Paylaş
Evlere paket servis vermeye başlayan lüks restoranların sayısı ise her geçen gün artıyor.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da iyi yemek ve iyi müziği bir araya getiren, Güvenli Turizm sertifikalı Frankie de “Frankie Evde” konseptiyle yola koyuldu.
Sevilen lezzetlerini Fuudy aracılığıyla evlere servis etmeye başladı.
Mekânın kurucusu Kaya Demirer, bunun için bir dizi çalışma ve hazırlık yaptıklarını, koşullar değişse, yeni normale dönülse de servislerini sürdüreceklerini söylüyor.
Demirer, Frankie Evde’yi sadece menüdeki yemekleri evlere servis yapacak bir paket servisi olarak kurgulamamış.
“Aynı zamanda istekler doğrultusunda Frankie deneyimini yaşatacak lüks segmentte bir catering hizmeti olarak da düşünebilirsiniz.
360 derece hizmet vereceğiz, tam anlamıyla restoranın gustosunu yaşatacağız” diyor.
Evlerde yapılacak kutlamalar, buluşmalar için yemeğin, içeceklerin yanı sıra canlı müzik ve DJ hizmetini de devreye sokacaklarmış.
Tüm servis ekipmanlarını, paketlemeyi de buna göre tasarlamışlar. Menüden seçtiğim kaburga burger, kokoreç bun, aslan balığı ceviche bowl, kuzu pirzola, tuzda tavuk ve eşlikçi ayvalı sebzeli siyez pilavı hem lezzetiyle hem de sunumuyla çok başarılıydı.
Frankie kadar olmasa da ben de özenli bir sofra kurmaya çalıştım, restoran havası verebilmek için...
Doğal tarım ve hayvancılık yaygınlaşmalı
Koronavirüs salgınıyla beraber ilk evlere kapandığımız dönemden bu yana yediğimize içtiğimize daha çok dikkat eder olduk.
Yediğiklerimizin nasıl üretildiği bizim için çok daha önemli olmaya başladı.
Neyin iyisini nereden buluruz, kime güvenilebilir diye araştırmaya giriştik. Sosyal medya platformlarında, arkadaş gruplarında hep bu arayış vardı. İnsan böyle dönemlerde internet kadar kendi beyninin arama motorunu da devreye sokuyor.
11 yıl önce Bağdat Caddesi’nde Beeves Burger&Steakhouse’u açtığı zaman tanıştığım Sidar Budak’ın et konusundaki bilgisinden, yaptığı işe saygısından ve tabii etlerinin lezzetinden çok etkilenmiştim.
Hayvancılık yapan Karslı bir ailenin makine mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisans yapan oğlunun yurtiçinde ve dışındaki araştırmaları, AR-GE’ye yatırım ve bilimsel yöntemlerle yetiştiriciliği öğrenme çabası ilginç gelmişti.
Zaman içinde hızla büyümeye, franchising vermeye başladılar.
Sonra bazılarını felsefelerine uymadığı, kaliteyi tutturamadığı için kapattılar.
Bu arada yurtdışına da açılarak Riyad’da beş şubeye ulaştılar.
Bir yıl önce de daha farklı bir konseptle Beeves Ataşehir’de Beeves Grill& Brasserie’yi hizmete girdi.
Hafta içinde Sidar Budak’la konuştuk. Birkaç yıl önce hayata geçirdiği ‘etineniyisi.com’ adlı e-kasap platformuna pandemi sonrası katkısız ve doğal yöntemlerle hazırladıkları ürünlere artan talebi anlattı.
Planlar arasında etin yanı sıra merkez mutfak kurarak Gebze’de bulunan çiftlikte iyi tarım uygulamalarıyla yetiştirdikleri ürünlerle hazırladıkları reçel, sos, salça gibi erzakı da nihai tüketici ile buluşturmayı planlıyor.
Budak’ın hedefi ülkemizin tarım ve hayvancılık konusundaki potansiyelinin doğal beslenme sistemleri kurarak doğru değerlendirilmesinin kazanımlarını çiftçilik ve hayvancılık yapan dostlarına göstermek, anlatmak.
İstanbul’a taze et çeşitleri ve şarküteri, Türkiye geneline ise sadece şarküteri ürünlerini yolluyorlarmış.
Aklınızda bulunsun ben denedim, antrikot köftesi, marine dana bonfilesi, sucuk, et kokoreci ve füme dana antrikotu çok lezzetliydi...
Sidar Budak
ZAMAN TÜNELİ
Uğural Gafuroğlu cam altı tekniğini kullanarak yaptığı “Zaman Tüneli” başlığı altında topladığı yapıtlarını Nişantaşı Galeri Selvin’de sergiliyor. 1986’den beri tuval, ahşap, çakıl taşı, kayrak taşı, cam kütle gibi çeşitli malzemeler üzerine resim yapan sanatçı son 15 yıldır da farklı bir teknikle, cam altı tekniğiyle resim yapıyor.
Gafuroğlu’nun izleyiciyi rengarenk egzotik bir dünyaya götürdüğü yapıtları insanı bir an olsun çevremizi ve içimiz saran grilikten çekip çıkarıyor.
Sergi 15 Ocak’a dek her gün 11.00- 18.00 saatleri arasında açık...
Uğural Gafuroğlu
İtalyan şefler ve Türk Mutfağı
Türkiye’de sevilen yabancı mutfakların başında İtalyan mutfağı gelir. Bunda sanıyorum iki ülkenin yemek geleneğinin, sebze, meyve, tahıl, baklagiller gibi kullanılan malzemelerin benzerliğinin payı büyük.
Sonuçta ikisi de Akdeniz havzasının kültürünü, habitatını paylaşıyor.
Ama şefleri de unutmamak gerek. Türkiye’de özellikle de İstanbul’da yaşayan, görev nedeniyle gelip sonra yerleşen iki şef var ki onların Türkiye’nin İtalyan mutfağını sevmesine katkısının farklı açılardan önemli olduğunu düşünüyorum.
İlki Carlo Bernardini.
24 yıl önce Sultanahmet’te açılan Four Seasons Hotel’in şefi olarak İstanbul’a gelen Bernardini, o günden bu yana Türkiye’den ayrılmadı.
Birkaç farklı restoran işletti, mutfak tasarımcısı olarak yeni açılan mekanlara danışmanlık yaptı. Yanında çalışan genç şefleri eğitti. İtalyan mutfağında kullanılan teknikleri öğretti. Birçoğu gerçek bir risotto yapmayı ondan öğrendi.
Şef Carlo, son yıllarda menülerinde çoğunlukla yerel malzemeler kullanıyor. Uzun bir süredir ise kurduğu catering şirketiyle özel etkinlikler için sofralar kuruyor, partilere, yılbaşı kutlamalarına menüler hazırlayıp paket servisiyle yolluyor...
Claudio Chinali
MÜKEMMEL TÜRKÇE
7 yıl önce İstanbul’da açılan Eataly’nin Türkiye gastronomisine de katkısı büyük oldu. İlk açıldığı günden bu yana Eataly’de çalışan, bugün ‘executive chef’ olan Claudio Chinali ise 10 yıl önce bir etkinlik için Türkiye’ye gelmiş ve İstanbul’da çalışmayı seçmiş.
Claudio artık konuşmasıyla, esprileriyle ve yemekleriyle içimizden biri oldu.
Yılbaşına özel yapılan İtalyan keki Panettone için kullandığı Ezine tereyağı, Doğu Anadolu yaylalarından süzme çiçek balı, Manisa kuru üzümü, Adana’nın portakal şekerlemesi de yerel ürünlere saygısını gösteriyor.
Paylaş