İzmir’de bir ilk...

Sık sık dillendirdiğim gibi gastronomi son yıllarda turizmin önemli ayaklarından birini oluşturuyor. Ülkelerin ve kentlerin, uluslararası çapta tanınmasında, markalaşmasında kültürü, sanatı, doğal güzellikleri, ekonomisi kadar gastronomisi de itici güç olmaya başladı.

Haberin Devamı


Günümüzde seyahat rotalarını gidilecek yerlerin kültürel zenginliği kadar yemekleri ve restoranları da belirliyor. İtalya, Fransa ve İspanya mutfak kültürleriyle de fark yarattı. Son dönemde ise Danimarka ve Peru gibi ülkeler ünlü şefleri ve restoranlarıyla birer cazibe merkezine dönüştü.
İstanbul, Gaziantep, Antakya mutfağı ve yemekleriyle uluslararası çapta gidilecek destinasyonlar arasına girmeye başladı. Şimdi de sıra İzmir’de. Her alanda olduğu gibi yeme-içme konusunda da çok kültürlü bir yapıya sahip İzmir’de ilk kez bir gastronomi festivali düzenleniyor.

İzmir’de bir ilk...

Festival fikrini ortaya atan isim ise İzmirli turizmci ve İzmir Gastronomi Kongresi’ni düzenleyen ekipte yer alan Hande Arslanalp. Metro’nun ana sponsorluğunu, THY’nın ulaşım, Hürriyet Gazetesi’nin medya sponsorluğunu üstlendiği, birçok kurum ve markanın desteklediği, ‘İzmir Gastrofest’e yurtiçi-dışından ünlü şefler, aralarında benim de bulunduğum yemek yazarları, akademisyenler katılıyor ve etkinliğe farklı biçimlerde katkıda bulunuyor.
İzmir mutfağı göçlerle şekillenen bir mutfak, bugün de göçlerle şekillenen bir dünyada yaşıyoruz. Bu yüzden de ilk yılın konusu ‘Göç’ olarak belirlendi. Etkinliğe davetli neredeyse her katılımcının da göçle ilgili bir öyküsü var. 21 Ekim tarihinde, tarihi tren garında yapılacak olan ‘İzmir Gastrofest’te; Aylin Yazıcıoğlu, Moshe Basson, Şemsa Denizel, Yılmaz Öztürk, Argiro Barbarigou, Osman Sezener, Murat Bozok, Jale Balcı, Olia Hercules, Melih Demirel ve Pelin Çakar gibi yerli ve yabancı ünlü şefler bir araya geliyor.
Parabere Form’un kurucusu, gastronomi dünyasının en etkili kadınlarından, yeme-içme yazarı Maria Canabal ve marka pazarlama uzmanı Lisa Donoghue gibi dünya yeme-içme sahnesine yön veren, trendleri belirleyen isimler de konuk oluyor. Almanya’nın önde gelen peynir uzmanlarından Ursula Heinzelmann, İzmir bölgesi şaraplarını ve peynirlerini eşleştirdiği bir sunum yapıyor
Ahmet Örs, Zafer Yenal, Nedim Atilla, Vedat Başaran, Haluk Özyavuz, Ahmet Güzelyağdöken ve Saffet Emre Tonguç panellerin konuşmacıları arasında. İstanbul ve İzmir’den Mürver, Neolokal, Frankie, Ent, Cantinary, Naif, Balmumu, Hiç Tadım Atölyesi, Vino Locale, Seçkin Et, Dondurmino ve Murano’s gibi birçok restoran ve marka festivale lezzetleriyle katılıyor.
Dünyanın en iyi restoranlarından El Celler De Can Roca’nın sahibi Roca Kardeşlerin Türk Mutfağını keşif hikayesi olan Turkish Way ve Deniz Alphan’ın “Kaybolan Bir Dil, Kaybolan bir Mutfak’ belgeselleri, ardından Amerikalı saksafon efsanesi Ricky Ford, ünlü piyanist Ali Perret, Can Kozlu, İmer Demirer ve Matt Hall’ın caz performansı, Birlikte Güzeliz’in düzenleyeceği After Party ile kültür, sanat ve gastronominin harmanlandığı farklı bir festivalle karşı karşıya olacağız gibi görünüyor.

Haberin Devamı

İzmir’de bir ilk...

