Kuzey’in mütevazı başkenti: Helsinki

Bir ülkeye, bir kente ilk kez gitmek beni çok heyecanlandırır. Her ne kadar o yer hakkında yazılar okusanız, filmler, belgeseller izleseniz de ilk karşılaşma bambaşkadır. Tüm duyularınız bir sonraki gidişlerde asla olmayacak denli açıktır.

Haberin Devamı

Uzun yıllar Norveç’te yaşamamız, İsveç ve Danimarka’nın farklı kentlerine birçok kez seyahat yapmamıza karşın Finlandiya’ya gitme fırsatı bulamamıştım. Bu yüzden de İskandinav kışı özlemi başladığında ilk aklıma gelen yer Helsinki oldu.
Kar yağarken yürümek, her adım attığımda çıtır çıtır kırılan buz sesini duymak hayaliyle gitmiştim Helsinki’ye ama maalesef -7 derece olmasına rağmen kar hiç yağmadı. Yine de rüzgarla daha da soğuk hissedilen ama bir o kadar da temiz bir havada uzun uzun yürüyüşler yaptık. Çevre bilinci konusundaki hassasiyetleri zaten her yerde hissediliyor.

Kuzey’in mütevazı başkenti: Helsinki

Akşamları da yeni yıl kutlamaları için tümden aydınlatılan kent daha da büyüleyici görünüyor. Son dönemde özlemini çektiğim İskandinav kültüründe ‘Hygge’ sözcüğüyle anlatılan huzuru ve küçük mutlulukları Helsinki’de buldum diyebilirim. İnsanlar tevazu sahibi ve yardımsever.
Sibelius anıtını ve parkını dolaştıktan sonra el ve ayak parmaklarımızın uçları donmadan geri dönelim derken özel bir etkinlik için kapatılmış restoranın barına buyur edilip kahveyle ısınmamızı yıllar geçse unutamam.
Ben tam bir kış insanı olduğum için kış mevsiminde seyahat etmeyi seviyorum. Ama özellikle Helsinki gibi bir kentin en canlı ve renkli halini görmek, doya doya yaşamak istiyorsanız, önerim mayıs-eylül ayları arasını tercih etmeniz. Zaten deniz kıyısındaki birçok restoran, kafe ve bar kapalıydı sanırım biraz pandemi, biraz da mevsim nedeniyle.
Helsinki’de akşam restorana gitmek istiyorsanız mutlaka önceden yer ayırtmanız gerekiyor.
Biz 2 hafta öncesinden rezervasyon yaptırdığımız halde istediğimiz iki yerde zar zor masa bulabildik. Üçüncü akşam için de otele en yakın pub’a gittik, sosis-patates yedik. Ama oradan da çok keyif aldık...

Haberin Devamı

Kuzey’in mütevazı başkenti: Helsinki

Dünya Türk Kahvesi Günü

Türk kahvesi, 5 Aralık 2013’te UNESCO’nun İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne girmişti. 8 yıldan bu yana da ülkemizde farklı etkinliklerle kutlanıyor. Türk kahvesi kültürüne büyük katkısı olduğunu düşündüğüm Kahve Dünyası, bu yıl da kahve içme alışkanlıkları üstüne bir araştırma yaptırmış.
Araştırmanın sonuçlarına göre kadınlar erkeklerden daha çok Türk kahvesi içiyor. Tanışma yaşı ortalama 14. En çok kahve içmek istenen yer Galata Kulesi. Ardından da Kapadokya geliyor.
Türk kahvesine ilişkin ilk akıllara gelen söz; “Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır”. Katılımcıların yarısı kokusunun mutluluğu, diğer yarısı da mola vermeyi çağrıştırdığını düşünüyormuş...

