Paylaş
Adana’yı ilk kez bu denli kalabalık gördüm. Oteller, restoranlar, sokaklar, parklar, müzeler her yer dopdoluydu.
THY ek seferler koymuştu.
Çevre illerden günübirlik gelenlerle birlikte katılımın 500 binin üzerinde olduğu söyleniyordu.
Kamu kurumları, yerel yönetimler, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliğiyle turizme ve kent ekonomisine katkısı büyük projeler ortaya çıkabiliyor.
Vali Mahmut Demirtaş, Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı Komitesi Başkanı ve Toyota Türkiye CEO’su Adanalı Ali Haydar Bozkurt, Ticaret Odası Başkanı Atila Menevşe, Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin başta olmak üzere birçok kurum ve kişinin payı büyük bu başarılı organizasyonda...
SADECE KOKUSU YETMEZ
Bu yıl altıncısı gerçekleşen Adana Portakal Çiçeği Karnavalı kapsamında ilk kez “Portakallı Lezzetler Yarışması” düzenlendi. Geleneksel Adana yemeklerinde portakal pek kullanılmaz. Bu yüzden de Portakallı Lezzetler Yarışması fikri çok hoşuma gitti. Park Zirve’de gerçekleşen, 100’e yakın portakallı yemeğin yer aldığı yarışma ‘sıcak yemekler’, ‘soğuk yemekler’, ‘tatlı’ ve ‘pasta’ olmak üzere dört kategoride yapıldı.
Jürisinde olduğum sıcak yemeklerde kebap ustası Vahit Şemi’nin portakallı kebabı, soğuklarda Eda Barutçu’nun portakallı mettusu, tatlılarda Orhun Atilla Dinkçioğlu’nun turunç sorbesi, pastalarda Saadettin Söğüt’ün portakallı pastası birinci oldu.
Sıcaklarda üçüncü olan portakal talaşında tütsülenmiş kuzu tandır, portakallı içli köfte ve portakal soslu uskumru da hem lezzeti hem de sunumuyla çok başarılıydı.
Kınalı Eller Kadın Kooperatifi
Tayyar Zaimoğlu, “Salmanbeyli köyü kadınları, Adana mutfağının hem en sevilen hem de unutulmaya yüz tutmuş yemeklerini sizler için yaptı, gidiyoruz” dediğinde böyle bir sofrayla karşılaşacağımı hayal etmemiştim.
Mehli (kaymak ve yoğurt kavurması), sembuske (ıspanaklı tandır börek), vartavit (kuru fasulye, ekmek, sarımsak ve tahinle yapılan bir cins humus) gibi birbirinden lezzetli yemeklerin yer aldığı sofra muhteşemdi. Karnımız doyunca sıra köyün ve yemeklerin hikayesine geldi.
Ziraat mühendisi Hüsniye Gül, üç yıl önce kendisi gibi yüksek eğitim imkanı bulan farklı mesleklerden 14 arkadaşıyla birlikte, kırsalda okuma şansı bulamayan kadınlara destek olmak amacıyla “Kınalı Eller Kadın Hareketi”ni başlatır. Bu sosyal sorumluluk projesi için 1920’li yıllarda Madama Çiftliği’nde çalışan işçilerin kurduğu Salmanbeyli köyünü seçerler. 30 kadına çevre bilinci, sağlıklı beslenme, doğal üretim, hijyen, doğru pişirme teknikleri, sunum gibi konularda eğitim verilir.
Ardından kadınların yaptıkları ürünleri satarak para kazanmasını sağlamak amacıyla Kınalı Eller Salmanbeyli Kadın Kooperatifi’ni kurarlar. Seyhan Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ve bağışçıların desteğiyle köyde yemek imalathanesi inşa edilir.
Çok yakında internet üzerinden süt ürünleri, küncülü (susamlı) tandır yufka, basma peynir, salça, sebze kuruları gibi yöreye özgü ürünleri satmaya başlayacaklar. Bir sonraki hedef ise turistlere yönelik restoran açmak.
Gönüllü üniversite öğrencileri de köyün çocuklarına İngilizce dersi veriyormuş. Kadınlar geçen ay ilk kez tiyatroya gitmişler. Yaşlısından gencine kınalı elli tüm kadınları desteklemek hepimizin bu ülkeye borcu. Salmanbeyli kadınlarından haber aldıkça paylaşacağım...