Haberin Devamı

Restoran dünyasından haberler

İstanbul’da yeme-içme dünyası eylül sonuna doğru hareketlenmeye başladı. Yeni açılan ve ekim ayı içinde açılacak olan yerlerin sayısı da hiç az değil.
Uzun süredir hazırlıkları süren Pandeli, 29 Ekim’de kapılarını açıyor. Tayfun Topal’ın sahibi olduğu Jupiter Group da sezona yeni bir mekânla giriyor. Nişantaşı’nda Maçka Palas’ta açılan İtalyan Restoran’ın adı Galvin. Başında da Jupiter Group’un ‘executive chef’i Asım Yıldız var.
Hafta içinde TOİ’nin 3 yılını bir parti vererek kutlayan TOİ’nin şefi ve sahibi şefi İsmet Saz ise Kanyon İntema Yaşam’ın içinde ‘Steeve By İsmet Saz’ adlı yeni bir restoran açtı.
Kasım ayında da Manos, Ortaköy’de geçen yıl kapanan Capricorn’un yerine geliyor. Yine D-ream Özkancalar ile birlikte La Vina adlı yeni bir restoran açıyor. Alaçatı’nın bu yıl oldukça ses getiren, başında ünlü şef Bernardini’nin olduğu Momo’nun da İstanbul’a geleceği konuşuluyor. Alancha’nın eski şefi Deniz Temel’in Kuruçeşme’de açacağı Alaf isimli yeni bir mekanının hazırlıkları bitmek üzere.
Kaya Demirer’in Frankie’si ise sezona yeni şef Melih Demirer ve yeni menüyle iddialı girdi. Yemek sonrası kaliteli canlı müziğe devam ediliyor. Gittiğim yerlerden izlenimler ise haftaya...

Haberin Devamı

Ekim Festivali

İstanbul’da festivaller eksik olmaz. Bu yıl ilk kez yapılacak festivallerden biri de Ekim Festivali. Almanya’nın ünlü Oktoberfest’inin bir uyarlaması diyebileceğimiz festival, yeme-içme ile müzik-eğlenceyi bir araya getiriyor. 13-14 Ekim’de UNIQ İstanbul’da yapılacak ‘Ekim Festivali’ne Mabel Matiz, Gazapizm, Baba Zula, Jabbar, Sattas ve Suit Up Erdem Akakçe, Luxus, Kozmonot Osman, Discolog, Esaslı Band ve Pulse Band gibi gruplar ve isimler konuk oluyor...

Ruhun Doysun

Beslenme kaynaklarının azalması, açlık ve gıda israfı dünyanın en büyük sorunları arasında. Daha huzurlu bir dünyada yaşamak için vücudumuz kadar ruhumuzun da beslenmesi gerekiyor. Yurtdışında ‘Respect Food-Gıdaya Saygı’; Türkiye’de ‘Ruhun Doysun’ projesiyle sürdürülebilir bir yaşam, bilinçli tüketim ve gıda israfı konularında farkındalık yaratan Grundig Mehmet Gürs’le başlattığı ‘Ruhun Doysun’ projesine bu dönem de devam ediyor.
Video belgesellerin yeni bölümlerinden tohumdan sofraya gıdanın yolculuğu ele alınmış.
Hafta içinde Mikla’da hem yeni dönemdeki konuları dinledik hem de Mikla’nın doğaya ve ürüne saygıyla yapılan yalın ama aynı zamanda muhteşem lezzete yemeklerini deneyimledik.

Haberin Devamı

İzmir’de bir ilk...

Okullar Okulu

Geçen hafta sonu Taksim’den başlayarak İstiklal Caddesi’ni baştan sona yürüdüm. Daha doğrusu İstanbul Tasarım Bienali rotasının büyük bir bölümünü tamamladım. Tasarımın hayatlarımıza dokunmadığı noktası yok.
Okullar Okulu başlığıyla gerçekleştirilen, tasarım ve öğrenme arasındaki ilişkiyi inceleyen bu yılki Bienal’de okul bir bina olarak değil, kent olarak, hayatın kendisi olarak ele alınmış.
Tasarım fikri sorgulanmış, sorular ve sorunlar ortaya konmuş. Zaten Küratör Jan Boelen de “Bienalin cevaplar vermekten çok sorulara yol açmasını istiyorum” diyor.
Hâlâ ziyaret etmediyseniz Akbank Sanat’tan başlayarak Arter’e, Pera Müzesi’ne, Salt Galata’ya oradan da bienalin diğer salonlarına uğrayın derim.

Yazarın Tüm Yazıları