarak tüketiyoruz.
Zencefil, zerdeçal, havlıcan, karanfil, tarçın, karabiber, kakule ve yenibahar gibi Uzak Doğu baharatları antiviral, antibakteriyel etkilerinin yanı sıra metabolizmayı harekete geçiriyor.
Bu baharatları sadece pişen yemeklere değil, siyah çaya, kahveye ve ara öğün olarak tükettiğimiz meyvelerin üzerine de ekleyerek tüketebiliyoruz.
Zerdeçal
Zerdeçalı nasıl kullanacağımızı bir kez daha uzmanından okumakta yarar var. Şaduman Karaca, zerdeçalın “tıbbi ve baharat bitkisi olarak yıllardır Asya halkları tarafından diyabet, artrit, mide, bağırsak, böbrek ve dolaşım sistemi hastalıklarından korunmak üzere tüketildiğini, ciddi bir bağışıklık güçlendirici” olduğunu söylüyor.
Zerdeçal, antibakteriyel ve enfeksiyon giderici etki gösteriyor, özellikle de solunum yollarında. Soğuk algınlığında koruyucu etkisi var.
Son günlerde koronavirüs üzerine yapılan araştırmalarda zerdeçalın ana bileşeni curcumin maddesinin ACE2 enzimi üretimini indirgeyerek SARS-cov-2 virüs tipinin solunum yolu hücrelerine yerleşmesini engellediği tahmin ediliyor. Zerdeçalın en önemli bileşeni curcumin suda değil yağda çözünüyor.
Hatta ortama az miktarda karabiber eklendiğinde etkisi katlanıyor. Bu yüzden de geleneksel olarak yemek baharatı olarak kullanılıyor.
Baharat karışımını evde kendiniz yapmak isterseniz zencefilin yanı sıra kayen biberi, kakule, kişniş, kimyon, karanfil, tarçın ve karabiberi toz haline getirip karıştırabilirsiniz.
Sumak (Rhus coriatiorum)
Sumak, özellikle Akdeniz mutfağında baharat olarak kullanılan tıbbi bir bitki. Antik dönemden bu yana hazım kolaylaştırıcı etkisi biliniyor. Karaca, bol miktarda C vitamini içerdiği için sumağın korona salgını döneminde bağışıklık güçlendirici olarak tüketimini öneriyor. İçerdiği sabit yağ, sebze yemeklerini ve salataları lezzetlendiriyor.
Sumak taneleri suda bekletiliyor. Presleyerek ya da süzülerek suyu boşaltılıyor.
Laden çiçeği (Cistus)
Karaca “Akdeniz ve Ege sahillerinde doğal olarak yetişen Laden bitkisi özellikle ilkbahar mevsiminde doğal tıp uzmanlarının tedavilerinde olmazsa olmazlardandır. Bedenimiz kış mevsiminden yorgun, bağışıklık sistemi zayıf çıkar.
Cistus antiviral, antibakteriyel, antienflamatuvar etkileriyle bir bağışıklık güçlendiricisidir.
Birçok farklı virüs enfeksiyonuna karşı güçlü bir direnç gösterir” diyor.
Laden bitkisinin yapraklarından çay demlenebiliyor ve günde üç bardağa kadar içilebiliyormuş. Ayrıca gargara yapılarak ağız mukozası enfeksiyonundan korunmak mümkünmüş. Gıda koruyucu olarak da kullanılabilir.
Saksıda yetişen değerli otlar
Evlere kapandığımız son 4 hafta bizlere gösterdi ki en zor ulaşılan gıdalar yeşillikler.
Balkonda saksı içinde tarımda en fazla ilaca maruz kalan marul, tere, roka, semizotu, fesleğen, kuzukulağı, taze soğan, kişniş gibi otları yetiştirebiliriz.
Semizotunu temizleyip yıkarken tam ortasında bulunan siyah tohumları suyuyla beraber saksıya dökebiliriz...
Patara’yı Gördün mü?
Uzun yıllar gastronomi ve turizm sektöründe çalışan Gülşen Coşanöz, 3 yıl kadar önce Bodrum’da Gastronomi Kültür ve Turizm Derneği’ni kurmuştu.
Derneğin çalışmalarının ana ekseninde çocuklar için düzenlenen etkinlikler yer alıyor.
İlk projeleri “Minik Şefler Festivali”, Bodrum, Ankara, Adana, Bingöl ve Göbeklitepe’de gerçekleşmişti.
Bu yıl ise 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı minik şeflerle ‘Patara Yılı’ onuruna Kaş Belediyesi’nin ev sahipliğinde Likya Birliği Meclis Binası’nda kutlayacaklardı.
Etkinlik iptal edilince çocuklara bir şey yapmak isteyen Gülşen Hanım, online katılımlı “Patara’yı Gördün mü?” konulu Uluslararası Resim ve Kompozisyon Yarışması organize etmiş.
Patara Kazı Başkanı Prof. Havva Işkan Işık’ın jüri başkanlığını üstlendiği yarışmanın seçici kurulunda Gaye Dopanoğlu, Gülten Dayıoğlu, Metin Hara, Sevgi Algül ve Aydın Üniversitesi Rektör Yardımcısı Reşat Başar yer alıyor.
“Have You Ever Seen Patara?” başlığıyla sosyal medyada duyurulan yarışma, tüm dünya çocuklarını da evlerinden Türkiye’yi tanımaya davet ediyor. Yarışmanın sonuçları 23 Nisan günü açıklanacak.
Paylaş