Bir kültür elçisi
Adana’ya gidip de kenti için tam bir kültür elçisi gibi çalışan Tayyar Zaimoğlu’ndan söz etmeden olmaz. Çukurova Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği Kurucu Başkanı Zaimoğlu, Adana’nın cazibe merkezi bir turizm destinasyonu olması, gastronomiyle ön plana çıkması için çalışıyor.
Turizmci bir aileden gelen Zaimoğlu yıllar önce Onbaşılar Kebap’ın isim hakkını almıştı. Onbaşılar Kebap, Yeşilçam Meyhanesi, Emirgan Sütiş’in yer aldığı Park Zirve Adana’nın yeme-içme ve eğlenceyi bir arada sunan en güzel manzaralı buluşma noktalarından biri.
Üçüncü kuşak Kaan Zaimoğlu da Amerika’da üniversite eğitimini yaptıktan sonra Adana’ya dönmüş. Babasının yolundan devam ediyor.
İncirlik Hava Üssü’nün içinde Onbaşılar Kebap’ın bir şubesini ve sağlıklı modern mutfak konseptli bir kafe açmış.
Onbaşılar Kanyon’da
Onbaşılar Kebap bu hafta sonu ünlü ustası Vahit Şemi ile birlikte Kanyon Escale’e konuk oluyor. İki gün boyunca şef Tevfik Alparslan ve ekibinin desteğiyle meze, kebap, içli köfte, peynirli pide, fındık lahmacun, humus ve cevizli kadayıf gibi yörenin ünlü yemekleri sunuluyor.
Keşke Vahit Usta yarışmada birincilik kazandığı portakallı kebabı da yapsa.
Mutluluk anları için
Şule ve Suat Kalfa, Adana’da 1820’li yıllardan bu yana altı kuşaktır tarımla uğraşan bir ailenin üyeleri.
Etrog Gıda Sanayi ve Ticaret adlı şirketleri var.
20 yıl kadar önce katıldıkları bir tarım fuarında farklı kültürlerin özel günleri için üretilen ürünleri görünce “Biz de mutluluk anlarını paylaşmaya katkı olacak tatlılar yapalım” diyerek yola koyulurlar. Arazilerindeki özel bir alana çeşitli narenciye fideleri dikerler.
Etnik ve Ruhani Narenciye Şekerlemeleri’ konseptiyle ürettikleri portakal, kan portakalı, kumkat, mandalina, limon ve bergamotlu tatlılarını Portakal Çiçeği Karnavalı sırasında tanıttılar.
Cedro, Vortan Garmir, Freya, Miryam, El Camino gibi Latince adlar verdikleri ürünlerde kimyasal ve koruyucu kullanmıyorlar, şeker oranları da çok dengeli.
Acı çikolataya, bir kek ya da dondurmaya da mükemmel eşlik edebilirler. Yakında uluslararası pazara çıkmak için şekerleme ve çikolata kaplı kuru meyve üretimine de başlıyorlar.
Paper Moon’a yeni bir soluk
İtalyan mutfağını en iyi temsilcileri arasında olan Paper Moon aynı zamanda İstanbul’un 22 yıldır popülerliğini sürdüren ender restoranları arasında. Bu başarıda müdavimlerinin sadakati kadar şef Giuseppe Pressani’nin de payı büyük. Ama tabii ki arada değişiklikler de gerekiyor. İlkbahar sezonunun ilk yeniliği konuk şefler ve onların hazırlayacağı özel menüler.
İlk konuk İtalya’nın dünyaca ünlü danışman şeflerinden Milanolu Andrea Sposini.
Çarşamba günü Sposini imzalı yemekleri deneyimledik.
Menü limonlu ılık patates ve beyaz trüflü kerevit, enginar ve karidesli kahveli fettucini, roka pestosu üzerinde 52 derecede pişmiş somon ve tatlı zeytinyağlı elma tatlısından oluşuyordu.
Şef mutfağını modern tekniklerle geleneksel yemeklerin yorumu olarak tanımlıyor. 16 Nisan’a dek servis edilecek menünün ana yemeği her gün değişecekmiş.
Umarım en sevilen yemeklere daha sonra ana menüde de yer verirler.
Benim favori tabağım sote edilmiş enginar, biberle ızgara edilmiş karidesle servis edilen kahveli makarna oldu...
Paylaş