Haberin Devamı

Kuzey’in mütevazı başkenti: Helsinki

Çırağan Sarayı-Karaca işbirliği

Hafta içinde imparatorluk mirası, 17’nci yüzyıl Osmanlı mimarisinin en görkemli yapılarından Çırağan Sarayı’nda Karaca Grup CEO’su Fatih Karaca ve Çırağan Palace Kempinski İstanbul Genel Müdürü Ralph Radtke ev sahipliğinde verilen davetle özel bir işbirliğinin tanıtımı yapıldı.
Karaca uzun süredir Türkiye’nin değerlerini yaşatmak ve gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla farklı projelere imza atıyor. Bunlardan en yenisi de Çırağan Sarayı için tasarlanan porselen koleksiyonu.
Gerçek inciden üretilen, Türk kahvesi, çay fincanı ve pasta tabağı setinde Osmanlı kültüründe önemli bir yeri olan tavus kuşu ve lale figürleri kullanılmış. Ve ortaya hem tasarımı hem de renkleriyle zarif, estetik bir set çıkmış.
Sarayın restoranlarında ve ünlü beş çayı servislerinde kullanılmasının yanı sıra tüm ürünlerin Karaca’nın yurtiçi ve dışındaki mağazalarında ve Çırağan Palace Shop’ta satışı da yapılacakmış...

Haberin Devamı

Kuzey’in mütevazı başkenti: Helsinki

Natura

Natura, 22 kişilik açık mutfaklı küçük bir şef restoranı. Toplam altı kişi çalışıyor. Mutfak şefleri hazırladığı yemekleri getirip anlatıyor, sonra gelip boş tabakları da alıyor. Menü sadece Finlandiya’da yetişen organik ürünlerle yapılan yemeklerden oluşuyor. Sebze ve otlar da kendi bahçelerinden.
Sadece şaraplar yerli değil ama onlar da organik. Yemeklerin hemen hepsi İskandinavya’ya özgü fermente, tuzlama, tütsüleme ve kömürde ızgara yöntemleriyle hazırlanmıştı.
Alakart menü de var ama biz tadım menüsü seçtik. Porsiyonlar küçük, ancak her bir tabak çok yaratıcı ve lezzetli. Helsinki’ye gidenlere içtenlikle önereceğim bir restoran Natura. Bizim gittiğimiz akşam yoktu ama şefi David Alberti imiş.

Haberin Devamı

Kuzey’in mütevazı başkenti: Helsinki

BasBas Kulma

Baskerie & Basso/BasBas, Fin/İsveçli annesinden dolayı yarı Kuzeyli olan dünyaca ünlü şefimiz Mehmet Gürs’ün önerisiydi. Yer bulamayınca komşusu ve onun içinden doğan BasBas Kulma’ya gittik. Sıcak, samimi bir ortamın olduğu, ekşi mayalı ekmek ve tereyağına bayıldığımız, deniz ürünlerinden sebzeye çoğu yemeğin kömür ateşinde hazırlandığı bistroyu çok sevdik. Sadece natürel şarapların yer aldığı menülerinde iki Türkiye markası Chamlija ve Turasan’la karşılaşmak da çok hoşumuza gitti.

Kuzey’in mütevazı başkenti: Helsinki

Ateneum Art Museum

Helsinki bir müzeler kenti. En çok görmek istediklerim Ateneum ve Kiasma’ydı. İkincisi yenilenme çalışmaları yüzünden kapalıydı. Fin sanatçıların eserlerini içinde barındıran Ateneum’da ülkenin en ünlü ve başarılı ismi Outi Heiskanen’in retrospektif sergisi de vardı. Heiskanen’in sanat anlayışına, hayata bakışına ve yapıtlarına hayran oldum. Figüratif grafik sanatının en ünlü ismi kabul ediliyormuş ama enstalasyonları da büyüleyiciydi. Özellikle ‘Emptiness/Boşluk’ anlatısının -ki birçok yapıtının da çıkış noktasıymış bu kavram- hâlâ etkisindeyim.

Haberin Devamı

Kuzey’in mütevazı başkenti: Helsinki

Gastromasa yurtdışında

Gökmen Sözen’in hayata geçirdiği ‘Gastromasa’, uluslararası gastronomi dünyasının saygın etkinlikleri arasına girdi.
İlk yurtdışı projesi, Ukrayna’da gerçekleştiriliyor. Geçen hafta Ukrayna Devlet Turizm Geliştirme Ajansı Başkanı Mariana Oleskiv ve Sözen Group CEO’su Gökmen Sözen Kiev’de bir araya gelerek projeyi imzaladılar. Gastromasa, 28 Eylül-1 Ekim 2022 tarihleri arasında düzenleyeceği bir dizi etkinlikle Ukrayna yeme-içme kültürünü, farklı ülkelerden şefler ve yeme-içme yazarlarına, dolayısıyla da dünyaya tanıtacak.

Yazarın Tüm Yazıları