Paylaş
Akşamın alacakaranlığında, ışıklandırılmış zeytinliğin ortasındaki yoldan yürüyerek camdan sırça köşk gibi görünen mekâna gelen konukları, şef ve ekibi bahçede küçük atıştırmalıklar ve içeceklerle karşıladı. Müzik, ortam, işinin ehli servis görevlileri zaten hoş bir gecenin habercisi gibiydi ama özellikle yurtdışından gelenlere asıl sürpriz, yemekler başladığında oldu.
Her biri birbirinden iddialı şefler, Efes Antik Kenti, Selçuk pazarı, Kemeraltı Havra Sokağı turlarından fazlasıyla memnun dönmüştü.
Fakat sanıyorum hiçbiri böylesi büyüleyici bir mekân ve birbirinden yaratıcı, lezzetli yemeklerle karşılaşacaklarını hayal etmemişti.
Od’un sahibi ve şefi Osman Sezener, 1 yıl içinde sadece İzmir’in değil tüm bölgenin gururu haline gelen bir lezzet durağı yarattı.
Sezener, ertesi gün sabah 9.00’da Tarihi Alsancak Tren Garı’ndaki etkinlikte de yer aldı.
İşini o kadar ciddiyetle yapıyor ki, festivalin konukları için de dört çeşitli bir menü hazırlamıştı. Tabii önünde kuyruklar eksilmedi.
Dileğim Osman Sezener’in yaratıcılığını, ciddiyetini ve işine olan aşkını kaybetmeden, her geçen gün restoranı daha da iyiye taşıyarak yoluna devam etmesi. İzmir’de de dünyanın dört bir yanından yemekleri için gelinecek, gastronomi turlarının durağı bir restoranımızın olması..
Orfoz
Bodrum’da denizden yeni çıkmış kabuklu yiyecekseniz, ilk önerim gönül rahatlığıyla Orfoz olur.
Orfoz’un serüvenini, Selçuk ve Güneş Bozçağa tarafından 1986 yılında Gelibolu Saroz’da açıldığı günden bu yana takip ediyorum. Çağlar ve Çağrı kardeşler, anne-babalarından aldıkları bayrağı başarıyla ileriye taşıyor.
Deniz kestanesi, deniz hıyarı, kum midyesi, kalamar, kidonya, istiridye, deniz salyangozu, karides gibi sadece Bodrum’dan çıkan taze deniz ürünlerini kullanıyorlar.
Zeytinyağlarını kendileri üretiyorlar. Yerli Kanlıkara üzümünü ortaya çıkarmışlar.
Doğal şarap üretiyorlar. Şimdi de Neferiye üzümü üzerinde çalışıyorlar.
Deniz ürünlerini seviyorsanız yolunuzu düşürün derim. Yeni yıl öncesi bir süre mekânı ve kendilerini yenilemek üzere kapılarını kapatacaklar.
Bodrum halleri
Uzatılmış dört günlük 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı tatilini Bodrum merkezde geçirdim.
Sonbaharın en güzel günleriydi.
Daha kalabalık bir Bodrum’la karşılaşacağımı umuyordum ama maalesef değildi.
Sakin bir Bodrum’dan hiç şikâyetim olmaz, ancak insan turizm açısından baktığında bu mevsimde de biraz daha doluluk istiyor.
Direkt uçak seferlerinin 12 aya çıkması Bodrum’a çok şey kazandıracak, hiç kuşkum yok.
La Pasion
Bodrum’un tek İspanyol restoranı La Pasion da bir Bodrum klasiği olma yolunda hızla ilerliyor. Kalite, lezzet çıtası yüksek.
Bodrum’da yaşayanların müdavimi olduğu mekânın sahibi ve şefi Nejmettin Kılıç nam-ı diğer Neco da işini aşkla yapan şeflerden.
Sürekli araştırıyor, kendini yeniliyor. Kaliteli ürün kullanıyor.
Bu kez de tüm soğuk ve sıcak tapaslar çok başarılıydı. Mantar kavurması, çıtır yufkalı dana yanak ve paella için son dönemde yediğim en iyiler diyebilirim.
İş ve yaşam arkadaşı Dilara Şafak Kılıç başta olmak üzere tüm ekip de işinin ehli...
The Marmara Tuti
The Marmara, Bodrum’un gustosu yüksek otellerinin başında gelir. Yemekleri de öyle. Mutfaktan ne çıkarsa iyi çıkar.Tuti restoran, hem manzarası hem de kaliteli yemekleriyle Bodrumlular için iyi bir durak.
Karışık otlu pidesi, peynirli patlıcanı, ızgara anne köftesi ve sebzeli karides salatası çok lezzetliydi.
Müşterimiz menü istemez!
Kronik sorunlarımızdan biri de menü kartının gereksiz görülmesi. Marina içindeki Bistro Marina Neyzar’ın Yeri, Bodrum’un en iyi et restoranları arasında gösterilir. Bir akşam yer ayırtıp gittik.
Oturup menü istedik. Servis görevlisi “Bizde menü yok, bir tepsi içinde mezeleri getiriyoruz. Neyzar Hanım da et siparişlerini alır” dedi. Birkaç meze seçtik.
Ardından Adana kebap ve küşneme istedik. Adana kebap gerçekten başarılıydı.
Çıkmadan önce Neyzar Hanım ve mekânın müdürlüğünü üstlenen oğluyla konuştuk.
Menünün gerekli olduğunu, çeşitleri en önemlisi de fiyatları görmenin bir tüketici hakkı olduğunu söyledim. Ama ikna etmem mümkün olmadı.
Atatürk’ü Anma Konseri
Bugün sayfamızın sanat konuğu başarılı keman solisti, İzmir Devlet Konservatuvarı’ndaki öğretmenlik dönemimde öğrencim olan Tuncay Yılmaz.
Yüksek lisans eğitimini Almanya’da yapan, dünyanın en ünlü orkestraları eşliğinde konser veren Yılmaz, aynı zamanda Arkas Trio’nun koordinatörü ve kemancısı.
Sanatçı 8 Kasım Cuma akşamı Cemal Reşit Rey’de gerçekleşecek Atatürk’ü Anma Konseri’ne solist olarak katılıyor.
Şef Naci Özgüç yönetimindeki İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde Cumhuriyet döneminin en önemli eserlerinden biri olan değerli besteci Ulvi Cemal Erkin’in Keman Konçertosu’nu yorumluyor. Saat 20.00’de başlayacak konserde başka sürprizler de var...
Paylaş