ÖZEL BİR LOKANTA...

Geçen hafta İstanbul’da vazgeçilmezlerim ve önerilerim listeme çok özel bir yer daha, Uluç Sakarya’nın Caddebostan’daki restoranı Nazende Cadde eklendi.

Haberin Devamı

Et ağırlıklı Bursa seyahatimizin hemen ardından gittiğimiz için Nazende’nin et çeşitleri özellikle oğlak ve sakatat yemekleriyle ünlü olduğunu bilsem de seçimlerimizi sebze ve deniz ürünlerinden yana yaptık.
Koruk ekşili domates salatasıyla başladık, haşlama karides, kabak tempura, kalamar tava, ızgara sardalye ve çocukluk aşkım ızgara köfteyle devam ettik. Norveç yıllarımdan yadigâr söğüş karides en sevdiğim deniz ürünüdür, onun tadını sadece Urla’da Özbek karidesinde bulduğum için İstanbul’da pek tercih ettiğimi söyleyemem.

ÖZEL BİR LOKANTA...

Ama burada yediğim onları aratmayacak denli taze ve lezzetliydi. Ardından gelen kabak çiçeği tempura, kalamar tava ve artık memleketim Gelibolu’da bile böylesini yapamadıkları sardalye ızgara da türünün en iyi örnekleri arasındaydı. Dana ve kuzu döş köfte tek hayal kırıklığım oldu.
Ancak gecenin sonunda yanımıza gelip neler yediğimizi soran Uluç Şef’in yemeden olmaz bir tadına bakın deyip getirdiği, taş fırında oğlak kaburgadan birer yudum ağzımıza aldıktan sonra sanki başlangıç tabağımızmış gibi yememiz görülmeye değerdi. Bugüne dek tattığım en lezzetli oğlak tandırdı diyebilirim.
Yeme-içme kültürü söz konusu olduğunda ülkemizin akla gelen ilk isimlerinden Vedat Milor’un dediği gibi burada hemen her yerde bulunabilecek yemekler yiyorsunuz ama her birinin ürün kalitesi ve lezzeti mükemmel.

Haberin Devamı

ÖZEL BİR LOKANTA...

Sadece yemekleriyle değil, servis ekibiyle de özel bir lokanta burası. Kuver sayısı az değil ve tüm masalar dolu olmasına karşın servis aksamıyor. Bir diğer övgüye değer yanı da fiyatların makul sınırlarda tutulması.
Bir sonraki gidişim için şimdiden seçimimi yaptım, lahmacun, haşlama beyin, ızgara kokoreç, kuzu kelle tandırı listeme aldım. Ama dikkatli olmakta, servis sorumlusunu dinlemekte yarar var, çünkü porsiyonlar çok büyük...

BİR KEŞİF DAHA

Mehmet ve Cemre sayesinde uzun zamandır listemde olan, merak ettiğim bir yere gitme fırsatım da oldu. Rumeli Kavağı İskele’de deniz kıyısında yer alan Balıkçı Yılmaz yeni bir buluşma ve iyi balık yeme duraklarımızdan olacağa benziyor.
Temiz, sıcacık insana huzur veren bir mekânda taze balığı ve deniz ürünlerini en yalın haliyle sunuyorlar. Yılmaz Bey serviste abisi mutfakta. Domates salatası, mısır ekmeği, karides söğüş, lakerda, kalamar, ızgara palamut ve kırlangıç işte aradığımız bu dedirten lezzet ve mütevazılıktaydı.

Haberin Devamı

ÖZEL BİR LOKANTA...

Bu arada İstinye’deki Kıyı ve Karaburun’daki tam bir aile lokantası olan 30 yıllık Hanımeli Balık Restoran İstanbul’da güvenle balık yediğim, en sevdiğim yerlerdir.
Kısa bir süre önce Hanımeli bağlı olduğu ilçe belediyesinin binayı yıkım kararı nedeniyle ne yazık ki kapandı. Umarım yakında yeni bir yerde açılış haberini de alırız.

ÜÇÜNCÜ KUŞAK İŞ BAŞINDA

Önde kasap arkada et lokantası. Galiba böyle yerler bana daha çok güven veriyor. Kısa bir süre önce arkadaşlarımın önerisiyle İzmir’de gittiğim Kasap Fuat da bunun en iyi örnekleri arasında diyebilirim.
Alsancak’ın ara sokaklarından birinde yer alan restorana kasap bölümündeki büfesinden isterseniz yiyeceğiniz et çeşitlerini seçerek 80’leri yıllardan kalma bir ev sıcaklığında döşenmiş arka bahçeye geçerek masanıza oturuyorsunuz.
Mezelerinizi söyledikten sonra da arkanıza yaslanıp geçmişe yolculuk yaptıran Türk sanat müziğinin birbirinden güzel parçalarını dinliyorsunuz.

Haberin Devamı

ÖZEL BİR LOKANTA...

Üçüncü kuşak Serhat Yelmen’in bugün başında olduğu Kasap Fuat tam bir aile işletmesi. Serhat Bey kasaplığı babası Fuat Bey ve annesi Ayşe Hanım’dan öğrenmiş. Beş yıl önce de kasap bölümünün arkasına restoran açmış.
Şimdi eşi Dilek Yelmen en büyük destekçisi. Çocukları Yağız ve Yaren de tüm tatillerinde nerede onlara ihtiyaç varsa orada hizmet veriyorlar. Duvarları Yağız’ın resimleri süslüyor.
Köz patlıcan, domates salatası, sucuk, patates kızartması, dana şaşlık, kasap ve babaanne köftesi gibi mezeler ve etlerin her biri birbirinden lezzetli. İzmir’e giderseniz ya da İzmir’deyseniz yolunuzu düşürün derim...

YENİ BİR DENEME

Bir Boğaz aşığı olmama karşın İstanbul’da deniz yolunu kullanma fırsatım maalesef çok az oluyor. Hafta içinde sevgili Mehmet Gürs ve Cemre Torun bizlere güzel bir sürpriz yaparak Kasım ve Müjde Zoto’nun Armada teknesiyle İstinye’den Rumeli Kavağı’na çok keyifli bir yolculuk yapma fırsatı yarattı. Özlediğimiz dostlarımız ve arkadaşlarımızla bir araya geldik.

Haberin Devamı

ÖZEL BİR LOKANTA...

Ülkemizin dünya gastronomisine armağanı şeflerimizden Mehmet Gürs ve yeme-içme kültürü yazarı, The World’s 50 Best Bölge Sorumlusu Cemre Torun birçoklarının bildiği gibi 2020’de reçetesi her yıl değişen farklı bir rakı yapmak üzere yola çıktılar.
İlk yıl sadece Öküzgözü üzümleriyle monosepaj bir deneme yaptılar. Sonraki yıllarda da Öküzgözünün yanı sıra Sultaniye, Antep Karası gibi yerli üzümlerimizle farklı harmanlar denediler.
Dördüncü yıllarında ise yine farklı ve unutulmaya yüz tutmuş bir çeşidi Mardin’de genellikle Süryani Şaraplarında kullanılan Kerküş üzümünü de kullanmışlar. Anasonu ise Burdur’un Çaylı köyünden temin etmişler.
Bu kez de ortaya meşe fıçıya girmemiş, çelik tankta dinlenmiş, sonucun onları mutlu ettiği, farklı sumalardan oluşan yeni bir harman çıkmış. İkili, “Heyecanımız, araştırma geliştirme, keşfetme yolculuğumuz hiç bitmeyecek” diyor...

Yazarın Tüm Yazıları